6.BÖLÜM: "AMELİYAT"

18.8K 1.1K 167
                                    

6.BÖLÜM: " AMELİYAT"

Bazen sen tam karanlığa alıştığında birden bütün ışıklar yanıverir. Gözlerin alışmıştır bir kere karanlığa, ne gerek var diye düşünürsün. Ve sen bütün alışkanlıklarını silmek zorunda kalırsın böylece. Hayat böyledir işte. Tam bir şeye alışırsın birden her şey tersine döner. Bütün inandıklarını, bütün bildiklerini unutmak zorunda kalırsın. Doğrular değişir çünkü. Hayat iniş ve çıkışlarıyla şaşırtır insanı zaten. Hiçbir şeyi hesaplayamazsın. Eğer ki hesaplamaya kalkarsan da yaşayamazsın. Çünkü hayatın plânlarıyla senin plânların çok farklıdır. Ya hayat çok cesur çıkar ya da sen çok korkak kalırsın. Ben ne korkaktım ne de cesurdum. Daha doğrusu cesur olmam için hiç fırsatım olmamıştı. Bu hastalık yıllarımı almıştı. Bir yere bağlı kalmak çok kötüydü gerçekten. Hele de bu bir gün ya da bir ay değilse. Yıllardan bahsediyordum. Benden çalınan yıllardan...

Şaşkınlıkla doktorun yüzüne bakmaya devam ederken kanımda salgılanan umut artıyordu. İçimde yükselen bu duygunun bir anlamı olmalıydı.

Ölümün kıyısından geçmeyenler anlayamazdı bu duyguyu. Ben o kıyıdan aşağıyı seyretmiştim birçok defa. Aşağı düşmemiştim ama defalarca düşme korkusuyla yaşamıştım.

Şu an benim için yeni bir hayat kapısı aralanıyordu. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Aslında biliyordum da konuşmak anlamsızdı hissetmek varken. Ne yani ölüm kapımı çalmaktan vaz mı geçmişti? Doktor da konuşamayacağımı anlamış olmalı ki gülümsedi.

"Çok ani oldu." Bu cümlesinden sonra yüzündeki gülümseme hüzne bırakırken kendini merak duygusu kabarmıştı içimde.

"Ani olan ne?" Kafasını olumsuzca sallarken sıkıntıyla iç geçirdi.

"Az önce o kalp bir başkasını yaşatırken biraz sonra seni hayata bağlayacak." Doktorun yüzündeki hüzün hızla tebessüme bıraktı yerini.

Ne yani bu kalbin iki yüzlülüğü müydü? Bir bedene bile sadık kalamadığını mı anlatmak istiyordu? Eliyle gözlüğünü düzeltip konuşmaya devam etti.

"Maalesef hastamızı yaklaşık iki saat önce kaybettik. Nakil için çok fazla  zamanımız yok." Bu cümlesi bende büyük bir yıkım yaratırken gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. Ben ölümü beklerken onun bir başkasına varması da neyin nesiydi? Yakın olduğunu biliyordum ölümün. Lâkin bu kadar yakın olmamalıydı.

Ölüm... Her an her saniye dibimizdeydi. Bugün bir başkasını yarın seni alabilirdi. Ve belki de seni en hazırlıksız olduğun zamanda alacaktı yanına. Hani o misafirlere 'bugün evde yokum' diyişlerimiz gibi olmayacaktı. Bir anda olacaktı her şey. Hiçbir hazırlığın olmadan. Belki en mutlu anında alacaktı. Hani böyle hayattan hiç ayrılmak istemediğin bir zamanda. Belki de en mutsuz zamanında alacaktı. Her şeyden nefret ettiğin bir anda. Zamansız olacaktı...

"Arkasında seven güzel bir insan bıraktı. Kendisine sevdiğinin organ nakli isteğini kabul ettirmek çok zor oldu. Ben hayatımda doktor olmaktan asla pişman olmadım kızım. Ama bazen öyle anlar geldi ki keşke bunları görmeseydim dedim. Mesela ameliyathanenin önünde bekleyenlere verecek güzel bir haberin yoksa o insanlara bunu anlatmak yerine yerin dibine girmek istersin. Bu da o anlardan biriydi. Hatta üstüne üstlük onlar canlarıyla cebelleşirken sen bir başkasının hayatını kurtarabilir misin onu da sorgulamak zorundasın. Diyeceğim o ki inşallah bu kalple birlikte hayatın yoluna girer." Doktorun her bir cümlesi ruhumda derin bir iz bırakırken hala şaşkındım. Gerçekten zordu hem de çok zor.
Aklıma ilk gelen şey annem ve babamın bu güzel haberi bilip bilmiyor olmasıydı.

"Annemle babam biliyorlar mı?" Gülümseyip kafasını salladı.

"Az önce onlarla konuştum. Sevinçlerinin tarifi imkansız ama her halukârda mutluluk duydukları belliydi."

Kelebekler Sevmeden ÖlmezlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin