-7-

120K 4.7K 442
                                    

Emre'nin beklediği o çok önemli gün gelip çattı çatmasına da nedense bugün de uyuyacağı tuttu. Birkaç kez seslenme rağmen hala uyuyordu. "Emre, kalk artık yoksa uçağı kaçıracağız."  

"Beş dakika daha." Son yarım saattir bitmeyen 'beş dakika sonra kalkacağım' muhabbetine alıp verdiğim nefesle yeni bir soluk getirip, "Tamam istediğin kadar uyu. Uyanamadığın için uçağı kaçırdığımızı söyleriz. Böylece bu tatil işinden de kurtulmuş oluruz." bu fikir aklıma niye şimdi geldi diye kendi kendime söylenip koltuğa oturduğumda tepeme dikilen Emre'yi fark etmemle korku ile geriye yaslandım. "Aklından bile geçirme o tatile gidilecek." Sözlerine mi şaşırsam yoksa kızgın bakan gözlerine mi bilemeden arkasını dönüp banyoya ilerledi. Beni de kendi gibi dengesizleştirdi. Yatağı toparlama işim bittiğinde sanki ben onu bekletişim gibi konuşmaya başladı. "Bırak artık şu örtüyü, Ne yaparsan yap tatilden kaçamazsın."

"Ya sabır yarım saattir seni uyandırmaya çalışıyorum."

"Hiçbir şey hatırlamıyorum."

"Nasıl hatırlamıyorsun? Beş dakika sonra kalkacağım diye diye beni geçiştiren kimdi?"

"Bu enerjini tatile sakla, hadi artık yola çıkalım günlerdir bu tatil için uykusuz kalıyorum." Doğru söylüyordu tatilinin bozulmaması için tüm işleri halletmeye çalışıyordu günlerdir. Bir şey demeden benim için açtığı kapıdan çıkarken kendi valizimi zorla ellerinden aldım. "Günaydın baba."

"Günaydın kızım. İbrahim sizi havaalanına bırakacak hadi oyalanmadan çıkın yola."

"Tamam baba. İş hariç hangi konu olursa olsun iletişime geçeriz."

"Birde belirtiyor, sen kızıma dua et yoksa ben sana o tatilde çalışma nasıl oluyormuş gösterirdim." babamın yarı alayla sarf ettiği sözlere gülümseyip elini öpüp vedalaşarak arabaya ilerledik. Yerime oturduğum sırada kapıyı kapatmama izin vermeden eliyle ileriye gitmemi işaret edip yanıma rahatça kuruldu. Arabanın hareketiyle kafasını omzuma yerleştiğinde şaşkınlıktan birkaç saniye tepki veremedim. Nefesimi düzene sokmayı başardığım anda "Ne yapıyorsun?" diye onun duyacağı şekilde fısıldadım. Benim aksime gür bir sesle soruma cevap verip beni ikinci bir şoka uğrattı. "Sessiz olursan uyuyamadığım beş dakikaları uyuyacağım." 

"Uyuyamadığın?"

"Evet uyuyamadığım sabahtan beri başımın etini yiyorsun Emre kalk artık diye." Kafasını hareket ettirip daha rahat bir pozisyona geçerken dudaklarımı gülmemek için ısırdım. "Yeriniz rahat mı bari beş dakikalık uykular için?" Sorumla beraber kafasının yönü de döndü. "Çoookkkk." cevabıyla beraber sıcak nefesi tüm bedenimi yakıp geçti. Kısa bir süre sonra boynumu yakıp geçen nefesi düzenli hale döndü. Kıpırdamamla kolunu karnıma sarıp beni kendine çekti. O an ne yapacağımı bilemedim. Neyse ki İbrahim amca "Geldik" deyip sesli şekilde konumuzu bildirdiğinde rahat bir nefes alıp verdim. Uyanmak yerine beni kendine daha çok çeken Emre'yi bu sefer sesimi yükselterek uyandırdım. "Öpsen uyanırdım. Niye bağırıyorsun?" gözlerim sözleriyle büyürken İbrahim amca gülmesini öksürükle saklamaya çalışıp arabadan inince sinirle gözlerine bakmamdan gram etkilenmeyip indiğim kapıdan indi. "Hiç öyle bakma bu tatile gidilecek."

"Biraz daha burada oyalanırsanız isteseniz de gidemeyeceksiniz uçağınızın kalmasına az bir süre kaldı."

"Haklısın İbrahim amca, Defne hanımın derdi de o zaten."

"Emre...! Sağ ol İbrahim amca sana da zahmet verdik. Sen bizim kusurumuza bakma sabah sabah kafanı ağrıttık."

"Ne demek kızım keşke hep ağrıtsanız sizi böyle gördükçe nasıl mutlu oluyorum anlatamam." Ben utanıp gözlerimi kaçırırken Emre her zamanki gibi utanmadan cevap verip valizleri eline aldı. Kendi valizimi ellerinden alıp amcamın elini öpüp ilerlemeye başladığımda arkamızdaki korumalara bir şeyler söyledi. Aramızdaki mesafe açılmadan yanımdaki yerini aldı. Adımlarımı ona uydurup beni yönlendirmesine izin verip iç hatlara ilerlediğimizde kalbimdeki çarpıntıda her adımımda artmaya başladı. Uçağın içine girdiğim anda elimi kalbimin üstüne bastırıp Emre'nin hostesle olan konuşmasının bitmesini bekledim. Kadının hayran bakışlarla Emre'yi baştan aşağıya süzmesi kaşlarımın istemsizce çatılmasına sebep olsa da gerçek evli olmadığımızı hatırlamamla kalbimde oluşan sızıyı yok saymaya çalıştım. Duruşumu düzeltip kıpırdamadan beklemeye devam ettim. Emre etrafına bakınmaya başladığında elimi kaldırıp durduğum yeri fark ettirdim. "Nereye kayboldun?"

Kalbinin Sesini DinleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin