Okuyan olursa, son kez iyi okumalar! ♡
Kollarında uyuyan adamı izlerken dünya barışına katkısı oluyormuş gibi hissediyordu Jimin. Onun kirpiklerinde yeni bir gezegen keşfetmiş, uydularını ona bağlıyor olduğunu açık açık teninde gezinen parmak uçlarından anlıyordu. Onun her hücresi için yapamayacağı şey olmadığını düşünürken aklındaki karışık rafları düzenlemeye çalışıyordu. Kim Taehyung adındaki adam hayatına bir yenilik getirmiş, eski devir kapanmış, tüm yanlışlar birden doğru sayılmıştı. İç gıcıklayıcı bir öngörüsü vardı ve korkuyordu; sıcak kokusunu içine çektiği adamı kaybetmekten ama şüphelerini bir kenara bırakarak anın tadını çıkarmak istedi. Güneşin kölesi olduğu bu zeki mimar, en çok onun, patron Park Jimin'in kollarına yakışıyordu.
Yorgunluğun temsili olan aralık dudaklara son kez dokunup yataktan çıktıktan sonra mutfağın yolunu tuttu ve minik adamına bir kahvaltı hazırlamaya başladı. Ekmekleri dilim dilim kestikten sonra küçük bir tavaya üç yumurta kırdı ve sade bir omlet yaptı. Kahvelerin hazır olduğunu haber veren sesi kapatıp iki kupaya uyandırıcı sıvıyı doldururken patatesleri kızartma makinesinden alıp masaya koymak için büyük bir kaseye döktü. İki boş tabak, çubuklar ve iki bıçak; bir evcilik oyunu için fazla bileydi. O sırada kulağına dolan seslerle arkasını döndü ve onu gördü.
Mucizesini.
''Günaydın, sevgilim...'' dedi Taehyung, kaşlarını kaldırarak hayatındaki en şaşırtıcı kahvaltı masasını incelerken.
''Günaydın,'' dediğinde Jimin, gülümseyerek sevdiği adamı göğsüne yasladı ve bir günaydın öpücüğü verdi, özlediği dudaklara. Dün gece epey üzerinde çalışmıştı onların ama kendini durduramıyordu, her seferinde daha da derine inmek istiyordu.
"Neden bu kadar çok zahmete girdin?" diye sordu Taehyung, kafasını Jimin'in omzuna yasladığında.
"Senin için," diye fısıldadı Jimin, kahverengi tutamların arasına. "zahmet yeterli bir kelime değil."
"Yah!" diye kızmaya çalışan Taehyung'u susturan alnına değen kalın dudaklar oldu.
"Çok güzelsin, Taehyung." dedi Jimin, nefesi adamın yüzünde gezinirken. "bir o kadar da benimsin."
"Yıllardır aradığım yıldızı bulmuş gibiyim. Benim," Jimin derin bir nefes aldı ve burunlarını birbirine sürtüp göz göze gelmelerini sağladı. "güzel güneşim."
"İltifat edip durma," diye söylendiğinde Taehyung çoktan içindeki kelebeklerle uğraşmaya başlamıştı. "kalbim yerinden çıkacak."
Jimin aniden kıkırdarken burnunu Taehyung'un taze kokusunun ait olduğu boynuna gömdü ve içine derince çekti. Kaslı kollarıyla önündeki bedeni sarmalarken hafifçe mırıldandı.
"Kalbin zaten ellerimde, meleğim."
Taehyung iç çekerek sevdiği adama dönerken şaka manasıyla yumruklarını ona savurmaya başladı ve ikisi, suratlarındaki gülümsemeyi hiç eksik etmeden dünyanın en güzel kahvaltısını birbirlerini izleyerek yaptı.
~
"Bugünkü toplantı bitmiştir!" dedi Jimin, ciddiyet dolu sesiyle yirmiden fazla çalışanını bilgilendirdiğinde.
Yönetim kurulu ve sekreterler hızla odayı boşaltırken Taehyung da sandalyesini geri iterek ayaklandı ve Jimin'e bir kez bakış atıp odadan çıkmaya karar verdi.
Lakin gözleri, kendisine bakan adamda takılı kaldı.
"Bir şey mi istediniz, Bay Park?" dedi ve alayla gülümsedi. Ona ait oluşunun, onunla oluşunun üçüncü ayıydı ama her şey çok narin, çok yeni yeniydi. Taehyung, -sevgili- patronuna elindeki dosyalarla bakarken kurnazca kıkırdadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
twin :: vmin
Fanfictionpark jimin ve park jin; aynı görünmelerine rağmen farklı karakterlere sahip ikizlerdir. peki bu mükemmel ikizler, aynı çocuğa aşık olursa ne olur? twin au.