-Yazarın ağzından-
''Beyninizde büyük boyutta bir tümör mevcut. En fazla 3 ayınız var.''
Doktorun ağzından dökülen şu 2 cümle sağlamıştı genç adamın hayatından vazgeçmesini. Tüm hayallerini bir çırpıda elinden alan şu cümlelerle kalbine derin sızılar saplanmıştı gencin. Söyleyecek neyi varsa hepsini tek bir yutkunmayla geri gönderdi. Yaşamaktan vazgeçmek, ölmek bu kadar kolay mıydı ki?
Yaklaşık yarım saat boyunca transtaydı genç adam. Doktorun yüzüne öylece ağzı açık bir şekilde bakakalmış, kendi hayatını sorguluyordu. Ona verilen süre 3 ay değil, 3 günmüş gibi; 3 gün sonra ölecekmiş gibi hissetti ve hatırladığı ilk anısından şimdiye kadar yaşadığı her şey gözünün önünden geçti. O anın verdiği duygularla daha sonra pişman olacağı bir cümle geçirdi aklından:
''Zaten hiç kimsem yok dolayısıyla kaybedecek bir şeyim de. Hayatımı boş verip ondan vazgeçsem, istediğim gibi yaşasam, sersefil olsam kimin umurunda ki?''
Çok uzun süredir hareketsiz bir şekilde kalmış olmalı ki kendine geldiğinde ona çok endişeli bir ifadeyle bakıyordu, doktor ellerini genç adamın yüzünün önünde sallıyor ve ona
'' Kim Taehyung-shi! İyi misiniz? Kendinize gelin! '' diye bağırıyordu.
Taehyung doktorun onu sarsmasıyla transtan çıkmış, doktor da derin bir nefes almıştı.
'' Hiç mi şans yok yaşamam için? Ameliyat olamaz mıyım? '' diye sordu umutla.
'' Tabi bunun için tedavi mevcut, ameliyat olabilirsiniz. Ancak, bu ameliyat sahip olduğunuz 3 ayı daha da kısaltabilir ya da tamamen elinizden alabilir. Üçüncü bir ihtimal olarak da yaşamanızı sağlayabilir. Bu kadar riskli olduğu halde yine de ameliyat olmak istiyor musunuz? ''
Derin bir iç çekti Taehyung. Kapsamlı bir şekilde düşündü ''Hiç kimsem yok benim!'' dediği için kızdı kendine, suçluluk duygusu kapladı tüm bedenini. ''Nasıl, nasıl hiç kimsem yok diyebilirsin?!'' diye geçirdi içinden. Evet belki gerçek bir ailesi yoktu ama onun tam 6 tane kardeşi vardı. Gerçi, hepsi bir yere dağılmıştı, kendi hayatlarına devam ediyorlardı. Ama yine de onları nasıl unutabilmişti? Yaşamak istedi Taehyung, en azından onlar için. Ölmeyi istemedi. Hayatının söz konusu olduğu bir şey vardı ve bu şey çok riskliydi. Göze alamadı bu riski Taehyung, tüm acısıyla birlikte bir damla gözyaşı aktı sol gözünden ve başını sol tarafına çevirdi.
Artık gözleri parlamıyordu, yoktu ondaki yaşama sevinci. Elinde zaten sadece o vardı, onu da bugünü elinden almıştı.
Yavaşça ayağa kalktı, buruk bir gülümsemeyle doktora başını eğdi ve odadan çıktı. Daha fazla hastane kokusu almak istemiyordu. Hızlı adımlarla merdivenlerden indi ve hastaneden çıktı. Yaşamasının garantisi yoktu. Kapüşonunu ve kulaklıklarını taktı, sokaklarda dolaşmaya başladı. Hava çoktan kararmıştı. Yıldızlar artık eskisi kadar güzel gelmiyordu kendisine. Gökyüzüne bakarken bir yıldız kaydı, işe yaramayacağını bildiği halde bir dilek tuttu Taehyung.
'' Benim hayata tutunmamı sağlayacak biri çıksın karşıma. Onunla tanışayım ki tekrar eskisi gibi olayım. Yıldızlar ve Ay yol göstersin bana, onun karşısında parlasın, böylece onu daha çabuk bulabileyim. ''
Kendini içkiye vurdu Taehyung. Hayatında hiç içmediği kadar fazla, bir o kadar da hızlı içti, içti... Biliyordu geçmeyecekti, ama yaşamadığı şeyler vardı ; delicesine sarhoş olmak gibi. Sarhoş oldu Taehyung. Vazgeçti hayatından. Kardeşlerini düşünmek istemiyordu, onları üzmek istemiyordu, ayırdı yolunu onlardan.
Elinde bir içki şişesiyle daha çıktı bulunduğu mekandan. Gözleri düzgün görmüyordu. Gözyaşları mıydı onun görememesini sağlayan, yoksa sarhoş olması mıydı? Ayakları birbirine çarpıyordu yürümeye çalışırken. Gözlerinin önündeki bulanıklıkla önünü göremediği için birine çarptı. Hiç hissetmemiş gibi yoluna devam etmeye çalışırken çarptığı kişi
'' Hey sen! Önüne baksana! Yürümeyi bile bilmiyor musun? '' dedi.
Taehyung dayak yemek istiyormuş gibi sadece güldü ve yoluna devam etmeye çalıştı. Çok geçmeden çarptığı genç ve çetesi arasında kalmıştı. Çocuk yaklaştı ve bir yumruk savurdu Taehyung'un yüzüne. Elindeki şişe büyük bir hızla yere düştü. Çıkan ses Taehyung'un zaten ağrıyan başını daha da ağrıttı. Bir darbe de karnına yedi. Zaten ayakta duracak mecali bile yoktu, bu darbeyle birlikte de direk yere düştü. Yerdeki cam parçaları saplandı ellerine. Hiç hissetmediği bir duygu daha vardı; ölümüne dayak yemek gibi.
Yediği tüm darbelerle kan kusmaya başlamıştı. Acı bir çığlık attı, bu canının daha çok acımasına yol açtı. Ayağa kalkmaya çalıştı, tam kalktı sanarken sağ tarafından gelen ışık haznesiyle gözlerini kapattı ve ölmeyi bekledi Taehyung.
Herkese haayy! Evet bu benim ilk hikayem ve aslında yayınlasam mı yayınlamasam mı diye çok düşündüm ama en son yayınlamanın bir zararı olmayacağını, en azından öylesine kendim için yazdığımı düşündüm ve yayınladım. Acemiyim yani dsödçdl
Her neysee. Okuyanlar az da olsa yine de size hitaben konuşuyorum, umarım beğendiğiniz bir kurgu olur. Hadi bayy

ŞİMDİ OKUDUĞUN
CARPE DIEM // Kim Taehyung
FanfictionGeçmişi miydi hayatından vazgeçmesini sağlayan, ya da şimdisi miydi? Yoksa, geleceği miydi hayatını elinden alacak olan?