Lost but now I am found
I can see but once I was blindArtık sürekli yaptığımız gibi her gece sahilin önündeydik. Bu sefer yürüyorduk. Namjoon'un kolu omuzumdaydı. Ben ise ona sarılır vaziyetteydim. Arada da olsa saçıma kısa süreli ve minik buseler konduruyordu.
"Beni bu labirentten kurtardığın için teşekkürler Jin."
"Labirent mi?"
"Evet."
"Nasıl bir labirent bu?"
Biraz kıkırdadı. Sonra ise konuşmaya devam etti.
"Sevdiğine açılacaksın, ama 'Ya istemezse, ya çekip giderse' hissinde kayboldun. Ama bu öyle bir labirentti ki duvarları her kırdığımda, sona yaklaştığımda o duvarlar uzuyor ve daha da kalınlaşıyor. Yıkılan tüm duvarlar geri yerine yerleşiyor. Fakat sonra, sevdiğin kişinin duygularının karşılıklı olduğunu öğreniyorsun. Duvarlar sakince ve yavaşça iniyor. Ve tam karşında, kanatsız bir melek imasıyla duruyor. Sana gülümsüyor. Ve o melek sensin Seokjin."
Ona daha sıkı sarıldım. Asla bırakmak istemiyordum.
"Sana uyuşturucu gibi bağımlıyım Seokjin. Asla bırakamam."
(Kaybolmuştum ama artık bulundum, görebiliyorum ama eskiden kördüm.)