'''

840 110 11
                                    

O geceden beri neredeyse her gece saat ikide birlikte uzunca yürüyorduk. Ya tamamen sessiz kalıyorduk, yada kendimizden bahsediyorduk. Bazen de birlikte şarkı söylüyorduk. Her zamanki gibi saat ikide evin önündeydim. Çok geçmeden Namjoon da yanıma geldi. Her zamankinden farklı olarak, bu sefer ormanın sonuna doğru yürüyorduk. Namjoon bana gösterecek bir şeyi olduğunu söyledi. Merakla onu takip ediyordum.

"Biliyor musun? Bir aydır her gece geziyoruz."

"O kadar oldu mu? Bana çok hızlı geldi."

"Hayat fazla hızlı geçiyor."

Onu onaylarcasına kafamı salladım ve onun peşinden gitmeye devam ettim. 

"Bana ne göstereceksin?"

"Az kaldı, gelmek üzereyiz."

İkimiz de heyecandan hızlıca yürüyorduk. Ormanın sonuna gelmiş olduğumuzu, sahili göremememden anlayabiliyordum.

"Geldik."

Heyecandan istemsizce gözlerimi kapattım. Namjoon kolunu omzuma atınca gözlerimi açtım. Önümde kocaman bir ev vardı. Evden çok, küçük bir villa gibi duruyordu.

"Burası da neresi?"

"Burası, babamın ben küçükken yaptırdığı bir ev. Babamdan her zaman bir ev isterdim. O da benim için yaptırmıştı. Yani, ev benim oluyor."

"İnanılmaz! Ben babamdan istesem, sen daha küçüksün der. Ve baban bu evi sen küçükken yaptırıyor. Akıl almaz."

Namjoon bana gülümsedi ve kendine daha da çekti.

"Peki, beni neden buraya getirdin?"

"Onu açıklamam gerek değil mi? Aslında, sadece göstermek istedim. Ama eğer kendini kötü hissedersen, buraya gel; burada olacağım."



born to die ࿐ྂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin