2: i can get anything i want

8.5K 751 261
                                    

İyi okumalar~

Taehyung kendini tanıtıp tekrar kalktığı yere otururken siyah kravatını düzeltip kendisine masum bir tebessüm ile bakan Park Jin ile göz göze geldi. Ona karşılık olarak gülümserken birden baş köşede oturan sandalyenin titrediğini gördü ve dikkatini oraya verdi.

"Hoş geldin, Taehyung." dedi Jimin, kendinden emin bir sesle. "Toplantıdan sonra odama bekliyorum."

Taehyung yumruğunu masanın altından sıkarken kafasını eğerek onaylamak zorunda kaldı. Onun için daha önce öpüştüğü biri ile göz göze gelmek bile zorken şuan adam, karşısında sanki dün onu yatağa atmaya çalışan kendisi değilmiş gibi patron ayakları çekiyordu.

Deli oluyordu.

"Peki, Bay Park." dedi ve şirketin yönetim kurulunun ve sevimsiz sekreterlerin kendisine baktığını gördü. Hepsine genel olarak başıyla selam verirken çok fazla dikkat çektiğini düşündü ve derin nefesler almaya başladı. Şimdiden boğuluyormuş gibi hissediyordu.

O sırada gözlerini hazırladığı kağıttan kaldırdı ve bir çift kahverengi iris ile karşı karşıya kaldı. İkizlerden pembe saçlı olan onu güven verircesine izliyor ve rahatlatıcı bakışlarını kendisinden ayırmıyordu. Toplantının sessizliği uzadığında Jimin birkaç kez öksürdü ve sertçe masaya vurarak dikkatleri kendi üzerine çekti.

Taehyung, Jin ile göz teması bozulduğu için üzülse de herkesin Jimin'e bakmasına sevinmişti.

"Gelecek ayın projeleri bir hafta içinde açıklanacak hepiniz diken üstünde olun," dedi ve seksi sesi sayesinde odanın libidosunu geometrik bir artış ile yükseltti. "Juhon, sen son zamanlardaki ihale ortalamasını çıkar, Samuel sen ise bana şirketin yaptığı otellerin listesini getir ve Naeyeon da bana önümüzdeki taslağın aşamalarını anlatan detaylı bir dosya verecek."

"Geri kalanlar ile ayrıntılı toplantıyı haftanın son iş gününe bırakıyorum. Çıkabilirsiniz."

Taehyung, bilgili ve tecrübeli adamı hayranlıkla izlerken onun işinde gerçekten profesyonel olduğunu anlamıştı. İşini kontrol ederken etrafa yaydığı aura öylesine kırmızı ve can alıcıydı ki kim görse onun bunu tutkuyla yaptığını kestirebilirdi. Bir şey itiraf etmeliydi.

Park Jimin, iş üzerindeyken gerçekten fazlasıyla seksiydi.

Aynı zamanda Jimin, siyaha dönen kurnaz gözlerini kendisine dalıp gitmiş olan Taehyung'a çevirdi ve bedenine yapışan takım elbisesinin çıkması gerektiğini düşündü. Dünyanın barışa ulaşabilmesi için ve belki de kutuptaki penguenlerin geleceği için... ah, o takım elbiseyi masasının üzerinde paramparça etmek istiyordu.

Taehyung, diye düşündü. Akıl sağlığına zararlı.

Zemine sürtünen tekerlekleri duydu ve aklındaki kurduğu hayal odasından hızla silkelenip kendine geldi ve Taehyung'un kendisini kapının önünde sessizce beklediğini gördü. Konuşmadığı zamanları, her haline tercih ederdi. Çünkü konuştuğu zaman o hareket eden dudaklarının rengini değiştirmek için pek çok şey yapmak istiyordu.

Bilirsiniz, literatürde tehlikeli pek çok şey vardı.

~

Jimin önde, Taehyung arkada şirketin başkanlarının olduğu kata çıkmışlardı ve derin bir sessizlikte geçen asansör yolculuğu aralarındaki yükselen elektriğin voltajını daha da arttırmıştı. Siyah, parlak bir çift ayakkabı, gri buzlu bir kapının önüne geldiklerinde durdu.

"Burası," diye işaret etti, Jimin. "benim odam. Seninki ise bu odanın tam altındaki oda."

Taehyung'un bir kat aşağı da olması hızlanan ve sıkışıp duran kalbine su serperken kendisine açıklama yapan adamı kafasıyla onayladı. Jimin'in minik parmaklarıyla kapıdaki şifreyi girdiğini gördü ve tik sesi ile kapı açıldı.

twin :: vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin