Mücadele edeceğim, kardeşimi koruyacağım, bunu yapacağım.
Bu sözler benim hayat felsefem olup çıkmıştı.
Eğitim merkezindeki o utanç verici atışımdan sonra bıçak kullanmaya pek sıcak bakmıyordum ama Chris ile çalışmaya başlamıştım.
Chris gerçekten bıçak atmada profesyonel denebilecek kadar iyiydi.Zaten bazen eve yenebilecek bir şeyler getirmek için babamla ava çıkarlardı.
İki günlük sıkı çalışma sonunda zor da olsa cansız mankene bıçak isabet ettirmiştim.Bu çok iyiydi.
Bıçak için bu kadar çalışmayı yeterli bulduğum için biraz mola verdim kendime. O sırada Jared'i mızrakların orada gördüm, eline bir mızrak aldı ve 15 metre uzaklıktaki hedefe odaklanarak fırlattı. Tam hedefi vurmuştu, 1 santim bile oynamamıştı. Bu çocuk bu konuda iyiydi.
Gülerek onu alkışladım. Kariyerler ve diğer haraçlar bana "Salak mısın? Arenada seni işte böyle öldürecek, sen ise buna böyle sevinecek misin?" imalı bakışlarıyla bakıyorlardı.
Jared alkışlayanın kim olduğunu merak ederek bakışlarını çevirdi.Beni görünce gülümsedi,yanıma geleceğini anladığım an oradan kaçtım. Geçen gün yaşananlar hakkında konuşmak istemiyordum, onun hakkında tabiki tereddütlerim vardı. O, insana çok masum gözüküyordu ve bu yüzden onun kimseyi isteyerek inciteceğini zannetmiyordum. Ama şuan birbirimizi öldürmek zorunda olduğumuz bir ölüm oyunundaydık. Nasıl ve ne niyetle davranacağını asla bilemezdim.
Ateş yakma bölümüne ilerledim. İşte benim yeteneğim buydu. Ateşi çabuk yakabilirdim. Şu ana kadar gözlemlediğim kadarıyla haraçların yarısı ateş yakmak için kibrite ihtiyaç duyuyorlardı. Bu bizim için hem iyi hem de kötüydü. İyiydi çünkü haraçlar bir şeyler pişirmek için çok fazla uğraşacaklardı. Kötüydü çünkü eğer ben ateş yaktığımda havadaki dumanları farkederlerse peşimize takılırlardı, bu bizi ölüme çok yaklaştırırdı.
Bize kuralları açıklayan siyah saçlı bir kadın vardı, bütün haraçları yanına topladı ve yarın oyun kurucuların karşısında yetenek sergileyeceğimizi ve puan alacağımızı hatırlattı.
Bunun yapılacağını biliyordum ama hangi gün olduğunu bilmiyordum. Yarın olduğunu duyunca çok kötü oldum.Ben ne gösterecektim yetenek olarak oyun kuruculara? Sadece ateş yakabiliyordum ve daha yeni bıçak atmayı öğrenmiştim. Ateş yakmak basit kaçabilirdi onlara.
Başka doğru dürüst yeteneğim yoktu ki , Haymitch de söylenmekte haklıydı bunu ilk duyduğunda.
Ben çaresiz çaresiz ortalıkta dolanırken Jared yanıma geldi.
"Niye bu kadar üzgün ve düşüncelisin, geçenki yaşananlardan dolayı ise..." derken onu susturdum.
"Ben aştım onu. Bak ben ne yapacağımı bilmiyorum, oyunkuruculara ne sergileyeceğimi. Kesin sıfır alacağım.Zaten 1–2 tane sponsor vardı onu da kaybedeceğim şu lanet puan yüzünden. Ne yapacağım ben? " diye birden ağlamaya başladım. Sinirlenince hemen ağlardım. Ne kadar da güçsüzüm, hedefleri ilk ben olacağım arenada. Jared'in de öyle düşündüğünü bana üzüldüğünü gösteren yüz ifadesinden anladım.
"Geçen sizi Chris ile bıçak atma çalışması yaparken gördüm. O kadar da kötü değildin." dedi.
"Dalga geçiyorsun, umutsuz vakayım ben." diyerek güldüm. Benimle dalga geçtiği çok açıktı.
"Hadi gel bir deneyelim, ben de çok iyi olmasa da bıçak atabiliyorum." dedi.
Acaba bu çocuk neyi yapamıyordu? O kadar kusursuzdu ki. Ona bunları sesli bir şekilde haykırmak istiyordum ama ağzımdan çıkan kelime sadece "Olur." oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Açlık Oyunları-Değişik Senaryolar
Fanfic"Sinirden kendimi parçalayasım vardı. Alice'i ölüme terketmemi istiyordu. İlk ve son aşkım olacak kızı. Ölmemesi için kendimi parçaladığım, her ağladığında dayanamadığım, saçının teline zarar gelse aklımı kaybedeceğim kızı." - Jared