Tenimi sıyıran soğuk rüzgarı hissetmeme rağmen, uzun zaman sonra dışarda olmak belki de, o yanımda olduğu için bana bu kadar iyi gelmişti.
Hiçbir yere gitme isteğimiz olmadan, sadece yan yana yürüyorduk.
Hareket eden bedenlerimiz ellerimizin birbirine değmesine sebep oluyordu ve tenime temas eden sıcak seni kalbimi güzel duygularla besliyordu.
Günlerimiz sessiz ama eskisinden daha iyi geçiyordu. Aynı evin içerisinde çoğu zaman film izleyip, konuşmadan yemek yiyorduk. Ama bugün yürüyüş fikri ondan çıkmıştı.
Bana karşı kibar davranıyordu. En azından eskisine göre ne düşündüğümü ve ne hissettiğimi umursuyordu.
Yavaş ilerliyorduk ama ona yakın olduğum için daha rahattım. Bazen gözlerime bakıyor ve bana çocukluk anılarını anlatıyordu. Kendisi hakkında bir şeyler anlatmasına bayılıyordum. Ve tabii bana bir şeyler sormasına.
Adımlarımız aynı anda ilerlerken
"Yoruldun mu?" diye sordu. Ela gözlerini bana doğru çevrilmişti.Kafamı iki yana salladım. "Yürümek iyi geliyor." Uzun zaman sonra ilk defa daha az üzgün hissediyordum. Hala içimde beni yaralayan şeyler vardı elbette ama en azından daha iyiydim, olmam gereken kadar olmasa da iyiydim.
"Biraz oturalım mı?" Çocuk parkının içerisinde ki bankı gösterdiğinde onu onaylayarak oraya doğru ilerledim. Onunla olduğum zaman nerede, ne yaptığım hiç önemli değildi benim için asıl önemli olan yanımda onun varlığını hissetmekti.
Yan yana oturup gecenin karanlığında gökyüzünü seyrediyoruk.
Birbirimizden çok büyük taleplerimiz yoktu.
Onun tek ihtiyacı sevgiydi. Ve benim tek ihtiyacım o'ydu. Ona ihtiyacı olan sevgiyi vermekte benim görevim olmalıydı.
Onu gerçekten mutlu etmek istiyordum. Onun yüzünde ki gülüşü görmeye, hissetmeye dair arzularım vardı.
Derin bir nefes aldığını duydum. "Nasıl hissediyorsun?" diye sordu. Ne tür bir cevap vermem gerektiğini veya onun neyi duymak istediğini bilmiyordum ama cevap vermek için yavaşça araladım dudaklarımı. "Umudum var." dedim sessizce gülerken. "Önceden ileriye baktığımda kendimi hep bir şeylerle boğuşurken görüyordum ama şimdi, burada senin yanında güzel şeyler hayal edebiliyorum."
O ela gözlerini tam karşısında boş bir noktaya sabitlemişken ben asla bıkmayacağım şeyi yaparak onu inceledim.
Solgun olmasına rağmen mükemmel gözüken yüzünü, sahip olduğumuz gece gibi karanlık saçlarını, konuşurken hareket eden dudaklarını seyrettim.
"Hayal edebiliyorsun." dedi. "Evlilik, çocuk gibi şeyler mi?"
"Aslında tüm sorunlara rağmen birbirine sıkı sıkı tutunan iki insan hayal ediyorum. Her zaman her şey harika olmuyor ama ben yalnız olmayacağımı hayal etmeyi seviyorum."
"Bende." diye fısıldadı sessizce. "Bende yalnız olmamayı istiyorum."
"Benim aksime sen zaten yalnız değilsin Zayn."
Gözlerime bakmamayı sürdürürken "İyi olacağız." dedi bana. Bunu öyle çok söylüyordu ki bu beni tedirgin ediyordu çünkü buna inanmadığını biliyordum. Sadece söylüyordu işte.
Kafasını bana çevirip gözlerime baktı. "İyi olacağız değil mi? Yoksa ben hep burada seninle acı içinde mi olacağım?"
Gözlerinde ki hisler kalbime ağırlık yaparken, yutkunmam zorlaştı.
"Bazı şeyleri unutmaya çalışıyoruz." dedim sesim titrerken ve o benim hissettiğim o küçücük mutluluğu yok etmek ister gibi, dolu dolu gözleriyle konuştu. "Aşık olduğum kadını unutmaya çalışıyorum Lauren. Kendimi bile unutabilirmişim ama onu unutamazmışım gibi geliyor."Gözlerimi kapatıp bekledim. O kadının içinde olduğu her cümle kendimi yitirmeme sebep oluyordu.
Ona bakarken mırıldandım."Hiç yol kat ettiğini düşünmüyor musun? Benimle olmak hiç mi iyi gelmiyor?"
"Ben kendim için değil, senin için buradayım. Beni seven tek kadın mutlu olsun diye."
"Bende sen, belki beni sevebilirsin diye buradayım Zayn, hiç bir yolu olmadığını bilmeme rağmen."
"Özür dilerim." dedi. "Seni her seferinde üzüyorum ama inan bana ben daha kötü bir haldeyim." Duraksadı ve gözünde ki yaşları sildi. Onu böyle görmek kalbimi delip geçen bir delikten farksızdı ve kanıyordu. Kalbim onun yanında daha çok kanamaya başlamıştı.
Başını ellerinin arasına alırken "Evleniyor." dedi. "Yarın o adamla evleniyor ve ben ona, onu sevdiğimi bile söyleyemiyorum. Tek yaptığım şey seninle lanet bir bankta oturmak ve içten içe o düğün iptal olsun diye dua etmek."
Canım acıyordu. Ruhum, beni ona hâlâ aşık olduğum için terk etmek istiyordu.
Günler önce yapmak istediğim şeyi yapıp hayatıma son vermeyi tekrar düşünmüştüm. Kaçmak benim yapabileceğim en cesurca şeydi.
Kelimeleri zar zor bir araya getirirken "Gidebilirsin." dedim. "Eğer istiyorsan."
"Ben istemiyorum Lauren. Kalbim istiyor. Artık dayanamıyorum."
Gözlerinin içinde saklamaktan korkmadığı o acıyla tekrar tekrar yüzleşirken, bir kez daha gurursuz olmak istedim. Onun için.
"Gitmeni istemiyorum."
Uzanıp göz yaşlarını sildim ve onların geride iz bıraktığı yerlere dudaklarımı bastırdım. "Benimle olmanı istiyorum." diye fısıldadım ona bakarken. "Çünkü seni seviyorum. O sevmiyor olsa bile ben seviyorum." Gerçek dudaklarımı kanatsa bile bu böyleydi. O duymak istemese bile sahip olduğumuz doğruydu.
Ama o bir şey söylemedi. Saniyeler boyunca sustu. Banka uzandı ve başını dizlerime yaslayıp ağlamaya devam etti.
Onun her göz yaşı, içimden bir parça koparıyordu.
"O evleniyor." dedi. "Ve ben tüm hayallerimi onunla birlikte sonsuza dek yitiriyorum."
Çaresiz gibiydik, ikimizde.
Birbirimizden başka yolumuz yokken, birbirimizden başka da çıkmazımız yoktu.
***
Böyle şerefsiz bir insan olmak açıkçası beni de pek mutlu etmiyor
Bir saniye
Aslında ediyor
Yorumlarınızı bekliyorum ve şaşırmayın diye söylüyorum bir sonraki bölüm finaaal
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damn You :: Malik
FanfictionHer gününü benden nefret ederek geçiren bir adamı sevdim. Ve her gece benim yerimde başka bir kadını hayal eden o adam için ağladım. Kaybedeceğim tek şeyin göz yaşlarım olduğunu bile bile.