Damn You | Episode 22

1K 106 37
                                    

Yıpranmıştım.

Ruhumun  külleri etrafa saçılırken bedenim git gide daha  da zayıf bir hâl almıştı.

Dayanamıyordum.

Aldığım her nefes beni daha çok boğuyordu.

Onu görmediğim her an, sanki kanıma zehir bulaşıyormuş  gibi yavaş yavaş eriyordum.

Sonra o geliyordu.

Gözlerim onu görüyordu.

İlaç olmasını diliyordum, panzehirim  o'ydu  diye umuyordum.

Ama o, boğulduğum çukura daha çok gömüyordu beni.

Ölmemi  benden bile çok istiyordu ve ben bunu onun bakışlarında  görüyordum.

Artık buna bir son vermek istedim.

İçimde filizlenip  büyüyen bu acıya ve kalbimde ki bitmek bilmez sevgiye son vermek  istedim.

Kendi kendimi bitirmekten başka hiçbir seçenek gelmedi aklıma.

Ben de o an gerçekten yapmak istedim.

Parmaklarımın  arasında ki keskin jileti  bileklerime  bastırmak, kanımı acı çeken  bedenimden  ayırmak.

Zaten ölmüş olan ruhum da, belki ilk defa buna sevinirdi.

Kendime yapabileceğim bir iyilikti  belki de bu.

Gözlerimi yumdum  ve derin nefesler aldım.

Oturduğum  zeminde sırtım  duvara rastlıydı  ve birkaç dakika boyunca böylece bekledim.

Ruhum, kıvranıyordu  adeta.

Düşüncelerim birbirleriyle savaşıyordu  ve ben gündüz içerisinde karanlık bir gece yaşıyordum.

"Yapacak mısın?" Onun sesini duymama  rağmen gözlerimi açmadım. "Bitir artık şu işi." dedi ağlamaklı  bir sesle. O kadın için ağlıyor oluşu bile kendime zarar vermem için bir sebepti.

"Lauren." diye soludu sessizce. "Gözlerini ."

Ona itaat  ederek gözlerimi araladığımda  hemen karşıma, bana çok yakın bir şekilde oturduğunu  gördüm.

Ela gözleri kanlanmıştı ama yinede gözlerini gözlerimden ayırmıyordu.

"Eğer sen yapamıyorsan," uzanıp parmaklarımın  arasında ki keskin aleti aldı ve kendi bileğine  dayadı. "ben kendi sonumu  belirleyeyim."

Göz yaşlarım, sıcaklıklarıyla  birlikte yanaklarıma  süzülürken  dudaklarımın  arasından tek bir cümle çıkabilmişti.

"Ne olur, benden önce ölme."

Çünkü senin olmadığın bir dünyada bir saniye bile yaşamak istemiyorum.

Bu acıyı kalbime sen kazıyor  olsan bile, senin için yaşıyorum.

"Yaşamam için bir neden görüyor musun?" Sesi odanın içerisine mesafe getirerek  yayıldı. "Söyle." diye bildirdi sinirle. "Kendime ve sana acı vermekten başka ne işe yarıyorum?"

Bedenimi  ona daha çok yaklaştırırken  ellerimi yüzüne yerleştirdim.

Gözlerim, onun güzel gözlerinin içinde kayboluyor içten içe daha çok bağlanıyordum.

Yanaklarında  ki göz yaşlarını yavaş yavaş teninden temizlerken  "Gitme." dedim ona. "Beni bırakıp gitme."

"Bensiz daha iyi hissedeceksin. Ben olmadan herkes daha iyi olacak."

"Ben değil."

Alnımı  alnına  yasladım ve  bir kez daha fısıldadım. "Seni ben seviyorum, o değil."

Parmaklarının  arasında tuttuğu metal aletin  yere düşerken çıkardığı sesi duydum.

Ama kalp atışlarımdan  daha yüksek değildi.

Dudakları, dudaklarımın üstünü yavaş yavaş örttü.

Onu bu kadar yakından, gerçek duygularıyla hissediyordum.

Dudaklarımda, dudaklarının  tadı.

Ruhum sanki ilk defa nefes alıyormuş  gibi canlanıyordu. Nefes nefeseydi  belki ama ilk defa, uzun zaman sonra ilk defa tadıyordu  bu rahatlığı.

O beni öperken, sanki kanayan yaralarım  kapanıyordu.

Acıyı  unut, diye fısıldadım  beynime. Acı çekmeyi unut.

Nefes almak için dudaklarımızı  ayırırken  "Ağlama." dedi bana. "Artık burdayım, ne olur ağlama."

***

Bu bölüme gelen oy ve yorum sayısına göre bir daha ki bölüm final olabilir ya da sonraya atılabilir. Hala okuyan kaldı bilmiyorum  ama Lauren çok acı çekti azıcık gülsün  istiyorum. Sizi seviyorum.❤

Damn You :: Malik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin