Yüzüme gelen sert bir cismin acı etkisiyle gözlerimi açmıştım.Yüzüm hafifçe sızlarken gözlerim Ertan'ın sinir bozucu yüz ifadesiyle buluşunca oflayarak yerimden doğruldum."Ya bir insan neden böyle uyandırılmaya mahkum olabilir ki ?Normal insanlar gibi uyandırsan bir yerin mi eksilir anlamıyorum ," Ertan kafama attığı yastığı yatağıma fırlattı."Çok konuşmada kalk, bugün beni gezirecektin unuttun mu ? " başımı ovuşturarak yarı açık gözlerle ayağa kalktım ve banyoya yöneldim.Ertan bu sırada çoktan oda sınırlarının dışına çıkmıştı.Yüzüme çarpan soğuk su beni uykudan tamamen arındırmıştı.Normalde beş altı saatlik uykuyla kendimi enerjik hissederdim ama son günlerde değil beş saatlik uyku ; kış uykusuna yatsam yine de kendimi yorgun hissediyordum.
Banyodan çıktıktan sonra Ertan'ın öldürücü bakışlarına maruz kalmamak için elimi olabildiğince çabuk tuttum .Çünkü kendisi bekletilmeyi hiç sevmezdi. Üzerime çokta kalın olmayan siyah bir kazak , altına da kot pantolon giymiştim. Saçlarımı tepeden at kuyruğu yaptığımda telefonumu da cebime koyarak odadan çıktım.
Daha kapıdan çıkar çıkmaz Ertan kollarını göğsüne kavuşturmuş bana dik dik bakıyordu.Onu takmamaya çalışarak önünden geçtim ve salona doğru ilerledim. Kahvaltımızı da yaptıktan sonra dışarı çıkmak için yola koyulduk.
O gün hava şansımıza baya güzeldi. Yol boyunca Ertan'a Nevheşir'den bahsettim. Daha önce hiç gelmediği için ona bol bol anlatacak güzel yerler bulabiliyordum.İlk durağımız Peri Bacaları olmuştu. Oturduğumuz yere yakın olmadığı için ben de daha önce hiç gitmemiştim. Peri Bacaları dikkat çekici yapısı ile tam anlamıyla muhteşemdi.Ertan etrafına büyük bir tutkuyla bakarken söze girdi."Cidden çok güzel bir yer burası Ada, keşke daha önce gelseydim." ben de sözlerine katılarak "Aynen , gerçekten muhteşemler," dedim.
Ertan'la birlikte bir süre uçan balonları izlemiştik. En sonunda Ertan balonlara hevesle bakmama dayanamamış olacak ki elimden tutup beni görevlilerin yanına götürdü. Elini bırakıp onu durdurarak gözlerine korkuyla baktım. "Şey ya binmemize gerek yok, hem ben en az binmiş kadar oldum, " gözlerimdeki korkuyu her ne kadar kamufle etmeye çalışsam da Ertan bana inanmayıp sinsi sinsi güldü. "Tabi ya , senin yükseklik korkun vardı..." gözlerindeki ifade hiç tekin değildi. Daha benim bir şey söylememe fırsat vermeden hemen balona bindirmişti.
Yerden yükseldikçe Ertan'a daha fazla sokulup gözlerimi sımsıkı kapattım. Ertan manzaranın tadını çıkartırken ben kedi gibi ona sokulmakla meşguldum."Ada açar mısın gözlerini?Korkacak bir şey yok , bak her şey çok güzel," gözlerimi yavaşça açarak Ertan'a baktım."Tabi senin yükseklik korkun yok , oh be her şey sana güzel!" Ertan söylediklerimden zevk alırcasına sinir bozucu bir şekilde sırıttı. Ardından cebinden telefonunu çıkararak beni o halde çekmişti. Her ne kadar elimle yüzümü kapatmaya çalışsamda o çoktan komik karelerimi yakalamıştı bile. Eğlenerek telefonu geri cebine koyduğunda koluna bir tane geçirdim."Çok kötüsün ya , ben burda korkudan geberiyim , sen beni çek," "Sakin ol sarı cadı , birazdan ineceğiz,"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONbahar
ChickLitSonbahar papatyası belkide hayatının özetiydi. Dertlerini satırlara fısıldayan genç kızın hayatında artık içindeki beyaz elbiseli çocuğu papatyalarla büyüten bir adam vardı...