Alacağım paranın işimi göreceğini düşündüm. Anam ve babam bu haberi duyduklarında çok sevineceklerdi. Saatçiyle el sıkıştık ve anlaştık.
Dükkana dışarıdan bakıldığı zaman güzel gözüküyordu. Saatlerde ucuz saatler değildi. Her biri değişik ve her biri ayrı kalite düzeyindeydiler.
Artık saat 12'ye yaklaşıyordu. Dükkandan çıktım. İnşallah bu iş kısa zaman içinde sonlanmazdı. Yoksa başka bir iş için tekrar dolaşmak zorunda kalacaktım. Zaten kış mevsimindeydik. Buz gibi havanın soğukluğunda tekrar hastalığa yakalanmak istemiyordum.
Bir yere daha uğrayacaktım. Adı Arif olan samimi bir arkadaşım vardı. Şehre gittiğimde her zaman yanına uğradırdım. Onun yanına doğru gitmeye başladım.
Herşey okulda başlamıştı. Arkadaşlığımız çok güzeldi fakat dost değildik. çünkü dost ile arkadaşlık arasında çok fark vardı. Arif'ler çok zengindi. Kendi arabası vardı. Aslında zengin kişiler fakir arkadaşlar edinmez ama Arif öyle biri değildi. O kendi zenginliğini yok sayardı. Sadece bugünü değil, yarını da çok iyi düşünürdü.
Arif'in babasının birden çok tekstil fabrikası vardı. Ona da tekstil işi dedesinden kalmıştı. Eğer babası işleri iyi yürütürse Arifte babasının olduğu makamda olacaktı. Arif'in yanına gelmek üzereyken aniden arkamdan bir araba fren yaptı. Tam küfür edecekken bir baktım ki arabayı kullanan Arifti. Yanına gittim. Benden atarlı bir hareket bekliyordu. Ama bunu yapmadım. Bana olan samimiyetin icabıydı.
"Arif nasılsın arkadaşım? "
"İyiyim canım arkadaşım. Hadi gel, seni yeni aldığımız fabrikanın oraya götüreyim."
"Arif sana yük olmayayım."
Sinirli bir şekilde: "O nasıl laf. Derhal arabaya bin gidiyoruz."
Arabaya bindik."Arif bende tam senin yanına geliyordum." "İyi tesadüf oldu. Teşekkür ederim Ahmet, çok sevindim."
Arabası 2013 son model arabaydı. Arabası'nın renginden tekerine, tekerinden aynasına kadar herşeyi çok güzeldi.
"Arif bu arabayı ne kadara aldın? "
"Ahmet valla bu arabayı babam işlerde olan gayretim sayesinde bana hediye olarak aldı. İşler çok yoğun. Kendimi her şeyden alıkoydum."
"İyi günlerde kullanasın arkadaşım."
"Sağol canım arkadaşım."Fabrikalar şehrin biraz dışında arabayla üç beş dakika sürüyormuş. Sonunda gelmiştik. Fabrika'nın içini dolaşıyorduk. Eski marangoz ustamı gördüm. O anla biraz duygulandım çünkü bulunduğum yerdeki marangoz iyiydi. Örneğin hayat şartları.
Yanına gittim. Boynumu bükerek, gözlerimden yaşlarda dökülerek, ustama "Kolay gelsin." dedim. "Üzülme Ahmet. Yarın yükseklerde oluruz." dedi. Kısacası beni teselli etmeye çalıştı.
Arif sırtımı sıvazladı. Bir yandan da beni teselli etmeye çalışıyordu. Böyle şeylere tahammülüm hiç yoktu. Çok üzüldüm. Arif ben, fabrikanın lavabosuna götürdü. Elimi yüzümü güzel bir şekilde yıkadım. "Ahmet üzülme bir gün düzelir." dedi ama kendimi zar zor alıkoydum.
Fabrika çok güzeldi. Birçok çalışan vardı. "Arif, beni burada mizah amaçlı çalıştırır mısın? " dedim. "Olmaz, gözümün önünde buna asla dayanamam arkadaşım. Böyle bir şeyin aklının ucundan bile geçmesini istemiyorum. Ama sana güzel bir iş ayarlayabilirim, parası da güzel." dedi. "Sağol arkadaşım bugün bir ara saatim bozulmuştu ve bir saatçiye gittim. Tamir ettirdim. Oradaki saatçinin yanında çalışacak birisi lazımmış." dedi. Bende bu teklifi kabul ettim. Arif buna çok sevindi ve mutluluktan boynuma sarıldı. Böyle bir arkadaşım olduğu için mutluydum. Bende Arif'e sarıldım.
Arif: "Ahmet buna çok sevindim. Umarım uzun vadeli çalışırsında, her geçen gün daha çok bir araya geliriz." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ya gelirsen
Teen FictionMutlu başlayan bir hikayenin ızdırab çeken bir yüreğin mi ya da görünmeyen iki ızdırab çeken yüreğin kaset misali sardığı hayatın adaletsizliklerinde mücadeleye devam edebilmek zorken yaşama savaşı veren birleşmiş iki yüreğin acısı.