KARANLIĞIM

İntikam.

''iyi bok ettin'' yarım saattir meleğin öfke kusmasıyla baş başaydım ''hayatın boyunca pişmanlıktan gebereceksin biliyorsun değil mi?'' gebermek ne demek sürüneceğim. ''biliyorum. ama bu olmak zorundaydı. artık her şey için çok ge...'' sözümü keserek ''geç değil yağmur. hiç bir şey için geç değil. hadi gidelim kağana her şeyi anlatalım. bitsin bu olay.''

''anlatınca ne olacak söyler misin. babam olacak adam kağanı tekrar şikayet edecek. bir anlaşma yaptım onunla. o şikayeti geri çekecek ben de onun dediğini yapacağım. bu konu da kapansın artık''

''iyi sen bilirsin.'' dedi ve sınıftan çıkıp gitti. derdim yokmuş gibi bi de bunun atarını yiyorum. ''çıldırıcam Allah'ım çıldırıcam'' arkadan gelen sesle irkildim ''bence çıldırmış olmalısın'' ayy buu okulun orospusu çiğdem. 

''git başımdan seninle uğraşamam'' yanıma yaklaşıp ''bence baya çıldırmışsın sen. hadi kağan olayını geçtim. kime atar yapmaman gerektiğini de unutmuşsun.'' ya sabır... ''sen nerenin orospususun güzelim. iyi para alıyor musun. kağanı bırakıp egemene gittiğine göre baya para vermiş sana'' 

''bak tatlım. 1.si beni kendinle karıştırma 2.si kağan ve egemen olayı seni ilgilendirmez 3.sü siktir git buradan'' kolumdan tutup ''bana bak kızım. sen kağanı oyuncağın mı sandın haa?? ondan ayrıl sonra hooop başkasıyla birlikte ol. pardon güzelim ama bu orospuluk değil de ne'' ebenin ki!! ağzımı bozduruyorlar zorla.

''önce şu elini çek'' daha sıkı tutup ''çekmezsem ne olur?'' ve o lanet ses ''kırılır'' egemen. yine her boka atla demi. bok çukuru!!! ''egemen!!'' pislikçe gülüp ''evet'' 

''şey ben sadece kime diklenip diklenmemesi gerektiğini söyledim'' bana dönüp ''unutmuş kendisi'' egemen öfkeyle ''sende kiminle ne şekil konuşman gerektiğini unutmuşsun'' 

''Ama bu orospu kağanımızın duygularıyla oynadı'' egemen cevap verecekken araya ben girdim ''o zaman siz tartışın. bende gideyim.'' 

''dur orada seninle bir yere gitmemiz gerek'' bok çukuru nereye götürecek bakalım ''ee düğünümüz var yarın değil mi? hazırlık yapmamız gerek'' haa tabi cenaze töreni. ''kefen alışverişi tabut falan onları alalım demek istiyorsun değil mi. tabi olur hadi çıkalım'' dedim ve azarlamasını dinlemeden sınıftan çıktım 

ஐ  

''hangisini beğendin.'' bire sürü gelinlik pardon kefen denemiştim. gösterişten hoşlanmam dedikçe pırıltılı, dantelli bir süre şey getiriyor önüme. geri zekalı!! ''bu da güzel değil. gelinliğe ne gerek var ki. siyah bir elbise gayet güzel olur'' çalışan şaşkın şaşkın bakıp ''siyah mı? ama bu sizin en mutlu gününüz ve beyazlar içinde kuğu gibi olmanız lazım''

 hıı hıı canım ''o kadar mutluyum ki inanamazsınız. mutluluğumu anlata anlata bitiremem. hatta anlatamam o kadar mutluyum. çok mutluyum yani'' dedim. imalı imalı gülerek. ''sende çok mutlusundur değil mi egemen''  

''aynen öyle gayet mutluyum'' iğrençsin der gibi bakıp. ora da çalışan kadına döndüm ''illa bir gelinlik alınacaksa sade hatta baya sade dümdüz bir gelinlik istiyorum'' başını sallayarak ''tamam'' eliyle arkadaki koltukları gösterip ''siz şöyle oturun ben bakıp geleyim'' 

 bir süre sonra tekrar gelip ''bu nasıl efendim. tam size uygun dümdüz sade bir gelinlik'' elindeki gelinliğe bakıp. ''deneyelim bakalım''dedim ve bana uzattığı gelinliği aldım.