Bölüm 6- Beni Alacaksın...

59 16 0
                                    

Yorucu bir günün ardından nihayet  eve  ulaşmış  merdivenlerden  çıkıyorduk.  Ali önden  gidiyordu  ve saniyede bir arkasını dönüp bana hadi hadi diyordu. Ben ise  arkada merdivenlere Küçük  Emrah  bakışı atıyor korkuluklara tutuna tutuna  adım atmaya çalışıyordum.
Bugün Mert Bey  gittikten sonra masamdaki eşyaları Emre Beyin odasının karşısına  taşımıştım  çünkü  Emre Bey öyle istemişti. İşim bittikten sonra  bütün çalıştığımız şirketleri, iş adamlarını, projeleri, çizim yapan mimarlarımızı  kısacası her şeyi Emre Beye gösterdim.  Bir sürü sorular sordu Mimarlarımızla da bire bir tanışmak istedi. Bizim kattan başlayıp her katı, katta çalışan bütün iç ve dış mimarlarımızı, asistanları, hatta temizlik  işlerini yapan Neriman Teyze ve mutfak işlerini yapan  Aysel Ablayla bile tanıştı. Gerçi Neriman Teyzeyle birbirlerini tanıyorlardı zaten, Neriman Teyze Emre Beyi görünce ağladı ama, Emre Bey  ona sarılınca sustu. Emre Beyin bunu yapacağına hiç ihtimal vermiyordum yani Neriman Teyzeye sarılacağına, hiç öyle biri gibi durmuyordu daha çok ben kimseyi umursamam havalarındaydı. Demekki hakkında karar vermek için erken davranıyordum, belkide onu iyice tanımadan hakkında kötü yorumlar yapmamalıydım...

Adam bütün anlattıklarımı hiç bıkmadan usanmadan dinledi, o kadar kişiyi nasıl aklında tutacak bilemesemde  hepsiyle tanıştı. Gerçi herkes Ali sayesinde  Emre Beyin geleceğini biliyordu. Tanışma faslı bittikten sonra  tam kendi katımıza çıkıyorduk ki  Emre Beyin telefonu çaldı, biraz konuştuktan sonrada  'acil çağırıyorlar gitmem lazım' deyip gitti.
Ve ben bir telefonun çaldığına hiç bu kadar sevinmemiştim,  çünkü yukarı çıkıp tekrar başbaşa kalmak üzereydik. Emre Bey gittikten sonra bende yukarı  çıkıp Emre Beye  projeleri ve şirketleri  gösterirken dağıtmış  olduğum masayı topladım. Zaten etrafı toplarkende  iş bitimi gelmişti, ben de çantamı alıp çıkmıştım sonra Ali de gelince arabaya binip eve gelmiştik.  Ve deyim yerindeyse ayaklarımı sürüye sürüye merdivenlerden çıkıp eve ulaşmaya çalışıyordum.

" Aliii daha gelmedik mi?" Ali arkasını dönmeden bana cevap verdi.

" Yok geldikte ben spor olsun diye yürüyorum, hem sen evinin kaçıncı katta olduğunu bilmiyormusun da gelmedik mi diye soruyorsun"

"Benim kafam yerindemi oğlum kafamı kaldıramıyorum ki anlayayım"

" Abartma Selinciğim abartma"

" Ne abartması yahu, ben bütün  gün  bu topukluların üstünde kaç kez  merdivenlerden  inip çıktım haberin varmı senin?" Evet  Mert Bey gittikten sonra asansör bozulmuştu, alt kata inmek için asansörü kullanacaktık ama asansörün kapısı bile açılmadı. Bende her iniş çıkışta merdivenleri kullanmak zorunda kaldım. İnşallah  pazartesiye kadar  tamir edilir yoksa bu koşuşturmaya sağ çıkmam mümkün değil.

"Yok... daha önce hiç topuklu giyip merdivenden  çıkmadım"

" Ali dalga geçme de yardım et ölüyorum  burada " bıkmış bir şekilde oflayıp arkasını döndü.

"Ne yapayım  Selin, kucağımda mı taşıyayım seni eve kadar?"  Birden somurtan yüzüm gülmeye başladı.

"Bu çok iyi bir fikir gerçekten" bir yandan gülüyor bir yandan da bana bakan Ali'ye göz kırpıyordum.

" Hayır Selin! Ben onu lafın gelişi söyledim" sesini biraz  yükseltmişti  ben de " böyle  söz gelişimi olurmuş" deyip surat asmaya başladım ve merdivenlere  oturuverdim.

" Ya... tamam özür dilerim hadi kalk kucağımda taşıyamam ama bana tutunarak çıkabilirsin... olurmu?" Sesimi  biraz  ağlamaklı tutup başımı yere eğdim.

" Tamam Ali sen çık,  ben biraz dinlenir gelirim arkandan,  tabi kalkabilirsem biraz bileğimde ağrıyor ama olsun ben gelirim yavaş yavaş" Ali arkamda olduğu için onu göremiyordum  ama şuan yüksek ihtimalle  benim bu halime acımış bir şekilde bana bakıyordur. Benim bu hallerime hiç dayanamaz  ben de bunu bildiğim için ne zaman birşey istesem ve Ali hayır  dese hemen  bu masum ve ağlamaklı  ifadeyi yüzüme yerleştiririm. Ali de hemen kabul eder. Merdivenlerden  ayak seslerini duydum bir kaç basamak aşağıya inip benim yanıma oturdu.

-YILDIZLARA FISILDA-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin