e

750 95 8
                                    

Let's go get high
The road is long, we carry on

Neşeli geçen günün sonunda Namjoon birkaç bahaneyle evden çıktı. Televizyon izlerken, bir yandan da meyve yiyordum. Yarım saat sonra Namjoon eve gelmişti. Hızlıca odasına geçti ve üstündeki ceketi çıkartıp yere attı. Poşet sesleri geliyordu odadan. Odaya girdim ve onu izledim. Daha iyi görebilmek için yanına yaklaştım. Kollarımı belinde buluşturdum ve kafamı koluna yasladım. Neşeli bir tonda konuştum.

"Yine ne işler çeviriyorsunuz Kim Namjoon?"

"Söyleyemem prensesim."

Dudak büzdüm ve ona baktım. Bana bakıp gülümsüyordu. Kutuları poşete geri koydu ve poşeti yere attı. Bana döndü ve yavaşça yatağa yatırdı. Üzerime çıkıp öpmeye başladı.

(Hadi yükseğe gidelim. Yol uzun, devam edebiliriz.)

born to die ࿐ྂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin