Arkasını korkuyla döndü ve en başından beri burada biten hikayenin ana karakteriyle karşılaştı. Tek bir sebepten ötürü çoktan yıllarını verdiği, sırf aşık olduğu için çektirdiği tüm işkencelere göz yumduğu adam. Baekhyun.Kollarını büzüştürmüş korkuyla Chanyeol'e bakarken iyi olduğunu garantiye alıp arkasındaki kapanan kapıya göz attı. Chanyeol hiç düşünmeden hızlı adımlarını yanına gitmek için kullandığında önüne döndü ve titrekçe ismini telaffuz etti. Titreyen bedenini kollarına sardı Chanyeol. Aklında dolanan binlerce soru işareti bir olmuş sadece onun iyi olup olmadığını sorguluyordu. Kapanan ve belki de bir daha açılmayacak olan kapıyı bile umursamadan titreyen bedenini durdurmaya çalıştı.
"Chanyeol..." Baekhyun kollarının arasından sıyrıldığında dolan gözlerini serbest bıraktı. Neden ağlıyordu ya da neden karşısındakinin de ağlamaya ihtiyacı vardı, neden burada son kez görüşüyorlarmış gibi hissediyordu bilmiyordu.
"Nasıl geldin buraya?" Yutkunarak geriye doğru adım attı. Tuzağa düştüğünü ve bu tuzağı karşısındaki adamın kız arkadaşının yaptığını anımsayınca tekrar ürperen kollarını sarmaladı.
"S-sim Rae... Ben onun mesajlarını gördüm. Telefonunu arabada unutmuştu." Etrafına bakındı. Gittikçe kararan ortamı seçmek çok zordu. "B-buraya neden çağırır ki seni..."
Chanyeol az önceki sandalyenin yanına gitti ve yere düşürdüğü kağıdı ve telefonu kavrayıp yanına gitti. Kağıdı ellerine tutuşturduktan sonra kapanan kapının yanına gitti. Basit bir kilit sistemi dahi olmayan otomatik ayarlanmış bir kapıya benziyordu. Biraz daha zorladıktan sonra arkasını dönüp kapıya yaslandı ve derin nefesler alarak, kağıttan gözlerini ayırmış şokla bakan Baekhyun'a göz attı. "Bu kapıyı itfaiye gelse dahi açamaz. Şifrelenmiş." Yere çöküp dizlerini karnına çekti ve başını ovaladı.
"B-bu ne? Ölüm kokusu ne demek? Tanrım... Buradan çıkınca parçalara ayıracağım o sürtüğü." Elindeki kağıdı büzüştürüp yere fırlattı.
"Sürtük? Kız arkadaşın hakkında doğru konuşmalısın."
"Cidden seninle burada bile bunu tartışmayacağım." Yanına gidip kapıyı inceledi.
Chanyeol ayaklanıp cebine attığı telefonu çıkardı. Çekimlerde bile zar zor kapsama alanına giren telefonun burada çalışacağına pek ihtimal vermese de denedi. Ama sorun telefonun çekip çekmemesi değil, ekranın kırılmış olup dokunmatiğin çalışmıyor olmasıydı. Sinirle derin bir nefes verip yere fırlattı.
"Ne yapıyorsun? Neden fırlattın?" Baekhyun hızla telefonun yanına koşup eline aldı ve çalıştırmak için uğraştı.
"İşe yaramaz. Telefonunu ver. Jongdae'ye ulaşmaya çalışacağım." Yanına gidip elini ona uzattı ve bıkkınca bir nefes verdi. Dudaklarını büzerek baktığını görünce kaşlarını çattı. "Bana telefonunu getirmediğini söyleme."
"Ben... Arabada—"
"Tanrı aşkına, o beynin ne işe yarıyor senin?! Madem mesajları görüp buraya geldin tedbir için yanına aldığına emin olmalıydın!"
Elindeki telefonu yere fırlatıp öfkeyle yüzüne baktı. "Nerden bilebilirim o psikopatın böyle bir şey planladığını? Mesajı görür görmez buraya ne halde geldiğimi biliyor musun? Yol boyunca aklımdan nelerin geçtiğini, sana burada nasıl bir tuzak hazırladığını ve bu tuzağa kapılıp kapılmayacağını düşünmekten telefonun varlığını hatırladığımı mı sanıyorsun?" Yatışan yüz ifadesini süzdü ve tekrar gelen ağlama hissini geri yollayıp burnunu çekti. "Geldiğimde burada bir depo değil yangın yeri görmekten nasıl korktuğumu biliyor musun? Benim de bir kalbimin olduğunu, bir şeyleri hissedebildiğimi anla artık!"
![](https://img.wattpad.com/cover/90496558-288-k815169.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kill A Person Or Love A Person ||chanbaek
FanfictionPark Chanyeol ve Byun Baekhyun; son zamanların en çok parlayan televizyon yıldızları. İkisi de birbirinden habersiz aynı dizi projesine imza atar ve daha ilk günden birbirlerini hiç sevmezlerse ne olur? Hiçbir şey? Byun Baekhyun da bir sorun olmay...