Bölüm 5

1.3K 162 8
                                        

Adel, annesi Mina'nın ders verdiği alana geldiğinde, Tanrıçalar kadar güzel olan annesinin çocuklara ders verdiğini gördü. Mina, ders anlatıyor olsa da aklı başka bir yerdeydi; yüzünde düşünceli bir ifade vardı. Adel'in güvende olduğunu bilmesine rağmen, aklı hala oğlundaydı. Aslında Adel, güç bakımından annesini çoktan geçmişti. Başlangıç Alem'inin zirvesinde görünse de gücü bu seviyenin katbekat üstündeydi. Kılıç ustalığı o kadar gelişmişti ki, Enki'nin ustalığının bir kısmını taşıyan bu yetenekle, imparatorluğun en iyi kılıç ustalarından biri olarak sayılabilirdi. Kızıl Kartal İmparatorluğu küçük bir imparatorluktu ve gerçekten güçlü insanlar burada nadiren bulunurdu. İmparatorluktaki en güçlü kişi, büyükbabasından en fazla bir alem yüksek olabilirdi ve bu kişiler de Xixa Tarikatı gibi güçlü tarikatların sayısız yan tarikatlarının liderleriydi. Krau, gerçekten güçlü bir adamdı; istese Kızıl Kartal İmparatorluğu'nun en güçlü ustaları arasına girebilirdi, fakat bunun için doğru zamanın gelmesi gerekiyordu. Adel tahminine göre, zaten akademi giriş sınavlarından sonra başka bir imparatorlukta, iyi bir akademiye girecekti. Bu imparatorluktaki akademiler, bahsedilmeye değmezdi bile. Adel, "Kan Canavarı" lakaplı savaşçının kurduğu okulda eğitim almak istiyordu. En son İmparator Kaynak Aleminde görülen bu adam, bu akademiyi 5000 yıl önce kurmuştu. Akademinin kuruluşundan sonra Kutsal Ejder İmparatorluğu hızla büyümüştü. Bu kişinin akademisi olan Braveisn Akademisi, en iyi akademi olarak kabul ediliyordu. Kutsal Ejder İmparatorluğu'nun başkentinde yer alan bu akademiye ulaşım, Kızıl Kartal İmparatorluğu'na komşu olduğu için oldukça kısaydı. Ancak Kızıl Kartal İmparatorluğu, bu güçlü imparatorluğa komşu olmasına rağmen güçsüz kalmıştı. Savaşlarda acımasızlığıyla ün salmış olan ve bu yüzden "Kan Canavarı" lakabını almış olan O'Reiner, savaşlardan sıkıldıktan sonra bu akademiyi kurmuştu. Akademide sadece güçlü olan saygı görürdü. Adel, bu en iyi akademide en iyi öğrenci olup ün salmayı hedefliyordu.

Adel, annesinin ders verdiği öğrencileri incelerken, bembeyaz kesilmiş suratıyla Mina'yı dinleyen Marcia'yı fark etti.

"Doğru ya, büyücülük potansiyeli vardı. Onunla aramı düzeltmeliyim," diye düşündü Adel ve Marcia'ya doğru yürümeye başladı. Attığı her adımda kalbinin daha hızlı çarptığını hissediyordu. Annesine baktığında, Mina'nın ona şaşkın bir ifadeyle baktığını gördü. Adel, annesine sus işareti yaptı. Mina, bunu gördüğünde oğluna hafifçe gülümsedi ve dersine devam etti. Adel, Marcia'nın arkasına yaklaştığında yumuşak bir sesle konuştu:

"Yanına oturabilir miyim, Marcia? Seninle konuşmak istiyorum."

Arkasından gelen sesle irkilen Marcia, başını çevirip Adel'e baktı. Göz göze geldiklerinde hemen gözlerini kaçırıp önüne döndü. Adel'e cevap vermemişti. Adel'in tanrısal derecedeki yüzünü gördüğünde içindeki korku biraz azalsa da, hala ondan çekiniyordu. Adel, yavaşça Marcia'nın yanına oturdu. Kızı kazanmak için ne söylemesi gerektiğini düşündü ve kararını olanları dürüstçe anlatmaktan yana verdi.

"Marcia, dün kendimi korumak için o adamla savaşmak zorundaydım. O adam, beni öldürmek isteyen biriydi. Hayatım için savaşıp onu alt ettim, fakat sen hiçbir şey bilmeden bana katil dedin. Olayları yanlış anladığını düşündüm ve seninle konuşmaya karar verdim. Benden nefret ediyor musun?"

Marcia'nın gözleri doldu, Adel'in yüzüne bakarak konuştu:

"Özür dilerim. Aslında sana kötü bir şey söylemek istememiştim. Sadece seni öyle görünce... şey, senden nefret etmiyorum."

Adel rahatladı ve yüzünde bir gülümseme belirdi. Meseleyi uzatmadan halletmişlerdi.

"Tamam, o zaman barıştık, Marcia."

Adel, yüzünde bir gülümsemeyle bunu söyledikten sonra dikkatini annesine verdi. Sonuçta buraya gelme amacı, elementler hakkında bilgi edinmekti. Elementleri kullanmak için doğuştan bir yetenek gerekiyordu. Bu yeteneği geliştirmek için çalışmalar yaparak elementi hissetmek ve kontrol edebilmek şarttı. Toplamda yedi temel element vardı: Toprak, Su, Ateş, Hava, Yıldırım, Işık ve Karanlık.

Mina, element dersini bir buçuk saat sonra bitirdi. Adel, Marcia ile vedalaştı. Kafasında elementlerle ilgili bazı düşünceler oluşmuştu. Ustasından yıldırım eğitimi aldıktan sonra kendini yıldırımlar içinde, ışık hızında hareket ederken hayal etti ve heyecanlanmadan duramadı. Bu, çok uzak bir hayal olsa da, zamanı geldiğinde gerçekleşebilirdi. Adel, sabırsızlıkla dolduğunu hissetti.

"Usta, eğitime hemen başlayabilir miyiz? Akşama kadar beklemek istemiyorum."

"Benim için fark etmez, Adel. Eğitimi, benim yarattığım özel bir boyutta yapacağız. Seni o boyuta alıyorum."

Adel'in gözleri, Enki'nin testinde olduğu gibi karardı ve bilincini kaybetti. Kendine geldiğinde inanılmaz bir adadaydı. Adaya saniyeler içinde binlerce yıldırım düşüyordu, ancak bu yıldırımların sesleri çok çıkmıyordu. Yıldırımların bazıları yılan, bazıları ise ejderha gibiydi. Toprak, her saniye yıldırımlarla dövülüyordu. Adel, kafasının üstünden gelen bir tehlike hissettiği için başını kaldırdı ve gözleri büyüdü.

"Hassi-"

Küfürünü bitiremeden, yıldırımlar tarafından çarpılmaya başladı. Ne zaman ölmeye yaklaşsa, tamamen iyileşiyordu. Bu yoğun eğitimde yedi saat kaldıktan sonra yıldırımlar kesildi. Adel, yıldırımlar başladığından beri hareket edememişti. Dizlerinin bağı çözüldü ve yere düştü. Yere düştüğünde "poff" diye bir ses çıkardı.

"Eğlendin mi küçük adam, hahahaha? Bu eğitime çok sabırsız olduğunu görünce seni fazladan iki saat eğittim. Bana teşekkürlerini sunmalısın, hahahaha!"

"BU NASIL BİR EĞİTİM? YILDIRIMLARIN CANIMI BU KADAR ACITMAYACAĞINI SÖYLEMİŞTİN! YÜZLERCE KEZ KIZARMIŞ TAVUĞA DÖNDÜM!"

"Ben öyle bir şey söyledim mi? Kulaklarına baktırmalısın bence, Adel. Galiba pek iyi duyamıyorsun."

"SENİNLE UĞRAŞACAK HALİM YOK, USTA!"

Ustasının alaycı tonu, Adel'i çıldırtıyordu. Ona küfretmek isterdi ama yıldırımlar tarafından çarpılma korkusu yüzünden bunu yapamıyordu. İçinden söylenerek idare etti. Adel, içindeki farklı bir şeyi hissetmeye başladı. O şeye yeterince odaklandığında ellerinden küçük küçük yıldırımlar çıkmaya başladı. Adel, ellerine baktı ve çılgınca gülmeye başladı. Elleriyle adadaki ağaçlara vurdu. Elleri daha ağaca değmeden yıldırımlar elinden fırlayıp ağacı kömürleştiriyordu. Adel, yeni bir güç kazanmıştı.

"Teşekkürler usta, hakkını yememeliyim. Artık elektriği kontrol edebiliyorum. Şimdi bu boyuttan çıkabilir miyiz? Saat geç oldu."

"Adel, burada yedi saat geçmiş olsa da, benim boyutumda zaman daha yavaş akıyor. Gerçek dünyada bir dakika bile geçmemiştir. Ama bence de bugünlük bu kadar eğitim yeterli. Bir ay boyunca her gün beş saat eğitim yapacağız. Git ve biraz dinlen."

Adel, tekrar bilincini kaybetti ve kendine geldiğinde eski yerindeydi. Gücünü test etmek için elementine odaklandı ve ayaklarına yıldırım gönderdi. Tüm hızıyla koşmaya başladı. Sonuç mükemmeldi; normalde yirmi dakikada gideceği evine sadece üç dakikada ulaşmıştı. Gururla evine girdiğinde, gök gürültüsü gibi bir ses yankılandı:

"SONUNDA! SONUNDA RUH ALEMİNİN ÖTESİNE GEÇTİM! SONUNDA YERYÜZÜ SEVİYESİNDE BİR USTA OLDUM, AHAHAHAHAH!"

Bu coşkulu ses, Adel'in büyükbabası Krau'dan geliyordu. Leon Klanı, ilk görkemli Yeryüzü Seviyesi ustasını kazanmıştı. Ruh Aleminden Yeryüzü Alemine geçişte büyük bir darboğaz vardı ve birçok kişi Ruh Aleminin yarısında takılıp kalır, daha yukarıya çıkamazdı. Aydınlanmaya ihtiyaçları olurdu; bu aydınlanmayı gerçekleştiremezlerse, hayatlarının sonuna kadar Ruh Aleminde kalmaya mahkûm olurlardı. Bu büyük darboğaz nedeniyle iki alem arasında devasa bir fark vardı. Yeryüzü Alemindeki bir varlık, normal şartlar altında 100 kişilik bir Ruh Alemi ordusunu yenebilirdi. Büyükbabasının ani atılımıyla Leon Klanı büyük bir güç kazanmıştı ve Zheng'in aklındaki imparatorluğu ele geçirme planı uygulanabilir hale gelmişti. Artık tek gereken şey zamandı.

AdelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin