Ne kadar güzel bir gün değil mi? Karşımda ki adam bana dün sadece benim olmanı istedim diyor, fakat Meyra'nın açılış günün de kolun da sevgilisiyle gözümün içine baka baka gülümsüyor.
Ah her şeyi baştan almam gerekiyor değil mi?
Flashback
Sabah telefonumun delici sesiyle uyandırıldım. Beni bu saatte kim uyandırır ki. Yataktan doğrularak susmayan telefonumu komodinden alarak açtım.
'Ne var Onur' Dedim bezmiş bir şekilde. Beni başka kim uyandırır ki zaten.
'Seni salak kendi restoranının açılış gününü unuttum deme sakın!' Hehe sıçtım.
'Ne unutması saçmalama. Yoldayım geliyorum.' Bir gün yalan söylerken geberip gideceğim.
'Yeme beni Furkan, ciğerini biliyorum senin!' Adam tanıyor beni yapacak bir şey yok. Şaka maka kendi restoranımın açılış gününü nasıl unutabildim aklım almıyor. Gerçi aynı anda bir sürü şey düşünüyorum nasıl unutmayayım ki.
''Yarım saat için de burada olmazsan sikerim!' Yüzüme kapattı. Pekala daha fazla sinirlenmeden gitsem iyi olacak.
Meyra'ya geldiğim de Onur ağzıma sıçmış iki saat sonra açılış yapacağımız için beni mutfağa kovmuştu, fakat bir saat sonra çağrılmıştım. Ön tarafa geçtiğimde Enis ve sevgilisini görmeyi beklemiyordum.
Şimdi
Pezevenk herif! Lan ben daha düşündüklerimi icraata dökemeden sen benden vazgeçtin. Hani nerede o sadece benim olmanı istedim diyen Enis. Ne bekliyordum ki beni seveceğini mi? Hah gerçekten aptalmışım. Sana inandığım için gerçekten kendimi aptal hissediyorum.
Gerçi niye üzülüyorum ki kendim istedim sonuçlarına katlanmalıyım. Kalbim ağrıyor, canım acıyor diye söylenmeye hakkım yok.
Hala karşımda dikilen Enis ve yanında ki minyon sevgilisine bakışlarımı çevirdim. Yüzüme sahte gülümsememi oturtup kıza elimi uzattım. Sonuçta kızın bir suçu yoktu.
'Merhaba ben Meyra'nın sahibi ve şefi Furkan Çağlar.' Kız yüzün de oluşan tatlı tebessümüyle karşılık verdi.
'Ben de Sıla, memnun oldum.' Tokalaşmamız sona erdiğinde Enis'in yüzüne bakmadan konuşmaya devam ettim.
'Erken gelmişsiniz açılışa daha bir saat var. İsterseniz bir masaya geçip oturun. Size eşlik edemeyeceğim için üzgünüm benim mutfakta hala işlerim var.' İkisinin de konuşmasını beklemeden yanlarından ayrılarak kendimi mutfağa attım. Tanrım, böyle giderse nasıl bu duruma kayıtsız kalacağım.
Elimle yüzümü sıvazlayarak başımı iki yana salladım. Şimdi bunları düşünmenin sırası değil. Etrafta gözlerimi gezdirdim sahi Onur nerede, geri zekalı bana diyor kendi ortalıkta yok bir de benim yardımcım olacak.
'O aklından neler geçiyor bilmiyorum ama yapılacak işler hala bitmedi ve ben seninle ortak olduğum için pişman olmaya başladım bile.' Demek buradaymış.
'Onur benim ne zaman bu işte bocaladığımı gördün.' Kolumu omzuna atarak pişkince gülümsedim.
'Biliyorum kardeşim biliyorum ama daha demin olanlardan sonra bugün ruh halinin pek de iyi olacağını zannetmiyorum. Belli etmemeye çalışıyorsun fakat ne düşündüğünü Efe de ben de anlayabiliyoruz. Bu yüzden bizi endişelendirmekten vazgeç ve şu negatif ruh halini düzelterek yemeklere yansıtma sonra yemeklerin ve tatlıların tadı kötü olacak.' Demek çoktan anlamışlar.
'Her neyse Efe ne zaman geldi.' Kolumu omzundan çekerek konuyu değiştirdim. Elini ensesine atarak ovuşturdu.
'Aslında benimle birlikte geldi.' İmalı bakışlarımı Onur'a yönlendirerek kıkırdadım.