Pek açıklamaya gerek yok.
Kendi karanlığında kaybolmuş KAĞAN TUNA
Her şeye rağmen hala dik duran masum mu desem saf mı desem bilemediğim bir kız YAĞMUR ILICA
Peki bu zıt karakterler nasıl ortak nokta bulacaklar?
KARANLIĞIN MASUM AŞKI diyelim o zama...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
IYI OKUMALAR CANLARIM ♥♥
''ne o. aklın başına mı geldi'' masum görüntümü bırakıp kaşlarımı çattım. ''benim aklım başımdaydı zaten geri zekalı!! aklı başında olmayan sensin.''
''her neyse. işim gücüm var. böyle saçma şeylerle uğraşamayacağım.'' saçma mı? ''saçma öyle mi?'' tek kaşını kaldırıp başını salladı. ''iyi öyle olsun!! saçmaysa defol git.''
Masanın üzerinde duran telefonumu alıp ''ya da dur. ben giderim!! bir daha da yüzümü görmeyeceksin. merak etme!!'' Dedim ve bardan çıktım. Kapıdaki korumalardan taksi çağırmalarını isteyip oturdum.
''yağmur.'' meleğin sesiyle ona döndüm. ''ne!!'' Usulca yanıma oturarak. ''bebeğim iyi misin?'' sahte bir gülümseme atıp ''sence kötü gibi mi görünüyorum'' dedim.
''evet kötü görünüyorsun. hemde çok kötü'' Daha fazla kendimi sıkmayıp ağlamaya başladım. ''ben ona tüm içtenliğimle özür diledim. beni affetmesi için çabaladım ama o bunu saçam buldu melek. sama saçma da dedi ya saçmaa!!''
''elimi tutarak ''şşş... sakin ol kuzum. sakin.'' başımı göğsüne koydum ''sakin ol falan deme bana melek. sakin falan olamıyorum. bi aşık olalım dedik. ağzımıza sıçıldı be!!''
Başımı okşayarak ''aşk böyledir işte. acıtır, ağlatır, canını çok yakar.'' göz yaşlarımı slip ayağı kalktım. ''ama artık canımın yanmasını, ağlamayı istemiyorum. buraya gelmemekle hata yaptım. o beni çoktan silmiş. şimdi silme sırası bende''
Taksinin gelmesiyle meleğe sarılıp ''seni seviyorum tatlım. kendine iyi bak tamam mı?'' Arabaya binip yerime oturdum. ''yağmur ne yapacaksın peki? geri dönmeyi düşünmüyorsun değil mi?.''
Artık kimsenin sesini duymak istemiyorum. allah kahretsin ki buraya geldim ve kabuk bağlamış yaralarımı deştim. ''neden ben. nedeeenn!!'' bağırmamla amcacığımız aynadan bana batı.
''ö-özür dilerim. ben şey biraz...sinirlendim de'' kapının kenarından peçeteyi çıkarıp uzattı. Anlamsızca suratına bakınca ''göz yaşlarını sil kızım.'' haa...göz yaşı. elinden alıp bir parça çıkardım.
''her ne olursa olsun hiç bir şey senden önemli değildir kızım. bunu unutma.'' nazikçe gülümseyip ''bazen öyle olmuyor ki amcacım. kendi canından bile çok seviyorsun. ama o senin canını defalarca yakabiliyor.''
''anladım ben seni. aşk mevzusu. bizimde gençliğimizde eşimle az didişmedik. çok fazla canımızı yaktık. ama sonu güzel oldu bak. 14 senedir evliyiz. sende sabret. dertleri yaşamadan mutluluğu yaşayamazsın.''
''iyi hoş diyorsun da amca neden illa dertleri yaşamamız gerekiyor. dayanamıyorum ki artık.'' adam tam cevap verecekken. ''burada inebilir miyim?'' dedim.
