Ağrının vermiş olduğu o ağır his artık ortada yoktu. Odanın içi en son bıraktığımda loş olsa da aydınlıktı. Şimdi ise o loş ortamı sağlaması için gece lambası vardı. Toparlanmak için gözlerimi bir kez daha açıp kapadığımda bu sefer gördüğüm şey her şeye değerdi. Emre'nin içimi sımsıcak yapan bakışları bir saniye olsun gözlerimden ayrılmadı. Aklıma gelen saatlerdir beni bekliyor olabileceğinin endişesi yanık olan elimin üstüne panikle basmamı sağladı. Acı dolu inleyişim Emre'nin yerinde fırlayıp belimden destek olup elimi kavramasıyla son buldu.
"Dikkatli ol. Niye aniden kalkıyorsun? İyi misin? Canın çok yandı mı?" benim için bu kadar endişelenmesine mi şaşırsam yoksa kalbimin bu denli hızlı atmasına mı bilemedim. Benden bir cevap bekliyordu beklemesine de kalbim öyle hızlı atıyordu ki konuşamıyordum. "Kendini nasıl hissediyorsun? Başını sallaman yeter iyi yada kötüyüm demek için." fısıltı şeklinde konuşması yüzümde büyük bir tebessümün oluşmasını sağladı. Yakınlığımız ikimizi de rahatsız etmiyordu. Gözleri yüzümün her karışını incelerken ortamın karanlığı yanan yanaklarımı gizliyordu. Gözlerimi kaçırdığımda sırtımı destekleyen elini geri çekip aramıza çok fazla olmasa da birazcık mesafe koydu. Nefesi tenimi yakıp giderken "Soruma cevap vermedin.?" fısıltısına cevap vereceğim sırada yanımdan kalkıp "Salak kafam şimdiye kadar doktoru niye çağırmadım ki?" cebinden telefonunu çıkarırken, "Emre." dediğim an gözleri saniye bile beklemeden gözlerimi buldu. "İyi misin?" fısıltı şeklinde sorduğu soruya gülerken "Çok iyiyim. Sessiz konuşmamıza gerek yok." Yüzündeki ifade değişirken ışığı yakmak için harekete geçti. Ben ise silemediğim gülümseme ile elime dikkat ederek yatağın kenarına oturup ayaklarımı zeminle buluşturdum.
Sızlayan elimi ellerimin arasına alırken gözlerim Emre'nin yüzünü görme ihtiyacı hissetti. Kendimi sorgulamaya fırsatım olmadan gözlerinde gördüğüm kızarıklık kalbimi sızlattı. "Özür dilerim." hissettiğim suçluluk duygusundan sesim titrerken kendimi çok kötü hissettim. Gözleri ne zaman böyle kızarsa ya çok çalışıyor ya da fazlaca düşünüyordu. Yanıma oturduğunda elinin teki omzumu kavrarken diğer eli canımı acıtmaktan korkar gibi çenemi kavrayıp yüzüne bakmamı sağladı. "Özür dilerim seni gereksiz yere endişelendirdiğim için. Yük olmamak için elinden geleni yapıyorum ama yine sana yük olacak bir şey buluyorum." yüz hatları kasılsa da bakışları hiç olmadığı kadar yumuşaktı. Göz temasını kesmeme izin vermeyip "Şimdi beni iyi dinle, bu seferlik saçmalamanı uyku sersemliğine veriyorum. Senden olsa olsa başıma taç olur." göz kırpıp gülümsemesi hem rahatlamamı hem gülmemi sağladı. "Ha şöyle."
"Teşekkür ederim."
"Defne!" uyarı dolu sesiyle gülümsememi bastırmaya çalışıp elimi teslim oluyor şeklinde kaldırdım. Parmaklarımı hareket ettirdiğim için canım acırken yüzüm istemsizce kasıldı. "Ne yapıyorsun hareket ettirme elini. İlaçların etkisi şimdiye geçmiştir." Kahvaltı? aklıma gelen şeyle "Odaya beni uyandırmak için geldiğini söyle lütfen?" dudakları alayla kıvrılırken telaşla konuşmaya devam ettim. "Uyanmamı beklemedin demi?"
"Sakin ol, yanlış bir hareket edip elini acıtma. Çok olmadı yanına geleli aşağıdaydım." rahat bir nefes alırken oturduğum yerden kalktım. "Kim bilir kaç saattir uyuyorum, İyi olduğumu söyleseydin evdekilere."
"Babama söyledim o söylemiştir diğerlerine. Karnım aç inip bir şeyler yiyelim hadi."
"Beklemeseydin keşke beni, yeseydin yemeğini. Akşam yemeğine de pek bir şey kalmamış gerçi."
"Karım olmadan yemek yemeyeceğimi söylemiştim hatırlarsan."
"Yani?"
"Ne anladıysan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbinin Sesini Dinle
RomanceAşiretle hiç bir bağlantısı olmayan saf temiz yürekli bir kız... Gözü kara korkusuz dediğim dedik bir aşiret ağası... Bu iki gencin komik, dolu zihin, tutku dolu aşk hikayesi sizleri bekliyor. (+18 Sahneler Mevcuttur..)