BÖLÜM 9

9.5K 156 3
                                    

Dün gece hiç uyuyamamıştım. Bu çocuk çılgındı. İlk önce pencereden girdi sonra da bana binbir çeşit işkence uyguladı. Bir yandan rahatlatıcıydı bir yandan da acı verici. " Jessica geldik, inebilirsin." Yine onu düşünmekten dolayı gerçek bağlamdan kopmuşum. "Tamam baba, hoşçakal. Seni seviyorum."

"Ben de seni seviyorum güzel kızım."

Ve yine sıkıcı bir okul günü. Ama bu işkence bitiyor. Mezuniyetime sadece 3 hafta kaldı. Okula staj yerlerimiz için bilgi toplamaya geliyoruz. Ah.Bu.Çocuk.Yine.Burada.Hem.De.Okulumda. Yine beni ayak üstü bayıltmaya mı gelmiş? Onu görmezden gelip hiç fark etmemiş gibi merdivenlere koştum. "Hey, ateşli!" Bana mı sesleniyordu? Ama ben ateşli değilim ki . "Hadi ama gel buraya." Yine aldırmadım. Sonunda koşarak önüme geçti. "Sana diyorum, ne diye gelmiyorsun yanıma?" diye sordu. "Ben aptalın, kaçığın tekinin yanına gitmem." dedim imayla. Hafifçe öksürdüm. Bu öksürük de neyin nesiydi? Sonra ona kötü bir bakış attıktan sonra ittirmeye çalıştım. Ama kolumdan tuttu. Duygusuz bir ifadeyle "Neden öksürüyorsun? Küvet olayından dolayı hasta mı oldun?" Yalan atarak " Evet dün gece ateşler içinde kıvrandım. Öksürmekten ciğerlerim çıkacak sandım. " dedim. Beni duvara yapıştırdı. İki eliyle beni araya sıkıştırarak "Kendine iyi bakmanı, hasta olmamanı söylemiştim. Ben bir şeyi iki kez söylemem. Ama bu bir ilk. Şimdi beni dinle ve beni tekrar söyletme. Ayrıca korkma ben seni iyileştiririm. " dedi ve sonra motoruna koştu. Yanıma geldiğinde karışık çiçeklerin olduğu bir demeti bana doğru uzattı. NEREDEYSE ATTI. "Al!" dedi. "Bu ne?" diye sordum kibarca. "Adına demet derler. Bir sürü çiçek çeşidinden oluşur." diyerek sırıttı. Kendini komik mi sanıyordu? "Of!" diyerek uzaklaşmaya çalıştım. Beni yine sıkıştırarak " Küvet olayından dolayı bir çeşit özür için. Ama bana kimse vuramaz, dövüş dışında. Yani bir daha öyle bir şey yapacak olursan yine aynısını yaparım." Dövüş mü? Ne dövüşü? Bu çocuk dövüşüyor mu? Eh bu kaslarını açıklıyor. "Sende nezaket denen şeyden gram yok. Bir kadına çiçeği fırlatarak vermezsin. Hiç de romantik değilsin." diye mırıldandım. "Evet ben romantiklik nedir bilmem. Böyle bir adam değilim. Ayrıca ben özür dilemek nasıl olur onu da bilmem. Ama almıyorsan alma, benim için bir sorun olmaz." dedi sertçe. "Tamam tamam, ver. Yine de teşekkür ederim." dedim, elimi bukete uzatarak. "Ben üzerime düşeni yaptım ama sen hiç rahat durmuyorsun. Hepiniz aynı boksunuz. Dünya etrafınızda dönsün istiyorsunuz. Sakın bunları sana romantiklik için yaptığımı düşünme. Ben hiçbir zaman romantik bir erkek olmadım, olmayacağım da." diye beni azarladı. Bunun sorunu ne böyle?" Durmuş seni dinliyorum. Bırak beni." diye bağırdım.

"Kes bağırmayı. Bir daha yoluma çıkacak olma. Bir daha tek bir diyaloğa bile girmeyeceğiz." dedi aynı duygusuz suratıyla. Ve arkasını dönüp gitti. Motoruna atladı. 2 saniye sonra onu göremeyeceğim kadar uzaklaşmıştı. Ne kadar dengesizdi. Önce özür diliyor, hasta olacağım diye azarlıyor; sonra karşıma çıkma diye göz dağı veriyor. Çok mu tersledim acaba? Ondan mı kızdı? Kızım bu senin kaderin. Hiçbir erkek seni sen olduğun için sevmeyecek. Hepsi o küçük -yok yok büyük- onları zapt eden organlarını düşünüyor. Tıpkı Dexter gibi.

Alışılmamış DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin