Şaşkın şaşkın yüzüne baktığımda sinirle yüzünü sıvazladı. "Senden başka kaçan biri mi var burada? Öğrencilerin ve sorumlu olduğun hoca seni bekliyor doğru sınıfına."
"Bakın.." dememle gürlemesi bir oldu. İster istemez korkarak bir adım geri çekildim. Bu hareketimde daha çok sinirlenmesine sebep oldu. "Mazeret üretme bana. Hangi sınıfın hocacısın?"
"Hoca değilim." Tek kaşını kaldırıp "Öyle mi? Ne işin var o zaman bu saatte burada?" onun sinirli ve alaylı yüzüne "Ortada bir yanlış anlaşılma var. Ben bu okulda öğretmen değilim. Buraya kardeşim ve arkadaşları ile kahve içmeye geldim. Onların derse girmesiyle de izin verirseniz gideceğim." İfadesi sözlerimle çatlarken hala bana inanmış gözükmüyordu. "Madem kardeşin için buradasın kardeşinin kim olduğunu söylemende bir sakınca yok değil mi?"
"Soruş şeklinize bakılırsa bana hala inanmıyorsunuz, elbette kim olduğunu söylememde bir sakınca yok. Kardeşim Onur MERCAN kedisine ders bitimde sorabilirsiniz. Şimdi müsaadenizle biraz daha oyalanırsam kendi dersime geç kalacağım." Konuşmasına bu sefer izin vermeden arkamı dönüp ilerlediğimde neyse ki bu sefer durdurmadı.
Ucu ucuna kendi dersime yetiştiğimde rahat bir nefes alıp elimdeki kalemi çevirerek yaşanan olayı düşündüm. Resmen okul müdüründen öğrenci sıfatı ile değil de öğretmen sıfatıyla fırça yedim. Kendi kendime bu duruma kıkırdarken Seda yanıma soluk soluğa oturup tek kaşını kaldırarak sorarcasına baktığında yaşanan olayı kısaca anlattım. Başta şaşırıp gözlerini büyütse de daha fazla dayanamayıp basmıştı kahkahayı. Ders sırasında yanıp sönen telefonumun ışığı ile ilgim telefona dönerken arayanın Onur olduğunu görmemle istemsizce kaşlarım çatıldı. Benim çıkmama gerek kalmadan hoca dersi bitirdi neyse ki. Geri dönüş yapar yapmaz da telefon ilk çalışta açtı. "Onur. Bir şey mi oldu?"
"Yok abla, sakin ol. Ben gayet iyiyim. Samet hoca senin hakkında bir şeyler sordu. Ablam olduğunu söylediğimden beride başımın etini yiyor telefon numaranı vermem için senden özür dileyecekmiş."
"Özür dilenecek bir durum yok ufak bir yanlış anlaşılma sadece. Madem çok rahatsız telefon numaramı verebilirsin."
"Vereyim de Emre MERCAN beni okulun çatısından sallandırsın. Yengenin telefonunu nasıl verirsin diye. Hiç kusura bakma abla ne seni telefonda konuşturturum nede telefon numaranı veririm. Çok özür dilemek istiyorsa eve gelsin. Samet hocaya da aynısını söyledim beni rahat bırakması için."
"Yok daha neler."
"Keyfi bilir abla. Abim bu yanlış anlaşılmayı duyarsa, okuldaki tüm kızlar benden nefret edecek."
"Senden niye nefret ediyorlar?"
"Çünkü okulun en yakışıklı hocası abim yüzünden sürgün edilecek. Kızlarda doğal olarak benden nefret edecek."
"Senden değil benden nefret edecekler."
"Sen ben mi var abla. Senin hakkında abim bile kötü bir şey söyleyemez." Onur'un korumacı tavrı beni duygulandırdı. Ne olursa olsun her zaman yanımdaydı. Telefonu kapatıp Seda ile konuşacağım anda dersin hocası asistanını gönderip dersi iptal ettiğini ilan ettirdi. Giriş çıkış imzalarımızı attıktan sonra bu günlük ders bizim için bitmişti. Öğleden sonraki seçmeli derste semineri olan hocaya aitti. "Defne işin yoksa yemek yiyelim mi? Sabah apar topar geldim koştur koştur kahvaltı yapmaya zamanım olmadı."
"Olur canım hadi gidelim."
"Ne yiyelim?"
"Bilmiyorum ki sana kalmış ben her türlü uyarım. Pardon canım Emre den mesaj geldi dersin çıkışında ara yazmış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbinin Sesini Dinle
RomanceAşiretle hiç bir bağlantısı olmayan saf temiz yürekli bir kız... Gözü kara korkusuz dediğim dedik bir aşiret ağası... Bu iki gencin komik, dolu zihin, tutku dolu aşk hikayesi sizleri bekliyor. (+18 Sahneler Mevcuttur..)