Hani gerçekten bir şey söylemeyeyim diyorum ama bu nedir ya.
İnsanların birbirinden hoşlanması normal bir şey. Aşık olması, peşinden koşması, çeşitli sürprizler yapması da gayet makûl şeyler. Ama bu çocuk resmen yapıştı bana. Ve şuan yaptığı da sürpriz veya jest değil bildiğin eşek şakası. Hayır gecenin bir vakti, bu halde ne işin var senin bizim bahçede.Ağzım açık bir şekilde bakmayı bırakıp, balkona yaslandım. Şuan karşımda gördüğüm manzara aynen şu..
Çimenlerin üzerinde kalp şeklinde dizilmiş mumlar var ve etrafa ışık saçıyorlar. İtiraf etmek gerekirse bu güzel olmuş. Mumların tam ortasında yani kalbin tam ortasında kim var peki? Tabi ki Ahmet.
Alahım bu çocuk niye bırakmıyor peşimi yarabbim.Ahmet'in üzerinde bugün buluştuğumuzda giydiği kıyafetleri var, ama ceketi yok ve gömleği pantolonunun dışında, serseri bir tiple duruyor. Bugün jöleli gördüğüm saçları darmadağın olmuş, ve sanırım alkol almış. Hatta ne sanırımı adam bildiğin sarhoş, ayakta zor duruyor.
Etrafında yalpalayıp dururken, kafasını yukarı kaldırdı ve beni gördü. Kocaman sırıttı ve ellerini yana doğru açtı.
" Seliiiinn gellldiiinn mii aşkıımm"
Allahım bana gene aşkım dedi. Yine o gece geldi aklıma ve bir ürperdim. Yanlız o gecenin sonu hiç iyi bitmemişti, inşallah bu gece öyle olmaz.
" Ahmet ne işin var senin burada? Niye geldin?" dedim kaşlarımı çatarak. Ellerini kaldırıp işaret parmaklarıyla beni gösterdi.
" Seğğni özzleeğddim.. hııkk"
"Beni mi özledin? Sen beni niye özlüyorsun ki Ahmet? Ben sana demedim mi istemiyorum diye?"
" Beeğğnn seeğniii istiyyyoruumm ammaa.. hııkk"
Zaten ben ayık haline laf anlatamamışım, sarhoş haline ne diye anlatıyorum ki? Çaresizce Aslı'ya baktım, oda bana baktı. İkimiz birden ne yapacağız der gibi başımızı salladık. Buradan ne dersem diyeyim gitmezdi Ahmet. Zaten bir de sarhoş, tek başına eve gitmeyi bırak, taksi bile çeviremez ki. Allahım ne yapacağım ben?
Ah! Asıl en önemlisi Ali, eğer Ahmet'i bu halde burada bir görürse, bu sefer katil olur. Geçen sefer zor aldık zaten elinden, bu sefer kesin öldürür.
Tekrar Ahmet'e baktım, yere bıraktığı içki şişesini zar zor alıp içti. Zaten az sarhoştun, biraz daha iç de daha çok sarhoş ol. Hey Allah'ım.Ahmet elindeki şişe bitmiş olacak ki, şişeyi bahçeye fırlattı. Sen dua et Ahmet Efendi, Semra Teyze görmesin. O şişeyi alır.. çöpe atar yani ne yapsın kadın. Ama Ahmet'i de bir güzel döver. Şuan zaten çimlere basarak en büyük suçu işliyor bu çocuk, bir de o yaktığı mumlar bahçeye zarar verirse, gebertir Semra Teyze onu.
" Seliiğğnn geeğll aşşağyaa çabuğkk.. hıkk" Bana yanını işaret ediyordu. Ama ben onun yanına inmeye korkuyorum. Ayık haliyle bana " ver bi dudak" diyen adam, sarhoş haliyle neler yapmaz.
" Ahmet sessiz ol bak, herkes uyanacak şimdi." dedim dişlerimi sıkarak.
Ellerini yana açıp " Duysğğunlağrr.. herğkeğğzz duyğğssunn" diye bağırdı.
" Sussana be! Bağırma gece gece."
Parmağımı dudaklarıma götürerek, sus işareti yaptım. O sırada Ezgi de yanımıza geldi. Biz balkona sıralanmış Ahmet'in saçma sapan hareketlerine bakıyorduk. Çünkü adam oynamaya başlamıştı.
Ankaranın bağlarını söyleyip parmak şıklatıyor, izim değişik kızımız Ezgide ona eşlik ediyordu. Allah'ımım bir tane düzgün insan olmaz mı etrafımda?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-YILDIZLARA FISILDA-
Teen FictionSelin.. 25 yaşında, ailesi yangında yok olan, genç bir kız. Acılarını kalbine gömmüş fakat kalbinin toprakları dökülmüş.. Hayatında ona yoldaş olan, kardeş olan, aile olan, üç tatlı arkadaşı ile hayata yeniden tutunmaya çalışıyor. Tüm bunların ya...