EMANET -8.Bölüm-

84 17 5
                                    

Bu bir tür şakaydı. Öyle değil mi?

Annemin yaşıyor mu? Ama o adam bildiğin öldürüyordu annemi.

Pamir hızlı bir şekilde yanıma gelip mektubu elimden aldı ve o da okudu.
Gözlerim akan yaşları durdurdum. Çünkü gerçek olduğuna inanmıyordum. Hiç ağlamamış gibi yaparak Pamir'e döndüm.

"Pamir hemen Kemal'e gönder mektubu. Nasıl gelmiş? Nerden gelmiş? Hepsini bilmek istiyorum." Dedim. Pamir sadece kafasını sallamakla yetindi. Bende hızlı bir şekilde odama çıktım. Çok yorgundum ve hemen uyumak istiyordum. Beni iyice mayıştıran sıcak bir duşa girdim. Ve bu zamana kadar olanları düşündüm.

Karşıma birden Pamir çıkmıştı. Bir amcam (!) olduğunu öğrenip bu adamın babamı öldürdüğünü öğrenmiştim. Hâlâ ne sebepten dolayı babamı öldürdüğünü bilmiyordum. Sonra mafyalığa karıştım. Hayatımı normal bir şekilde süren kızken birden başka birisine dönüşmüştüm. Kızlarda bu işin içine dahildi tabi. Okulda takılan kızlarken adımız Ölüm Meleklerine kadar çıkmıştı. Sonra ise lakaplar, dövüş sanatları, silah ve bıçak eğitimleri... En son ise canımdan can gittiği annem öldüğü zaman...

Kısa bir süre sonra gözlerimin yandığını hissettim. Gözyaşlarım gelmicekti. Duştan çıkıp pijamalarımı giydim. Sonra ise saçımı kurutmak için tekrar banyoya gittim. Gözlerim yandı yine. Çünkü ben banyodan çıktıktan sonra hep annem tarardı saçlarımı sonra kurutur birde güzel örerdi. Bu sefer durduramadım gözyaşlarımı bir tanecik akıverdi yanağım süzülerek. Kapının açılmasıyla yerimden hafifi sıçradım. Gelen Pamirdi.

"İyi misin güzelim? Ağladın mı sen yine?" Dedi suratını asarak. Bu haliyle çok tatlıydı.
*Hep tatlı zaten tatsız olduğu bir gün mü var?

*Sus iç ses konuşma. Şu an konuşulacak zaman değil. Çünkü haklı olmanı sevmiyorum.*

"İyi olmaya çalışıyorum." dedim. Oda banyoma girerek ellerini saçlarımın arasından geçirdi. Bu yaptığıyla büyülenmiştim sanki. Aklıma gelen fikirle ona döndüm.

"Saçlarımı kurutur musun?" dedim parlayan gözlerimle.
Ona döndüğüm için biraz yakındık. Biraz mı??
Hayır şu an çok yakındık. Az kaldı yani burnu burnuma değecek.
Gözlerimin içine bakıyordu. Bende gözlerine baktım.
Kahveleri büyüleyiciydi.
Tıpkı bir okyanus gibi uçsuz bucaksız. Sonu görünmeyen bir okyanus gibi...

"Kurutalım bakalım okyanus gözlü." Dedi birden. Şaşkınlıkla gözlerimi açtım.
Az önce ben demiştim ama okyanus gibi diye baane saymıyorum.
Gülümseyip arkamı döndüm. Kurutma makinesini eline alıp yavaşca saçlarımda dolaştırdı. Saçlarımın tamamı kuruyunca ona döndüm tekrar.
Yanağına hafif bir öpücük kondurdum.

Bunu niye yaptım?

Ah! Lanet! Bilmiyorum.

Ama içimden geldi. Kalbimin sesini dinledim.

Kalp: Yoo ben öyle birşey söylemedim. Yalan atma lan.

Oha kalbime bak sen. Bücür boyunla banamı kafa tutuyon.

Kalp:Bak ben durursam yaşamazsın. Güççük boyum var ama türlü türlü huyum var kardeş ayık olcan.

Büyüksün abim. Ben ne dedim sanki ya. Değilmi beyin?

Beyin:Beni bu işin içine karıştırma. Ne halin varsa gör.

Ay töbe bismillah! Kafayı yiyorum iyice. Yok yok ben iyi değilim. Dünyaya döndüğümde Pamir elini gözlerimin önünde sallıyordu.

"Elisa! Güzelim nerelere gittin?" Diyordu. İster istemez "Ha?" Diye bi ses çıkardım. Bu yaptığıma güldü.

"Neyse hadi yat biraz dinlen. Yarın okul var." Dedi. Ahh tabi her ne kadar mafya olsakta okul bitmiyordu anasını satayım.
Kafamı tamam diye salladım ve bonyodan çıkarak yatağıma uzandım. Pamir gelip üstümü örttü. Ve alnıma küçük bir öpücük kondurdu.

EMANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin