Alarmın sesi tüm odaya yayılmışken , güneş bütün aydınlığıyla odama sızıyordu. Gözlerimi açtığımda yaptığım ilk şey alarmı susturmak olmuştu. Yarı açık gözlerle bir süre deseni olmayan halıya hayal gücümle desenler çizmiş ve onları bilinçsizce izlemiştim. Ben hayal dünyamın kapılarını aralarken Ertan bütün bu düşüncelerimden sıyrılmama yardımcı olmuştu.
Elinde tutttuğu bardağı tek dikişte bitirip kalan son bir kaç yudumunu yüzüme döktü."Günaydın sarı cadı , " dedi büyük bir keyifle. Şakaklarımdan dökülen damlaları silerken yatağımdan kalktım. "Günaydın dünyanın en gıcık kuzeni , " dedim yorgun bir sesle. "Eğer biraz daha uyusaydın bir kaç damlayla yetinmeyecektin," ellerimi yukarı kaldırıp teslim olurcasına baktım. Hafifçe tebessüm ederken odadan çıkmıştı. Başımı iki yana sallayarak Ertan'ın bu davranışlarına alışmam gerektiğini kendimi bir kez daha hatırlattım.
Her zamanki rutin işlerimi hallettikten sonra okul çantamla birlikte aşağıya indim.Ertan , annem ve teyzem çoktan masadaki yerlerini almış , sohbet eşliğinde kahvaltılarını yapıyorlardı. Bütün sevecenliğimle "Günaydın," diyerek ben de sohbetlerine dahil oldum.Teyzem aynı sevecenlikle "Günaydın Adacığım," derken annem de teyzeme katılmakla yetindi ve bana gülümsedi. Ertan, tabağındaki haşlanmış yumurtalarla ilgilenirken benimle oralı bile olmuyordu. Teyzemin karşısındaki sandalyeye oturarak tabağıma patates kızartması koydum. Her gün patates kızartması yemek biraz sağlıksız olsa da bu umrumun köşesinden bile geçmiyordu.
Karnımı tıka basa patatesle doyurduktan sonra okula gitmek için evden çıktım. Hava önceki günlere göre daha soğuk ve yağmurluydu. Bizim eve yakın oturan Araf'ı almak için yolun sonundan karşıya geçtim. Kapıyı çaldığımda anında açarak beni içtenlikle karşıladı. "Günaydııı, gelsene içeri kahvaltı yapalım sonra çıkarız." eve girerken kahvaltı yaptığımı belirtmiştim.Karnımı tutarak sanki midem şeffaf bir torbadan oluşurmuşçasına Araf'a gösterdim. "Bak bütün her yer dolu valla." Araf bana gülerek kendi tabağına peynir koyarken bir dilimini de bana zorla yedirmişti.Kazanlarca yemek yesem bile , eğer Araf'ın evine gelmişsem bir lokma olsa da yemem gerekiyordu. Yoksa beni hayatta bir yere yollamazdı.Etrafa bakınarak kaşlarımı hafifçe çatıp meraklı gözlerle Araf'a baktım. "İpek teyze yok mu?" çay dolu kupasını masaya bırakarak cevap verdi."Yok kanka sabah babamla birlikte erkenden işe gittiler.Akşam da çok geç geleceklermiş," biraz duraksadıktan sonra muzipçe gülümsedi. "Bu gece biz de kalsana Adacık." ellerimi çenemde birleştirip biraz düşündüm."Bilmem ki ya,teyzemler falan varya," dudaklarını sarkıtarak başını hafifçe yana çevirdi. " Bir gececcikten bir şey olmaz ya , hem kendimi son zamanlarda yalnız hissediyorum.Dostuma ihtiyacım var ..." onun bu haline dayanamayıp hafifçe tebessüm edip başımı olumlu anlamda salladım. "İyi tamam , annemi arayım," ellerini çırpıp neşeyle gülümsedi. Ben de vakit kaybetmeden annemi aramıştım.Telefon bir kaç çalıştan sonra ancak açıldı.
"Alo annelerin en güzeli, sana bir şey diyeceğim."
...
"Ha önemli bir şey yok merak etme Hatice sultan , izin istemek için aradım."
...
"Şey , bu gece Araflarda kalabilir miyim ?"
...
"Tamamdır annelerin en güzeli öptüm."
Araf bana merakla bakarken ona olumlu anlamda bir bakış attım. "Çok eğleneceğiz ya..." diyerek bana sarıldı."Neyse şuraları topladıktan sonra çıkalım yoksa geç kalacağız," masayı topladıktan sonra Araf çantasını da alıp kapıyı kilitlemişti.Sıcak evden dışarı çıkmak bizi biraz afallatsa da kalın hırkalarımıza iyice sokularak rüzgarın vücudumuza işlemesini birazda olsa engellemiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONbahar
Romanzi rosa / ChickLitSonbahar papatyası belkide hayatının özetiydi. Dertlerini satırlara fısıldayan genç kızın hayatında artık içindeki beyaz elbiseli çocuğu papatyalarla büyüten bir adam vardı...