Enis'in Furkan'ı kaçırdığı kütük ev.
'Mesela her an hayal edemeyeceğin şeyler yapabilirim.' Söylediği sözlere karşılık cevap vermeden salon olduğunu tahmin ettiğim yere doğru ilerledim. Pekala ona onu sevdiğimi söylemememin bir nedeni var. Enis'i seviyorum fakat şuan sadece onun dış görünüşüne vurulmuş durumdayım. Tanrı aşkına Enis hakkın da hiçbir şey bilmiyorum. Durum böyleyken ona nasıl sana aşığım diyebilirim. Aşk, dış görünüşle olan bir şey değil, aşk için zaman gerekir. Ben Enis'i tam anlamıyla tanımak, her şeyini öğrenmek istiyorum.
Krem rengi L koltuğa otururken düşündüklerim bunlardan ibaretti ve bunu dile getirmenin vakti geldi de geçiyordu.
Yan tarafımın çökmesiyle derin bir nefes alarak bakışlarımı Enis'e çevirdim.
'Bana aşık olduğunu söyledin fakat aşk sandığın gibi değil. Yani demek istediğim beni tam anlamıyla tanımıyorsun ve belki de tanıdıktan sonra hislerini değişebilir.' Konuşmamı bitirirken sesim de git gide kısıldı. Enis'in biçimli kaşları çatılırken hızla konuştu.
'En başından beri benden kaçan sensin, seni tanımama fırsat vermiyorsun.' Hehe burada biraz haklı olabilir. Tamam biraz değil baya haklı. Susuyorum.
Ben düşüncelerime boğuşurken kalın sesi kulaklarıma ilişti.
'Neyse, madem öyle benden kaçmadan her şeyini anlatmanı istiyorum.' Diyerek ayağa kalktı ve salondan ayrıldı. Yaklaşık on dakika sonra tekrar yanıma geldi.
'Gel hadi kahvaltı yapalım acıkmışsındır.' Konuşması biter bitmez karnımdan gelen seslerle birlikte kıkırdadı. Gözlerimi devirerek peşinden gittim. Mutfağa geldiğimizde 'Senin kadar yapamasam da bir şeyler hazırladım.' Diyerek çektiği sandalye oturdu. Karşısına oturarak hazırladığı nefis kahvaltıdan yemeye başladım.
Yemeğe o kadar dalmışım ki Enis'in bana seslendiğini elini gözümün önün de sallamasıyla fark ettim. Daldığım hayal aleminden uzaklaşarak başımı kaldırdım, gözlerimi gülmemek için kendini zor tutan bedene çevirdim.
'En son ne zaman bir şeyler yedin.' Ağzımdaki peynir ve domatesi yutarak cevap verdim.
'Dün hiçbir şey yemedim aslında şimdiye kadar çoktan bayılmış olmam gerekiyordu.' Dedim düşünceli bir şekilde. Kaşlarını çatarak sordu.
'Neden yemek yemedin?'
'Dün restoran çok yoğundu bu yüzden fırsatım olmadı.' Başını sallayarak kalın dudaklarını araladı fakat bir şey söylemeden tekrar kapattı. Pekala artık konuşmanın sırası geldi. Elimdeki çatalı bırakarak söze başladım.
'Her zaman başarılı bir çocuk oldum. Küçük yaşta bir sürü özel dersler aldım. Özel dersler haricinde bir çok enstrüman çalmayı öğrendim. 10 yaşıma geldiğimde eşcinsel olduğumu öğrendim.
