Okyanusun derinliklerine inmekte ve elimi tutan Ares,
oda artık benimle boğulmakta.
Yorgunduk,ne bir umut ne de bir kaçış yolu vardı.Sadece dua ve namaz ile ayaktaydık.
Teğmen Ares seninle kısa bile olsa bu yolculuk güzeldi.Nefesimin bittiği yerdeydim senin yanındayım.
Zorlu hayatların içinde kaybolmuş iki genç o ve ben."
Huzuru arayorduk ikimizde.
-"Bak burada kimler varmış?"
-"Bakın beni öldürün ama ona dokunma!"
Aresle birbirimize bakıp,elimi sıkıca tuttu.
-"Duygu sömürüsü yapma!"
Diyecek bir şey bulamıyorum.
Çünkü artık yorulmuştuk vatanımızı,kendimizi korumaktan.
-"Komutanım!"
-"Lütfen komutanı çağırma!"
-"Neden çağırmıyorum?"
-"Bak daha yeni birbirimizi uzun süreden sonra bulduk."
-"Komutanım!"
-"Lütfen."
asker dışarı çıktı.
-"Komutanım burası temiz."
-"Peki asker gidelim!"
-"Buralarda iki genç görürseniz yanıma getirin."
-"Emredersiniz komutan!"
Evden baya uzaklaşmışlardı.Saklandığımız odadan çıkıp kolumdan tutup beni kendine çekip sıkıca sarıldı.
-"Çok şükür."
içindeki bütün korkuyu sarılmakla içinden atmıştı.
-"Şükürler olsun."dedim.
-"Mina!"
eliyle yüzümü okşayarak.
-"Güzelim buradan gitmemiz gerekiyor."
-"Biliyorum ama sadık amca ve ağabey onlar burada mı kalacak?"
-"Ağabeyi götüreceğiz."
-"Tamam bekle namaz kıldıktan sonra çıkalım."
-"Tamam."
Aresin arkasına geçip namaza durdum.Sesi muazzamdı.Sesli bir şekilde dua okuyordu.
Namazımız bittikten sonra sadık amca yanımıza geldi.
-"Ares oğlum!"
-"Efendim amca?"
-"Al şu kıyafetleri senin üstündekiler çamur olmuş ve yırtılmaya başladı."
-"Teşekkür ederim."
Ares giyinmek için odaya girdikten sonra bende son kez etrafı temizledim.Kapı kolunun gıcırtısıyla arkama dönüp baktım.Kahverengi pantolon üstüne beyaz gömlek ve kahverengi yelek.
-"Yakışmış"
bir yandanda gülüyorum.
-"Çok mu komik!"
-"Evet."
Ares başını yere eğdi üstüne iyice süzdü.Başını yerden kaldırıp bana baktı birden gülmeye başladı.
-"Gerçekten çok komik olmuşum."
-"Ares!"
-"Efendim?"
-"Ben biraz yiyecek aldım."
-"İyi yapmışsın."
kapıdan çıkarken ares kolumu tuttu.
-"Bu arada ben o suyun intikamını alıcağım."
İçimi saran korkuyu, o bir nebzede olsa dindiriyordu.
Yola çıkmıştık dışarıda yoğun bir sis vardı.Bizde bu sis nedeniyle yakınlardaki mağaraya saklandık.
-"Ares açıktın mı?"
-"Evet."
çantamdaki yemekleri ve suyu çıkarttım.Ağabey yemeğini hızlıca yiyip dışarı çıktı.
-"Ares bu adam niye hiç konuşmuyor?"
-"Bilmiyorum ama bir şey saklıyor."
yemeğin hepsini yemedik yarısınıda çantama koydum.
-"Elhamdulillah çok şükür bugünde doyduk."dedi.
Ares artık benden islamı öğrenmiyor tam tersi artık ben ondan ders alıyorum.
Hava kararmış,yağmur başlamıştı.Hava çok soğuktu.
Ağabey bir köşede yatmış,Ares ise ateş yakmaya çalışıyordu.Ona yardıma gittim.
-"O odunlar yaş yanmaz."
-"Bakıyorum da hanımefendi iyi anlıyorsunuz bu işlerden."
-"Tabiki de."
bana elindeki odunları uzattı.
-"Al o zaman sen yak!"
-"tamam yakarım."
dışarı çıktım odun aramak için bir kaç tane ağacın çürümüş dallarını kırdım.Sürtünme kuvveti ile bu işi bitirmiştim.
-"Bak gördün mü?"
-"Tebrik ederim."
1 saat sonra...
-"Hâlâ üşüyor musun?"
-"Evet"dedim.
Yanıma oturup koluyla beni sardı.Başımı göğsüne yasladım.
#MinAre
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm musluman
Fiksi RemajaBen Asaf Merilis size babam Ares ve annem Mina'nın hayatını anlattım. Kardeşim alya ve ben bu hikayeyi sizlere anlattıkça gurur duyuyoruz. Bazen babamı o adamlar öldürmeseydi. Annemde kansere yakalanmasaydı ne kadar güzel bir aile olurduk. Küçüklüğ...