Jungkook, Taehyung'a kırıldığını hiç belli etmeden onun dediği her şeyi onaylamıştı. Üzülüyordu, içine atıyordu, belli etmek istemiyordu. Ancak dün Ma Ri'nin olanları öğrenmesiyle dayanamamış, ona bildiklerini anlatmıştı. Ma Ri, Jungkook'un bu denli üzüldüğünü öğrenince kendini kötü hissetmiş ve gardını indirmişti.
Taehyung ve Ae Mi ise aynı evin içinde bir odadan diğer odaya gece geç saatlere kadar birbirlerine mesaj atıp durmuşlardı. Gece gece yatağın içindeyken kendilerinin saçma fotoğraflarını çekip birbirlerine yollamışlardı. Daha sonra Ae Mi uykusunun geldiğini, uyuyacağını söylemiş, birbirlerine iyi geceler dileyerek uyumuşlardı.
Daha doğrusu Ae Mi uyumuştu. Taehyung, bir an önce tedaviye başlamak istiyordu, baş ağrıları onu uyutmuyordu. Ae Mi ile tanıştığı günü, ne yapmak istediğini, yaşadıklarını ve Ae Mi'nin ona yaşattıklarını düşündü Taehyung. Korkuyordu, ölmekten korkuyordu, Ae Mi'yi ve Jungkook'u bırakmaktan korkuyordu. Acıyordu, kalbi acıyordu. Gözlerini kapattı ve acı dolu bir gözyaşı sızdı küçük aralıktan.
Hiçlik hissi doldurmuştu içini. Unutuyordu ve bundan da korkuyordu. Telefonuna günlük gibi kaydettiği anıları açıp tek tek okudu ve hissetti. Daha sonra bugünü de ayrıntısına kadar telefona kaydetti. Bunlara tutunuyordu böyle hafıza kayıplarının yaşandığı zamanlarda. En son, ekrana bakarak uyuyakalmıştı. Büyük bir gün halihazırda onları bekliyordu.
Sabah olup günaydın faslı geçtikten ve kahvaltı ettikten sonra hepsi birlikte salondaki kanepeye oturup sohbet etmeye başlamıştı. Taehyung, aile kavramını hissediyordu ve onları öyle gördükçe gülümsemesini yüzünden silemiyordu.
"Eee nasıl tanışmıştınız siz?" diye sordu Ae Mi'nin annesi.
Ae Mi ve Taehyung'un aklına gelen şeyler aynıydı. O gün yaşanılanlar, söylenenler, hissedilenler... "Keşke..." diye içinden geçirdi Ae Mi. "Keşke tanışmamız daha farklı olsaydı."
Ae Mi kafasında güzel bir tanışma hikayesi kurduktan sonra bir anda gülümseyerek konuşmaya başladı.
"Hastane çıkışı yorgun bir gündü ve akşam Ma Ri'yi de ikna edip onu da yıldızları ve havai fişekleri izlemeye peşimden sürüklemiştim. Oturmak için en güzel yeri seçtim ve Ma Ri ile birlikte dondurmalarımızı yemeye başladık."
Devamını getirecekken Taehyung da bu yalana uydu ve bunu devam ettirmek için araya girdi.
"Aslında ben her akşam oraya gidip yıldızları izlerdim ve her zaman aynı yerde otururdum. Ae Mi ve Ma Ri, o gün benim her zaman oturduğum yerdelerdi. Yine de yerimden vazgeçmek istemedim ve bu yüzden Ae Mi'nin yanındaki yere oturmak istedim. Yanlarına yürüyüp onlara bakmadan basamağa oturdum ve ben oturur oturmaz havai fişekler patlamaya başladı."
Ae Mi'nin annesi ve babası yüzlerinde kocaman bir gülümsemeyle onların uydurduğu bu yalanı dinliyorlardı. Söylenen cümleler arttıkça dinlemek için sabırsızlanıyorlardı ve heyecanlanıyorlardı.
Taehyung hikayenin devamını getiremeden bu sefer Ae Mi araya girdi.
"Ben de havai fişekler için birden heyecanlandım ve ayağa kalktım. O sırada da elimdeki dondurmayı unutmuştum ve dolayısıyla dondurma da Taehyung'un üzerine düşmüştü. Daha sonra olanları fark ederek sol tarafıma döndüm ve özür dilemeye başladım. Düzeltmeye çalıştıkça dondurma daha beter bir hal almıştı ve en son Taehyung 'Sorun değil.' deyince Ma Ri ile birlikte ayağa kalkıp eve doğru yürümeye başladık."
"Tabi benim evim ile kendisinin evinin karşılıklı olduğunu bilmiyordu. Onlar nereye gitse ben de doğal olarak o tarafa gittiğim için benim onları takip ettiğimi sanmışlardı. Daha sonra da Jungkook ile Ae Mi'nin arkadaş olduğunu öğrendim. Jungkook benim çocukluk arkadaşım bu arada, daha doğrusu kardeşim diyebilirim." diye devam ettirdi Taehyung.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CARPE DIEM // Kim Taehyung
FanfictionGeçmişi miydi hayatından vazgeçmesini sağlayan, ya da şimdisi miydi? Yoksa, geleceği miydi hayatını elinden alacak olan?