anlaşma

809 37 7
                                    

''günaydın prenses'' gözlerimi açar açmaz kağanın koyulaşan mavi gözlerini görmek nefesimin kesilmesine neden olmuştu ''iyi misin güzelim'' elimle yatağa bastırarak doğruldum ''evet gayet iyim. hatta çok iyim çünkü gözümü açtığımda ilk gördüğüm ve kapattığımda son gördüğüm kişisin. seni seviyorum'' 

''bende seni seviyorum tatlım ama bu müstakbel kocan aç'' ahh evet doğru. ''şey o zaman ben aşağıya inip kahvaltı hazırlayayım'' bir şey demesini beklemeden yataktan çıkıp mutfağa indim. 

''kağan kapı çalıyor açar mısın lütfen'' rahat rahat yayıldığı koltuktan kalkıp kapıya doğru yürüdü. 

KAĞAN

kapıda iki tane polis görünce tedirgin olmadım değil. ''kağan tuna'' sıçtık galiba ''benim. ne vardı'' polislerden biri ''hakkınızda şikayet var'' cevap verecekken arkadan yağmurun sesi geldi ''ne oldu kağan'' korkmaması için gülümseyerek ''bir şey yok hayatım. korkma'' dedim.

''ne şikayeti.'' polislerin arkasından yabancı gelmeyen bir ses ''yağmur ılıcayı kaçırmak'' ve sesin sahibi de göründü. 

yağmur korkmuş sesiyle ''baba''. adam sırıta sırıta evin içine girdi ''bak. geldim kızım. seni bu adamdan alamaya geldim'' hassiktir. ''hayırdır. kimden izin aldın da evime giriyorsun'' pişkin pişkin bakıp ''peki sen kimden izin aldın da kızımı buraya getirdin''

YAĞMUR

''Baba lütfen git burdan'' aptal aptal sırıtarak ''tabi gidicem kızım. ama seni de alıp gidicem'' eliyle bileğimi kavradı. sert bir emirle ''yürü'' dedi. elinden kurtulmaya çalışarak ''baba bırak şu kolumu. gelmiycem'' 

kağan'' duydun kızını. şimdi bırak şu elini'' dedi be babamın bileğinden tuttu. şuan çok karışık bir pozisyondaydık. babam benim bileğimden, kağan babamın bileğinden 

Aptal, lanet olası pislik, gereksiz varlık kolumu bırakmayınca kağan da tek çare suratına yumruğu indirdi ''sana onun  kolunu bırak dedim değil mi.'' 

polisler'' beyfendi kızı almak zorundayız'' kağan konuşacakken araya girdim ''ama, ama ben bu adamı istemiyorum'' 

''maalesef ki daha reşit değilsiniz. bu yüzden babanızın kontrolü altında olmanız gerekiyor'' ya hayır ya hayır. yine karşıma çıktı ve her şeyi mahvetti ''bakın anlamıyorsunuz. bu adamı istemiyorum ben. bu adamdan baba falan olunmaz. tanımıyorsunuz onu'' 

babamdan kolumdan tutup dışarıya çıkarınca göz ucuyla kağana baktım. bir şey yapamamanın siniriyle ve çaresizce dikiliyordu kapının önünde. 

''arabaya zorla bindirilecekken kağanın sesiyle durdum ''seni alıcam. söz veriyorum seni o adamın elinden alıcam'' arkamı dönüp sadece ''seni çok seviyorum'' dedim ve arabaya bindim

aynadan bana bakarak ''asma artık suratını evdeki çalışanlar zorla getirdiğimi düşünecekler'' 

''zaten zorla getirdin'' direksiyonu sıkarak ''bana bak yağmur ister kabul et ister etme sen benim kızımsın ve ben ne dersem o olucak anladın mı küçük hanım.'' 

bir şey demeden başımı çevirip bitmek bilmeyen sıkıcı yolu izledim. neden bu adam benim babam ki. keşke annem yerine sen ölseydin.

''inmeyi düşünüyor musun'' hayır demeyi çok isterdim ama artık onunla konuşmak bile istemediğim için araban indim bir şey demeden eve girdim.

''getirdin beni bu lanet yere. nerede kalıcam peki'' yanıma gelip yüzümü eliyle kavradı ''önceden ayarladığım için odanı düzenledim. yukarıda soldan en son oda'' ifadesizce yanından ayrılıp lanet olası odaya doğru çıktım.

KARANLIĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin