Kafamı kapatmış olduğum kapıya yaslarken derin bir nefes aldım. Uzun bir gün olmuştu. Efe'nin planının işe yarayacağını kim bilebilirdi ki. Gevşek gevşek gülümsedim. Ah, Enis'in o sinirli ve kıskanç ifadesi gözümün önünden gitmiyor. Yaslandığım kapıdan ayrılarak paytak adımlarla yatağıma ilerledim. Yüzümde ki gülümseme yerini korurken göz kapaklarım kapanmadan önceki son sözlerimi mırıldandım.
'Oyun daha yeni başlıyor seksi çocuk.'
***
Kapının alacaklı çalınmasından dolayı yatağımdan sıçrayarak uyandım. Tanrım neden normal insanlar gibi yeni bir güne başlayamıyorum. Elime telefonuma götürüp saate baktım. Saat on iki olmuş. Vay canına hiç bu kadar uyumamıştım. Şaka yapıyorum her gün bu saatlerde kalkarım. Kapı çalmaya devam edince sarsak adımlarla yatağımdan kalkıp kapıyı açtım.
'Kim beni uyandırmaya cüret eden.' Gözlerimi devirerek söylendim. Kolumu duvara yaslarken huysuz huysuz konuştum.
'İyi bir nedenin olsa iyi olur aksi takdirde uyumaya devam edeceğim.' Onur da benim yaptığımı yaparak gözlerini devirdi.
'Uyumana izin vermiyorum üstünü giyin gel restorana gitmemiz gerekiyor.'
'Bu saatte mi? Daha saat beş bile değil.' Dedim sitemle. Tamam işimi severek yapıyor olabilirim ama asla bu saatte çalışmaya başlamam. Nedeni ise sabah ve öğle saatlerinde fazla insan bulunmuyordu bu yüzden ben olmadan da bölüm şefleri işleri yürütüyor olmasıydı. Kısaca herkes akşam rezervasyonu yaptırdığı için akşam yoğun oluyordu.
'Bilmiyorum akşam özel misafir falan olacak herhalde başka bir şekilde bu saatte çağrılmayız.' Başımı sallayıp üstümü giyinmeye giderken Onur'da salona geçti. Dışarısı ışıl ışıldı o yüzden sarı ve beyaz çizgili olan kısa kol tişört ve mavi kot pantolonlarımdan birini giydim. Ayna da saçımı düzeltirken egomu kabartmadan duramadım.
'Kahretsin yine çok yakışıklıyım.' Ayna da son kez kendime bakıp odadan çıkarken sırıttım. Salona geldiğimde görmeyi beklemediğim manzara karşısında gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Efe yine koltukta uykuya yenik düşmüşken Onur dizlerinin üzerine çökmüş Efe'nin yanağını okşuyordu. Ses çıkarmadan onları izlerken Onur, Efe duyamasa bile mırıldandı.
'Keşke beni hatırlasaydın Efe belki o zaman bir şansımız olabilirdi.' Biliyordum, onların arasında ki çekimi hissetmiştim. Bunu bir ara sormayı aklıma not ettim. İçeri girerken Onur da eski haline dönmüştü.
'Hadi gidelim.' Başını sallayıp kapıya yöneldi. Kapıyı açıp çıkarken o sırada Enis'de kapısını açmış çıkıyordu. Ben de nerede kaldı oyun ortağım diyordum. Merdivenlerden inmeden önce Enis seslendi.
'Furkan.'
'Şimdi olmaz Enis işim var.' Enis'i geçiştirerek merdivenlerden hızla inip apartmandan çıktık. Onur'un siyah BMW'sine biner binmez Onur gazı kökledi.
'Onur yavaş, öldüreceksin bizi.' Yarım ağız sırıtarak konuştu.
'Pardon hız yapmayı seviyorum biliyorsun.' Hız yapmayı seviyormuş öldürecek bizi haberi yok. Ölmeden restorana geldiğimizde restoran sahibi Özkan amcanın odasına girdiğimiz anda konuşmaya başladı.
'Furkan, Onur bu akşam çok önemli müşterilerimiz geleceği için sizi erken çağırdım. Furkan bu söyleyeceklerim hoşuna gitmeyecek ama söylemek zorundayım baban buraya geliyor. Yeni ortaklarının toplantısını burada yapmaya karar vermiş. Akşam sorun istemiyorum çocuklar' Hay sıçayım senin ortağına da, holdingine de, sana da. Bok var değil mi buraya geliyorsun. Pezevenk kesin bilerek burayı seçti, biliyor tabi burada çalıştığımı. Başımla onaylayarak odadan çıktığımda Onur peşimden gelerek kolumdan tutup kendine çekti.
'Ne yapmayı düşünüyorsun.' Kaşlarımı çatarak dişlerimin arasından konuştum.
'O bana nasıl davranıyorsa ben de ona öyle davranacağım. Kısasa kısas.'
***
Beş dakika önce restorana üç kişi giriş yapmış ve siparişlerini vermişlerdi. Onlar gelmeden önce Efe'yi aramış olanları anlatmıştım. Enis'i de alıp gelmesini söylemiştim. Enis'i niye çağırdığıma gelirsek bilmiyorum canım istedi. Onur ve ben hızla siparişleri hazırlarken çok kısa bir an babamın yemeğine zehir koymak aklımdan geçmedi değil. Sonra düşündüm ve dedim ki gençliğimin baharında seksi bedenimle hapislerde çürüyemem. Pekala her şey mükemmel sunumlar gayet güzel servise hazır. Tabaklar servise çıkarken derin bir nefes alıp verdim. O sıra da omzumda bir el hissettim Onur destek olurcasına gülümsüyordu. Her ne kadar bu bana biraz güven verse de bugün bir sorun çıkacağını biliyordum.Çok geçmeden haberi de gelmiş oldu. Beni yanıltmadığın için teşekkürler baba. Sakin olmaya çalışarak oturdukları masaya doğru ilerlerken Efe ve Enis'in geldiğini görüp rahatladım. Enis'in gerginliğini olduğum yerden hissedebiliyordum fakat onun burada olması içimi rahatlatmıştı. Gözlerimi ondan ayırıp masada oturan kişilere çevirdim.
'Ne gibi bir sorun var.' Dedim sakince. Tanımadığım iki kişi gayet güzel olduğuyla ilgili açıklamalar yaparken babam homurdandı.
'Yemeğinizin kalitesi çok kötü tıpkı yapan kişinin kalitesinin de kötü olduğu gibi.' Sakinim, sakinim, gayet sakinim.
'Yapan kişi yani ben de bir kalite bozukluğu olduğunu sanmıyorum fakat yiyen kişi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim buradan bakılınca pezevenk gibi duruyorsunuz.' Sinirle ayağa kalkacakken arkamda bir yere bakarak piç piç sırıttı.
'Vay vay vay benden bu kadar korkacağını sanmıyordum Furkan. Baksana göt veren sevgilini de getirmişsin. İnan bana çok korktum.' Dedi yapmacıklık akan sesiyle. Tamam bu kadar yeter. Sabrım taştı. Her ne olursa olsun Enis'e bunu söylemeyecektin. Daha fazla konuşmasına fırsat vermeden yumruğumu gözüne indirdim. İçeride olan müşteriler çığlık atarken yere yığılmış babamın üstüne çıkıp acımadan vuruyordum. Hayatımı mahvetmişti ve mahvetmeye devam ediyordu. Ayağa kalkıp bu sefer karnına ayağımla vurduğumda kan kustu. Onun bu halde olması beni keyiflendirmişti. Gittikçe psikopat oluyordum galiba. Birden iki kişinin beni kolumdan tutmasıyla durmak zorunda kaldım. Hızla sürüklenirken sesimi çıkarmadım. Dışarı çıkınca kolumdaki eller çekildi. Efe ve Enis. Efe tuttuğu kolumu bırakıp yanımızdan ayrılırken Enis karşıma dikildi.
'Ne yapıyorsun sen!' Aynı şekilde ben de ona bağırdım.
'Ne yapmamı istiyordun sana öylece laf atarken durmamı mı?'
'Bir dakika ne? Sen benim için babana yumruk mu attın.' Az önce ağzımdan bir şeyler kaçırmış olabilirim.
'Yoo onu da nereden çıkardın. Ben öyle bir şey demedim.' Karşımda pis pis sırıtırken içimden bir siktir çektim. Fena boka bastım. Gözleri bedenimi pür dikkat süzerken birden durdu.
'Önlüğün.'
'Ne olmuş önlüğüme.' Dedim önüme bakarak. Ah tanrım cidden mi bu en sevdiğim aşçı önlüğümdü. Şimdi ise üstüm hep kan olmuş. Şerefsiz herif gece gece yordu beni. Tabi sonradan bana bakan telaşlı gözleri fark ettim.
'Hey ben iyiyim.' Gözlerini devirerek kolunu omzuma atarak yürümeye başladı dolayısıyla bende yürüdüm. Birlikte karanlık geceye bakarken düşündüm, bu gece tam bir fiyaskoydu fakat sonu güzel bitmiş gibi görünüyordu. . .