Medya: Onur Kara
Bir hafta geçti. Beni öpmesinin ardından bir hafta geçti. Karşılaştığımızda köşe bucak kaçıyor benden. Konuşmama izin bile vermiyor. Kaçması daha da üzüyor beni. Bir şey söylemeden gitmesi koyuyor.
'Furkan daha ne kadar çıkmayacaksın yataktan.' Dedi Efe sitemle. Elyaf yorganı kafama kadar çektiğim için göremiyordum ne yaptığını. Birden yorganı çekmesiyle afalladım. Başımda dikilmiş kaşlarını çatmıştı.
'Ya bu yataktan kalkar Enis'in yanına gidip hesap sorarsın ya da ben gider konuşurum.' Beni zorla yataktan kaldıran Efe'ye dik dik baktım. Suratını buruşturup konuştu.
'Hiç bakma bana öyle. Bu yaştan sonra senin aşk acını çekemem. Daha kendi aşk acımı bile çekemedim ben.'
'Çekme lan o zaman, bu zamana kadar hep ben çektim ne çektiysem.' Tamam biraz ağır konuşmuş olabilirim ama haketti.
'Nankör herif. Siktirtme belanı Furkan.' Anlaşma şeklimize bak anasını satayım. Sikmeli gömmeli.
'Tamam Allah'ın cezası tamam. Gideceğim.' Enseme vurup konuştu.
'İşte böyle, adam ol ikizinin sözünü dinle.' Sikerim seni bakışları attığımı görünce susup çıktı odadan. Gözlerimi devirip üstümü giyindim. Evden çıkmadan önce telefonumu aldım. Evden çıkıp karşımda duran kapıya baktım. Sakin ol Furkan sonuçta seni yemeyecek değil mi? Aslında yiyebilir de sorun yok ama ondan önce sorularımı yanıtlaması gerekiyordu. Kapıyı çalmadan önce derin bir nefes alıp verdim. Hazırım. Zili çaldım ve bekledim. Açılan kapıyla hayal kırıklığına uğrayacağımı kim bilebilirdi ki?
'Merhaba siz kimsiniz?' Arkadan gelen ses kanımı dondurdu.
'Kim gelmiş hayatım.' Hayatım? Hayatına sıçayım Enis. Kızın arkasından gelen güler yüzlü Enis beni görünce gülen yüzü yavaşça düştü. Açıklamaya gerek yoktu ben alacağım cevabı gayet net bir şekilde almıştım. Son kez Enis'e bakarken kıza buruk bir gülümseme bıraktım.
'Rahatsızlık için özür dilerim. Yanlış geldim.' Hızla merdivenleri inerken Enis'in arkamdan bağırdığını duydum.
'Furkan!' Darma duman ettin lan hayatımı! Madem sevmiyordun neden öptün o zaman hayvan herif! Ne güzel yalnız başıma hayatımı sürdürüyordum her şeyi bok ettin! Uzaklaşmam lazımdı en azından bu sabah olanları bir an önce unutmam gerekiyordu.
İlk önce sahile gittim. Oturdum düşündüm biraz. Aslında birazla kalmıyordu, sabah gittiğim sahilden akşam dokuzda kalkmıştım. Şimdi ise kafamı boşaltmam gerekiyordu. Yani rota gay bardı. Girdim kapıdan içeri, içerisi şimdiden tıklım tıklım olmuştu. İtiş kakış güç bela geçtim bar tezgahına. Barmene ne istediğimi söyledim.
'Coruba Rom.' Bugün bana bu yeterde artardı bile. Barmen bardağı önüme koyarken göz kırptı. Gözlerimi devirip koyulan bardağı bir dikişte bitirdim. Tekrar doldurmasını isterken bu böyle devam etti. Ben fondipledim o doldurdu. Evden çıktığımdan beri telefonum susmuyordu. Efe arıyor o kapatınca Enis arıyordu. Kesin beraberdir bunlar. İnşallah Enis'in ağzına sıçmışsındır Efe. Artık bardan gitmek istiyordum fakat başım dönüyordu ve gözlerimin de çok iyi gördüğü söylenemez. Rehberde Onur'un numarasını tuşlarken son içkimi içtim.
'Efendim patron.'
'Onur hık beni hık bardan alır mısın hık' Bir şeyler söylemişti fakat anlamamıştım. Yüzüne telefonu kapatıp zar zor dışarı çıktım. Nasıl olsa biliyordu hangi barda olduğumu. Genelde Onur beni getirirdi bara. Yere oturmuş sırtımı duvara yaslarken soğuk havayı ciğerlerime çekiyordum. Ah be Enis bir hafta da ne soktun beni. Önümde Onur'un BMW'si dururken kendimde kalkacak mecal bulamadım. Oda kalkmamı beklemedi zaten. Arabadan inip beni taşırken zorlanıyormuş gibi bir hali vardı. Sonunda beni koltuğa oturturken çoktan gözlerimi kapamıştım.
Yarım yamalak gözlerimi açtığımda merdiven çıktığımızı fark ettim. Onur kendi kendine mırıldanıyordu, kesin bana sövüyor. Bir ayılayım sikeceğim hepinizi. Gözlerimi tekrar kapatırken uzun bir süre sonra kendimi yumuşak bir şeyde hissettim.
'Furkan!' Adımı bağıran şahsiyet herhalde Enis'ti. Hayvan herif daha çok adımı haykıracaksın. Bu yaptıklarının hesabını soracağım! Sikeceğim seni! Ama ilk önce uyumam lazım. . .
