NOT

400 31 32
                                    

Herşeyi bırakıp gitmek... Ben böyle yapmıştım. Sensei'imi, eğitimimi, Misako'yu ve ve Lloyd'u bırakıp gitmiştim. İçinizden bana  'yürek mi yedin sen?' diyor olabilirsiniz. Ki büyük bir ihtimalle yemiş olmalıyımki herşeyi bırakıp çekip gitmiştim. Aslında o zamanki kafamla düşününce bu fikir fazlasıyla mantıklı gelmişti.

O'nun Ninjago için kendini feda etmesinin üzerinden daha bir ay yeni geçmişti ki Sensei'im beni derslerime tekrar başlamıştı. Hergün Lloyd'dan element, Sensei'den dövüş ve Misako'dan ecza dersi alıyordum. Hangi bitki yada çay neye iyi gelir tarzında şeylerdi. O zamanlar çok saçma geliyordu ama değerini sonradan anladım.

Kafamsa artık kaldırmıyordu. Derslerin ortasında dalıp gitmelerim bile Lloyd ve Misako'nun derslere ara vermelerini sağlarken Sensei durmuyor hatta daha sıkı çalıştırıyordu. Evet o bir yıl içinde spinjitsu ve diğer elementlerinde kontrolünde ustalaşmıştım ama kullanmadığın sürece elementlere ne gerek vardı? Bu süre boyunca Chase ile hiç görüşmemiştim. Daha doğrusu karşısına nasıl çıkacağımı yada çıksam bile ne diyeceğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

Lloyd ise, Lloyd ise hem ninjaları bir arada tutmaya çalışıyor hemde benimle ilgileniyordu. Ben ilk ay kimseyi odama bile almazken, kimsenin yüzünü bile görmezken bir anda günün yarısını onunla geçirir olmuştum.  En başlarda biraz garipsemiştim ama sonralarda pek umrumda olduğu söylenemezdi...

Gitmeye karar verdiğimde ise artık çıldırmak üzereydim. Geceleyin beni asla yanlız bırakmayan kabuslarım, buna rağmen sabahın köründe başladımığız eğitimler ve O'nu hatırlatan şeyler beni kafayı yeme noktasına kadar getirmişti! Artık elimi yüzümü yıkamak yada dışarı çıkıp temiz hava almakta hiçbir işe yaramıyordu. Buna kesin bir çözüm lazımdı. Bende kararımı vermiştim zaten!

Ninjaların aralarında olan her tartışmada onları sakinleştirmek için Sensei ve Misako'da gidiyordu. Yine böyle birgün çantama kıyafet, para, uyku tulumu ve işime yarayacak birkaç şey aldım. Odamı düzenledim. Geride sadece bana küçük gelen kıyafetlerim, lacivert ninja kıyafetim ve Lloyd'un verdiği kolye kalmıştı. Çalışma masamın üzerine ninja kıyafetimin üzerine Lloyd'un verdiği kolyeyi koydum. Birde üzerinde 'Affedildin' yazan bir not koyup çekip gittim.

İlk birkaç gece gerçekten zor olmuştu. Sonrasında küçük, beni idare edecek bir daire kiralamış, küçük bir kafede kasiyer olarak çalışamaya başlamıştım. Anlıyacağınız kiramıda oradan sağlıyordum.

Birgün kapım çaldı. Halbuki ev sahibi dışında kimse benim kapımı çalmazdı. Ama o gün kira günüde değildi? Korkarak kapıyı yavaşça açtım ve kim dersiniz? (Lloyd yada Sensei sandınız değil mi? Hehe!! Ama değil!!) Chase!! Bunun burada ne işi vardı? O sanki kendi mekanıymış gibi içeri geçti. Elindeki valizi bir kenar atıp koltuğa geçti! Ben bu kadar şaşırmışken onun cevabıysa şu oldu.

"Vay Amy büyümüşsün! Bayağıda güzelleşmişsin! Yakışmış benim muhtişim kankama! Ama alındım yani ne kadar zaman oldu insan kankasına haber vermez mi?" olmuştu.

Ben ona olanları anlatıp şaşırıp şaşırmadığını sorduğumda ise

"Amy, Amy, Amy! Ninjago'da yaşıyoruz! Burada özel insanlar elementlere hükmediyor! Burada serpantinler, taş savaşçılar daha nice böyle doğaüstü kötüler var! Seninkide sorumu yani!" demişti.

Sonrasında Chase ailesi ile görüşüp benimle kalmak istediğini söyledi. Ailesi karşı çıksada onları ikna etmişti. Ben daha ne olduğunu anlayamadan acayip lüks bir dairede bulmuştum kendimi... Onları eviymiş! Ne kadar inanamasamda  Chase yine ve yine ikna etmişti! Bu çocuk kelimeleri nasıl kullanması gerektiğini çok iyi biliyordu!

LEGO NİNJAGO: Lacivert Ninjanın KaderiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin