-10-

121K 4.5K 225
                                    

Arkama dönüp baktığım için tüm dikkattim dağıldı. Babamın kızgın sesiyle birlikte yarışa dönsem de artık çok geçti.  "Sürdüğünüz şu arabaların haline bakın. Siz nasıl şoförsünüz?" sözleriyle şaşırırken gözlerimi sürdüğümüz arabalara çevirdim. "Baba oyun bu?"

"Birbirinize vurarak mı oynuyorsunuz?" Onur'un babama laf yetiştirme çabası boşuna bir çabaydı. Az önceki sinirinden eser yoktu. "Baba, bakma öyle biz iyi oyuncuyuz."

"Belli ne kadar iyi oyuncu oldunuz." Ekrandaki arabaları işaret ettiğinde Onur gözlerini devirken ben gülümseyerek oturduğum yerden kalktım. "Doğru söylüyorsun baba anlaşılan pek de iyi oyuncular değiliz. Bize nasıl oynanacağını göstermeye ne dersin?" konsolu eline uzattığımda itiraz etmeden elimden aldı. "Ne yapacağım bununla?"

"Abla babam oynayamaz." Onur'un araya girmesi babamın sorusunu kaynattı. "Eşeğe bak niye oynayamayayım şu tuşlara basıyorsunuz işte." araya girmesini bakışlarımla engellerken babamı ekranın karşısına oturttum. Nasıl kullanacağını anlattığımda beni dikkatle dinledi. O kadar ki Onur'un araya girmesine bile izin vermedi. Basit bir oyunla alışmasını sağladığımda, kısa sürede oyunu kavradı. Onur'un ensesine bir tane geçirdiğinde "Gördün mü? Birde babam oynayamaz diyordun." Gülüp gülmemek arasında gidip gelirken Onur yine yapmıştı yapacağını, "Bu oyunu oynamakta ne var baba. Acemi oyunu bu." Bana göz kırptığında kafamı gülerek salladım. Yanlarından kalkıp arkalarındaki koltuğa annemin yanına yerleştiğimde iki azılı rakip yarışa başladı. Onur kıvrak hareketlerle arabaları sollarken aynı şeyi babam için söyleyemeyecektim. Yarışın sonunda Onur omuzundaki tozu babama doğru silip ekrandaki arabaları işaret ettiğinde gülmemek için kendimi zor tuttum. Onur oyunu tekrar başlattığında babamdaki hırs görülmeye değerdi doğrusu, az önce bize ettiği tüm sözleri unutmuştu. Elinden gelse kendini sollayan bütün arabaların üstünden geçecekti. Onur bir önceki oyunda kendine yol açmak için yaptığı hareketi babam önüne geçen tüm arabalarda kullanmaya başladığında daha fazla dayanamayıp sesli şekilde gülmeye başladım. Annemde az değildi az önce Onur'a söylediği sözleri şimdi babama söylüyordu. Tabi babam Onur gibi değildi. Her lafında bir kat daha sinirlenip anneme kızarken annemin keyfine diyecek yoktu. Özellikle 'Yavaş kullan gitti milyarlık araba' deyip babama takılması adamı çileden çıkarıyordu. Yenilen pehlivanın güreşe doymadığı gibi babamda bir türlü doymamıştı yenilmeye. Onur bilerek yenildiğinde, yine ensesine tokat yedi. Babamın bu işi bu kadar ciddiye alacağını tahmin edemedim. Orhan abinin sesiyle babam Onur'a fırsat bırakmadan konsolu elinden alıp Orhan abinin eline tutuşturdu. Bana sorarcasına baktığında oyunu işaret etmem yetmişti ne demek istediğimi anlamasına. Orhan abi sırıtarak Onur'un saçlarını karıştırıp onun kalktığı yere kendisi otururken oyunu bilmiyormuş gibi davranması oldukça akıllıca olmuştu. Orhan abinin yenilmesi babamın her seferinde kazanması adamın neşesini yerine getirmişti. Sonunda Orhan abi pes edince babam elindeki konsolu Onur'a uzatıp yerinden kalktı. "Amca Yusuf niye tutuklanmış?"

"Gittiği mekânda olay çıkarmış." Orhan abinin tek kaşı kalkarken, "Sinir krizimi geçirmiş?"

"Büyük ihtimalle tutuklandığına göre, Eşek herif abisini aramış ben dururken." Babam gazetesini alıp yerine otururken bana bakan ikiliye tebessüm edip yerimden kalktım. Neden gittiğini şimdi anlamıştım. Söz konusu kardeşiydi bende olsam bir saniye beklemezdim. Öyle bile olsa en azından gideceğimi haber verirdim. Annem akşama misafir geleceğini söylediğinde düşüncelerime ara verip hazırlıklara yardım etmek için mutfağa girdim. Bir işin ucundan tutup hazırlıklara yardım etmek iyi geldi. Hazırlanıp aşağıya indiğimde Annem misafir olarak Gamze ve ailesinin geleceğini söyledi. Onur'un abisi gibi homurtulu söylenmesi kaşlarımın çatılmasını sağlarken ne olduğunu sormama fırsat kalmadan misafirlerimiz geldi. Kapıdan girer girmez anne kız beni baştan aşağıya süzdü. Yüzümdeki gülümsemeyi silmeden küçümseyen bakışlarını görmemezlikten gelerek "Hoş geldiniz" deyip elimi uzattım. Parmaklarının ucu ile uzattığım eli sıkıp içeri girdiklerinde yüzümdeki ifadeyi bozmadan diğerlerini de karşıladım. Gamze ve annesi hariç herkes oldukça samimiydi. Solana yerleşen misafirlerimiz babam ve annemle sohbet ederken yavaşça yerimden kalkıp kurulan masaya ilerledim. Eksik bir şey yoktu Dilan her şeyin hazır olduğunu söylediğin yanlarından ayrıldığım yavaşlıkta odaya girdiğimde babama bakmam yetmişti. Yerinden kalkıp misafirlerimizi masa davet ettiğinde annemde yavaşça yerinden kalkıp yanıma geldi. Servis edilen çorba oldukça lezzetliydi. Gamze ve annesi için aynı şeyi söyleyemeyecektim ama bir kaşık alıp tabağı geriye ittirdiklerinde bir süre bekleyip kızlara işaret ettim. Ana yemek içinde aynı şeyi yaptıklarında bu sefer hiçbir şey yapmayıp yemeğimi yemeye devam ettim. Önlerine ne koyarsak koyalım beğenmeyeceklerdi. Kendilerini kraliçe sanmaları komiğime gitse de kızları köleleri gibi kullanmalarına daha fazla sessiz kalamazdım. Tatlıları ikram etmelerini söyleyip hepsini mutfağa yolladığımda yüzüme de yalancı bir gülümseme yerleştirmeyi ihmal etmedim. Annem ve Onur bıyık altı gülüyorlardı. Çok şükür yemek faslı bitmişti, ikram edilen kahve Gamze ve annesi için yenilenirken erkeklerin konuşması devam ediyordu. Gamze araya girene kadar bekar bir abisi olduğunu bilmiyordum. Evlenme sırasının kendinde olduğunu söylediğinde tepkileri üzerine çekse de bunu gram umursamayıp konuşmaya devam etti. Annesinin de Gamzeden kalır yanı yoktu. Gamze bana laf sokmaya çalışırken annesi de anneme laf çarpmaya çalışıyordu. Çalışıyordu diyorum çünkü annem benim gibi gülüp geçmiyordu. Her lafını kadını sinirlendirecek şekilde geri püskürtüp üstüne birde bizim duyacağımız şekilde gülüyordu. Misafirlerimizi kapıdan yolcu edip biz bize kaldığımızda annemin yaptığı taklitle bir tek ben değil evdeki herkes kahkahalara gömüldü. Kadın o kadar gıcık olmuştu ki iki kolunu de elleri ile silkeleyip yüzünü buruşturması Onur beyi harekete geçirdi. Anne oğlu günün değerlendirmesini yaparlarken müsaade isteyip odama ilerledim. Girer girmez de Emre'nin o eşsiz kokusu ciğerlerime doldu. Yastığına sıkıca sarılırken aklımda bir tek soru vardı. Emre'ye olan aşkımla nasıl baş edecektim? Bunun cevabını bulmam gerekiyordu. Bulduğum hiçbir cevap Emre'ye olan sevgimi gölgeleyemiyordu. Gözlerim yorgunlukla kapanırken yastığa biraz daha sarılıp kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Kalbinin Sesini DinleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin