Baekhyun ağır ve sessiz adımlarla koridorda ilerlemeye başladı. Giriş koridorunu aştıktan sonra resepsiyona ilerledi.
"Merhaba. Park Chanyeol hangi odada kalıyor acaba?"
Görevli memur biraz bilgisayarı inceledikten sonra Baekhyun'a döndü."201 No'lu oda. 3. Kat." Nazikçe açıklama yapan görevlinin karşısında kısaca eğildi ve arkasını döndü.
Asansörü gözüne kestirdikten sonra daha hızlı ve telaşlı adımlarla o yöne doğru ilerledi. Şansına boş olan asansöre bindi ve titreyen parmağıyla 3 numaraya zar zor bastıktan sonra hızla atan kalbine iki elini koydu ve asansörün boş oluşunu fırsat bilerek eğildi, içindeki stresi atmaya çalıştı. Derin nefes alışverişi henüz bitmemişken asansör duruş sesini yankıladı. Kapı açıldığında kimsenin onu bu halde görmemesini istediği için derhal ayaklandı ve başındaki şapkayı iyice yüzüne doğru çekti. Tekrar koridorda ilerledi. Yürürken oda kapılarını çaktırmadan kontrol ediyordu. Ayakları onu biraz daha yavaş gitmek için zorlarken kalbi bunun tam tersini söylüyordu. Kalbindeki heyecana daha fazla maruz kalamadı ve oradaki bekleme koltuklarından rasgele birine, sarsılarak oturdu.
***
"Büyük geçmiş olsun dostum. Çok şanslıymışsın gerçekten."
"Ya, ya. Bende şans olsa Baekhyun'la tanışmazdım." Mırıldanarak yatağında doğruldu Chanyeol. Sehun'un anlamsız bakışlarını fark ettikten sonra hemen telafi etti.
"Sağol dedim. Bir tane bile havalandırması olmayan, toz dumandan geçilmeyen, küçük bir ardiyede sabaha kadar kilitli kaldım. Ne şans ama!"
Sehun anlamsız ifadesini derinleştirdi ve iç geçirdikten sonra yüzünün sakal çevresini eliyle ovalamaya başlarken sandalyeye oturdu.
"Bende onu merak ediyordum açıkçası. Nasıl oldu bu? Baekhyun evdeydi, nasıl oldu da..."
Sehun'un kelimeleri üç kere tıklandıktan sonra açılan kapıyla kesildi. Sehun hafifçe ayaklanıp gelene baktı. Chanyeol'ün göremeyeceği mesafede olduğu için o sadece merakla bekliyordu.
"M-merhaba. Müsait miydiniz?"
Baekhyun'un sesi odanın içinde yankılanır yankılanmaz Chanyeol bıkkınca bir nefes verdi ve biraz sonra tam karşısında olan adama gözlerini devirerek baktı.
Sehun ayaklandı. "Ah evet. Biz de senden bahsediyorduk gelsene."
Baekhyun titreyen ellerini montunun ceplerine sıkıştırırken küçük adımlarla Sehun'un yanına geçti. Gösterdiği sandalyeye oturmak istemediğini ellerini montundan çıkardıktan sonra belirtti.
"Chanyeol'ün o ardiyeye nasıl kilitlendiğini merak ediyordum. Sen-"
"E, sen." Chanyeol, Sehun'un cümlelerini yine bir atakla kesti ve ilgiyi üzerine çektikten sonra devam etti. "Biraz bizi yalnız bırakabilir misin?" Sehun'a sorusunu yönelttikten hemen sonra Baekhyun'la göz kontağı kurdu. Baekhyun ise aniden gözlerini Chanyeol'den ayırarak önünde birleştirdiği elleriyle oyalandı.
Sehun tekrar ayaklanırken konuştu. "Siz çok gizemlisiniz ama bu sefer öyle olsun. Hadi kaçtım ben." Chanyeol'e başı ve eliyle bir selam çaktıktan sonra karşılık alır almaz odadan çıktı.
Baekhyun sessiz kalan odada bir süre bir şey söylemeden beklemeyi tercih etti. Chanyeol'e her baktığında nefret dolu gözleriyle karşılaşıyordu. Bunu hak etmiş olsa bile kalbi bu kadarına razı değildi.
"Sen..." Chanyeol sonunda sessizliği bozduğunda Baek o tarafa baktı. "Yarım kalan işini bitirmeye mi geldin?"
Baekhyun yutkundu. Neyi kastettiğini az çok anlasa da kaşlarını çatıp anlamsız bir ifadeyle yanıtlamayı tercih etti. Karşılığında ise sinirden sırıttığını görünce artık konuşması gerektiğini düşündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kill A Person Or Love A Person ||chanbaek
FanfictionPark Chanyeol ve Byun Baekhyun; son zamanların en çok parlayan televizyon yıldızları. İkisi de birbirinden habersiz aynı dizi projesine imza atar ve daha ilk günden birbirlerini hiç sevmezlerse ne olur? Hiçbir şey? Byun Baekhyun da bir sorun olmay...