yirmi altı (final) - "happy ever after"

5.1K 475 545
                                    

Zihnimi toplamam imkansız gibi geliyordu ancak kendimi şaşırtarak çoktan kafamın içindeki anlaşılması güç evrende olmaya alışmıştım. Sanki burası gerçeklikmiş gibi hissettirmeye ve beni rahatlatmaya başlamıştı hatta. Ama bu aynı zamanda beni korkutmaya başlamıştı. Hangi evrenin gerçek olduğunu unutma ihtimalim olmaması için dua ediyordum.

Saçlarımı okşayan Taehyung'un bacaklarına başımı koymuş, evin arka bahçesindeki çimlerde uzanıyordum. Güneş öğleden sonranın verdiği hafif yakıcılığıyla tenimizi ısıtıyordu ve uzun zaman sonra ilk defa bu kadar huzurluydum. Belki de burayı gerçekliğe dönüştürmek istememin sebebi buydu.

"Gerçeğin bu olmasını çok isterdim." Alçak sesle fısıldamıştı Taehyung. Saçlarımdaki parmakları durunca gözlerimi kısarak huzurlu ve aynı zamanda hüzünlü yüzüne baktım.

"Ben de." diyebildim çatlamış sesimle. "Bunu her şeyden çok isterdim. Ama hangisinin gerçek olduğu konusunda kendimi kandırmaktan korkuyorum."

Bir süre kaşlarını çatıp yanındaki çimenlere bakarak düşündü ve başıyla onayladı.

"Haklısın. Ama sorun değil. Nerede olduğumun bir önemi yok. İçinde senin olduğun her yerde hayatta kalabilirim."

Zorlukla yutkunabildim. Sonumuzun ne olacağını tahmin edemediğim için doğal olarak korkuyordum. Zihnimde gerçekliğe çatlak açacak kadar güçlü bir evren varsa ne olmuş? Böyle diyebilecek miydim? Gerçekçi olmam gerekiyordu, asla öyle bir şey olmayacaktı. Peki bu laneti nereye gömebilirdim? Bilmiyordum.

Tek bildiğim geri dönüp Hoseok'la bu konu hakkında tüm gerçekliğiyle konuşmam gerektiğiydi ama şu an bu huzuru bırakıp gitmek istediğim son şey bile değildi. Sonsuza kadar bir yalanı yaşayamayacağımın farkındaydım pekala, yine de... Pazartesi sabahları alarma beş dakika daha demek gibi bir şeydi bu. İhtiyacın olanı almak isterdin ama alamayacağını bildiğin için sadece bir süreliğine ertelemek zorunda kalırdın. Seni biraz da olsa tatmin etmesini, sana yetmesini umardın ama tabii ki hiçbir zaman yeterli olmazdı.

"Biliyorsun, bir süre sonra geri dönmek zorundayız." dedim sessizce. Bunu zaten bildiğini belli edercesine gülümseyerek başını salladı. İç çekerek yerimde doğruldum. Omzumun üstünden ona doğru baktığımda gülümsemesi hala dudaklarındaydı.

Söyleyeceğim şey için çekiniyordum. "Yapmam gereken bir şey var." dedim tereddütle. "Doğru olup olmadığına bakmak istediğim bir düşüncem var."

Merakla başını yana yatırdı.

"Bundan hoşlanmayacaksın."

Çimlerin üzerinde emekleyerek karşıma oturdu ve ciddiyetle söyleyeceklerimi bekledi.

"Başkan'ın burada olduğunu düşünüyorum."

Yüz ifadesi anında değişmişti.

"N-nasıl?" Sesindeki buz tutan öfkeyi hissedebiliyordum.

"Hoseok... Onun ölümünden sonra simülasyonunun var olduğunu söylediğinde, sadece yapay bir şey olduğunu düşünmüştüm ama en son söylediği şeyler... Bana farklı bir şey gibi hissettiriyor."

Sinirden seyiren ellerini elime uzattı ve sıkıca tuttu. "Bunu nasıl anlayacaksın? Gerçek olup olmadığını?"

Dudaklarımı ıslatarak başımı yana eğdim. "Eğer yapay bir varlıksa benim gerçeklikte var olmadığını bildiğim için burada da yok olması gerekiyor. Çünkü o zaman tamamen yok olmuş olduğunu... bunu nasıl anlatabileceğimi bilmiyorum. Kısacası eğer gerçekten buradaysa onu görürüz ama yoksa onu önceden gördüğüm yerde olamaz."

crossfire | kim taehyung.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin