Bölüm parçası: The Fray-Happiness
Lucy "Büyük gün!!!" diye evde bağırmaya başladı. "Çok heyecanlıyım! Sonunda mezuniyet gecesi Jess!!" dedi tekrar. "Kesinlikle." dedim isteksizce. Tam o sırada annem odaya girdi. "Kızlar sadece 5 saatiniz var. Elbiselerinizi de alın çabuk. Kuaföre gidiyoruz." Lucy de "Peki Bayan Hale" diye onayladı. Yine bir süslenme derdi. BIKTIM. Ama mecburen onları dinledim ve evden çıktım.
Eve döndüğümüzde Lucy'ye baktım. Çok güzeldi. Benden 5 santim daha uzundu. Tabi 15 santim topukluyu giyince fark 10'a çıktı. Turkuaz rengi mini bir elbise giymişti. Göğüs kısımları taşlarla süslü olan bir elbise. Saçları permalıydı. Her zamanki gibi aşırı makyaj... Bir de kendime baktım. benim elbisem kırmızı renkti.-Kırmızı favorimdir.-Dizlerimin hafif üstünde bir elbise. Benim saçlarım salıktı. Makyajım ise normalde yaptığımdan daha yoğundu. 10 santimlik bir platform topuk ayakkabılarla kombini tamamladım.Bunlarla nasıl yürüyeceğim gece boyunca?! "Hadi çıkalım bitsin şu gece." dedim bıkkınca. "Bu gece daha mutlu ol Jess. En azından öyleymişsin gibi görün. Senin için endişeleniyorum. Eğer o adi Dexter gibiyse, kendisi kaybeder." diye beni teselli etti. Sadece gülümseyebildim. Ne söyleyebilirdim ki? Evden çıktık. Gece başlasın(!)
***
İçerisi çok ferahtı. Çok sayıda insan vardı fakat çok güzel dekore edilmişti. Herkes için ayrı masalar vardı. Mekan genişti. Bizim rezerve edilmiş masamıza geçtik. Lucy'nin kavalyesi Adam olmuştu. Bense Sam'in yoğun ısrarlarına direnip yalnız gelmeyi tercih etmiştim. Bu yüzden sanırım bu gece sıkılacağım. Kapıdan girenleri izlemeye başladım. İlk giren James ile Victoria. Yılışık çiftler. Sonraki talihli Sebestian ile Gia. Buraya nasıl gelmişler anlamıyorum. İkisi de pısırığın tekidir. Ve. Yok yok. olamaz. Dexter ile Carrie! Dexter ile Carrie'nin birlikte olduklarını bilmiyordum. Hemen arkamı döndüm. Hayır hayır, ağlayamazdım. Burda olmaz. Eğer buraya geleceğini bilsem hayatta gelmezdim. Tam 1 yıldır kaçıyordum ondan ve bu kadar özel bir günde onunla karşılaşmış olamazdım. Hemen tuvalete koştum. "Jess, hayatım gerçekten burada olacağını bilmiyordum. Şimdi kızlar söyledi 5 aydır birlikteymişler. Ama olaylar yüzünden gizlemişler. Eğer bilseydim gerçekten söylerdim." diyerek kendini ifade etmeye çalıştı Lucy. "Beni rahat bırak Lucy." diye tersledim. "Ama-" diyordu ki lafını böldüm "Beni seviyorsan gidersin. Kendimi toparlayıp geleceğim, söz veriyorum. Git. Şimdi." dedim.
15 dakika sonra kapıdan çıktığımda makyajımı ustaca yapmıştım. Hiçbir göz yaşı belirtisi kalmamıştı. Karşımda gördüğüm tablo ile donup kaldım."Sonunda çıkabildin, Jessica." diyen Jose bana yaklaştı. "Çok güzel bir ismin var. Söylemeye bayılıyorum." diye ekledi. "Sen buraya nasıl girebildin? Davetiye nasıl buldun?" diye sorabildim utanarak. "Ah, bebeğim. Sana daha önce de söylemiştim. Ben kafama koyduğum her şeyi yapabilirim. Şimdi elimi tut. Kavalyen olacağım." diye hafifçe emir verdi. Elimi tuttu ve içeriye doğru yürümeye başladı. Girdiğimizde The Fray'in Happiness şarkısı çalıyordu. Nazikçe elini uzattı ve dansa kaldırdı. Yavaşça dans ederken "Dinle Jessica, beni ilk ve son böyle nazik görüşün. Biliyorsun bende nezaket denen şeyden gram yok." dedi. "Neden buraya geldin? Bana neden karşıma çıkma demiştin? Neden dövüşe gelmedin? Orada olduğumu biliyor muydun?" diye bir sürü soru sordum. Onu umursadığımı anlamıştı. Lanet olsun. Niye kendimi tutamıyordum. Gülümseyerek " Kendime engel olmaya çalıştım. Etrafımda hiç senin gibi kızlardan olmadı.Senin farkını ortadan kaldırmak istemedim. Hala daha istemiyorum. Bu sadece bu geceye özel. Seni bu 3 haftada hiç takip etmediğimi düşünüyorsan yanılıyorsun. .Benim yüzümden çok mutsuzdun. Bu geceyi de senin için mahvetmek istemedim. Mavi gözlerinle geçmiş bana sorular soruyorsun. Çok dikkat dağıtıcı. Sorularına konsantre olamıyorum." dedi. Şok olmuştum. Bu cevabı beklemiyordum. tam söze başlıyordum ki Dexter'ı gördüm. Acı çekiyordum. Geri çekilip pistten uzaklaşmaya çalıştım. "Ben gitsem iyi ola-" derken tekrar beni kendine çekti Jose. Ve yaptı. Orada, beni tam pistin ortasında, herkesin içinde öptü. İlk önce yumuşakça dudaklarını dudaklarıma kapadı. Ama sonra narinlik kalmadı. Ellerini yüzüme getirdi. Elleriyle kafamı destekliyordu, beni kendine çekiyordu. Ben de karşılık vermeye başladım. Onu istiyordum. Tam olarak burada istiyordum. Kendini geri çekti. "Tuvalete gidiyoruz. Hemen." dediğinde ne istediğini anlamıştım. Ve sonra hızla beni pistten çıkardı.
(Arkadaşlar, umarım hikayenin buraya kadar olan kısmını beğenmişsinizdir. Eklemek, belirtmek istediğiniz bir şey varsa her zaman açığım. Çok rica ediyorum lütfen oy,yorum ve mesajlarınızı esirgemeyin. Teşekkür ederim.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alışılmamış Duygular
Novela JuvenilMasum, incinmiş bir kız ile tehlikeli, kimseye güvenmeyen bir erkek.Seksi,ateşli Jose'ye karşı çıkabilen kimse yoktur.Peki Jessica da bu büyüye kapılacak mı? İçinde seksi,üzüntüyü, hayreti, sevinci, heyecanı, aşkı, şehveti bulabileceğiniz bir öykü...