Artık neye nasıl tepki vermem gerektiğini kestiremiyordum.
Hoseok'a taparcasına olduğunu düşündüğüm sevgimin alevleri bir anda sönerken aklımı kemirmeye başlayan şüphe tohumları çoktan köklerini hücrelerime saplamıştı. Bu hisse bir kere kapıldığında asla iyi şeyler olmuyordu.
İlk elden tecrübe etmiştim.
"Onlara itaat ettirebiliyorsun."
Dayanamayıp konuşan Taehyung olmuştu.Daha aramızda olanları konuşamadığımız için Hoseok'a -özellikle de böyle bir şey ortaya çıktığında- belli etmememiz gerektiğini hissediyordum.
Bilmiyordum. Hissediyordum.
Bazı zamanlarda aklınız yerine hislerinizi dinlemeniz size hayatta bir adım daha atma şansı veriyordu. Umarım bu sefer de adım atabilecek bir ana sahip olabilirdim.
Taehyung yarı yarıya bir adım önümde olduğundan Hoseok'un bizi gördüğü noktadan belli olmayacak bir şekilde elini sıktım.
Başını hafifçe bana çevirdiğinde gözlerimi belli belirsiz açtım ve başımı yavaşça sağa sola salladım.
Hoseok ellerini saçlarına geçirmiş, dirseklerini masaya dayamıştı. Yüzü görünmüyordu, sarhoş olup olmadığını hala çözememiştim.
Bir adım öne çıktım.
"Bana bir klon olduğumu neden daha önce söylemedin?" Sesim keskindi, gergin havayı biçtiğini hissettim.
Taehyung'un şaşkın bakışlarını üzerimde hissediyordum. Bu da aramızda ayrı bir sorun olacak mıydı, bilmiyordum.
Eğer bunca saçmalığın arasında klon olmam onun için sorunsa, zaten yanlış yapıyormuşum demektir.
Hoseok ilk önce şaka yapıyormuşum gibi gözlerini kıstı, daha sonra anlamaya çalışır gibi bana baktı. Alayla gülerken çenesini yumruğuna dayadı.
"Günışığım... Bunu kimden duydun bilmiyorum ama anlaşılan hiçbir şey doğru yayılmıyor. Çok yazık." Şefkatle bakarak iç çekti.
"Ortaya çıkmayı bir süre düşünmüyordum ama..." Bir süre duraksadı, bir Taehyung'a bir de bana baktı.
"Ama artık olayları ilk kaynaktan dinlemen gerektiğini düşünüyorum. Daha fazla kafan karışmamalı, tabii böyle bir şey mümkünse."
Kaşlarımı çattım.
"Bunu nasıl sağlayacaksın?" dedim imalı bir şekilde.
"Başkan ya da ona bağlı biri bana asla gerçekleri anlatmayacak nasılsa."
Taehyung'un uzun parmaklarını şakağımdan sarkmış bir tutam saçımda hissettim, yavaşça kulağımın arkasına itti. Ama klon olmam hakkında geçen konuşmadan sonda onun yüzüne bakamayacağımı biliyordum. Ne olduğunu bile bilmediği birine bakıyormuş gibi hissediyor olmalıydı.
Ucube.
Kopya.
Vasıfsız bir dna yığını.
Hoseok sakince dudaklarını ıslattı ve bana sabırla gülümsedi.
"Sana yapabildiklerimi göstermek isterim." Birkaç saniye duraksadıktan sonra gözleri Taehyung'un olduğu tarafa kaydı ve devam etti. "Davetime sen de dahilsin, ne kadar çok şeyi değiştirdiğini bilmeni isterim. Ve tabii, neden size bunları anlatmayı seçip kendimi riske attığımı da."
Sesindeki kendinden emin ton güvendiğim Hoseok'a benziyordu.
Gözlerim Taehyung'a kaydığında merak dolu bakışlarını gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
crossfire | kim taehyung.
Fanfiction"Yani hatırladığım her anın saçma bir simülasyondan ibaret olduğunu mu söylüyorsun? Ya sana dokunurken hissettiklerim, sen son nefesini verdiğinde çektiğim acı... Bana bunların sahte olduğunu söyleyemezsin, asker."