Bir gün ailecek oturmuş bir film izliyorduk yanlış hatırlamıyorsam macera filmiydi. Filmin sonlarına doğru ekranda iki adamın öpüşme sahnesi çıktı, annem ve babam çıkan sahneye hakaretlerini yağdırırken ben öylece gözlerim kocaman açmış ekrana bakıyordum. Okulumda ki diğer çocuklardan farklı olarak kızlarla konuşmayı, oynamayı sevmiyordum bu yüzden onlardan farklı hissediyordum fakat iki adamı o şekil de görünce ilginç bir şekilde doğru hissettirdi. Filmden sonra herkes yattığın da internetten baktım, işte ilk o zaman anladım eşcinsel olduğumu ama kimseye söylemedim. Çünkü eşcinselliği araştırırken insanların yaşadığı zorlukları okudum ve bunu bu zamana kadar sakladım.' Su dolu bardağı elime alarak yarısına kadar içtim. Tepkisini ölçmek için Enis'e baktığımda göz temasını bozmadan bakmaya devam etti. Bardağı yerine koyarak kaldığım yerden devam ettim.'Annem ve babama gelecek olursak şimdikinin aksine o zamanlar Efe'yi de beni de çok seviyorlardı. Fakat büyümeye başladıkça hem onlarda hem de ben de farklılıklar oldu. Babamla aram üniversiteye başlayacağım zaman bozuldu, aşçı olmaya karar verdiğimi söylediğimde evi başıma yıkıyordu. Onun istediği benim holdingde çalışmamdı ama onu dinlemedim ve babamdan habersiz yurt dışına kaçıp üniversiteyi orada okudum, usta aşçılarla çalıştım sonra İstanbul'a döndüm. Sırf bu yüzden iki sene benimle konuşmadı, zaten sonra da restoranda çalışmaya başladım. Eşcinsel olduğumu söylediğimde her ikisi de çılgına döndü, öğrendiği anda babamın yüzüme tokat atması gecikmedi. Ardı ardası kesilmeyen karnıma atılan sert yumruklar beni etkilemedi. Çocukluğumun geçtiği evden atılırken bir gram üzüntü duymadım çünkü, o gün tek düşündüğüm sonunda üzerimdeki yükün kalkması ve artık kendim gibi hareket edebileceğim oldu. Zaten o günden sonra hayatını benim hayatımı mahvetmeye adadı, piç kurusu.'
'İlişki durumlarına gelecek olursak, ya param için yanımda oldular ya da vücudum için o yüzden uzun zaman önce sevmeyi bıraktım.' Taki seninle tanışana kadar.
Enis oturduğu sandalyeden hızla kalkarak sarıldı. Pekala bu beklediğim bir tepki değildi.
'Her ne olursa olsun seni yalnız bırakmayacağım ve o şerefsiz herifin senin hayatına daha fazla müdahele etmesine izin vermeyeceğim.' Kollarıyla bedenimi sıkıca sararken kendimi uzun zaman sonra güvende hissettim. Bunca olanlara rağmen iyiki varsın Enis. Kokusunu ciğerlerime doldururken halimden gayet memnundum taki aklıma restorant gelene kadar.
Enis'i hızla iterken bir küfür savurdum.
'Onur ağzıma sıçacak saat çoktan on olmuş bizim hemen restoran gitmemiz gerekiyor.' Oturduğum sandalyeden aceleyle kalkarken Enis kolumu tuttu.
'Hey sakin ol Onur'un da Efe'nin de burada olduğundan haberi var.' Dedi gülümseyerek. Kaşlarımı çatarak konuştum.
'Ne demek haberleri var.'
'Ortadan kaybolmadan önce her iksine de haber verdim. Anlayacağın her şey planlıydı.' Demek beni ayakta uyuttunuz. Lan geri zekalı başına bir şey geldi diye ödüm koptu.
'Her neyse onu bunu boşver de ben mutfağı toplayana kadar sende izleyebileceğimiz bir film seç.' Diyerek beni mutfaktan kovdu. Ayaklarımı yere sürte sürte giderek koltuğa yayıldım.
Eğlenceli bir hafta olacak gibi görünüyor...
Bölüm geç geldiği için üzgünüm.
Bölüm ithafı MaviBusra_17 :)