9.Bölüm

28 7 0
                                    

-2 gün sonra-
Uyandığımda bir hastanenin herhangi bir odasındaki yatakta buldum kendimi. Pek bir şey hatırlamıyordum. Hatırladığım tek şey en son merdivenlerden yuvarlandığım andı.
Ben düşüncelerimle kendi kendime mücadele ederken kapı çalındı.
"Gir."
Sesim cansız çıkıyordu. Kendimi de güçsüz ve yorgun hissediyordum. Kapıyı çalan annemdi. Annemi görmemle her şey netleşti. Neden burada olduğumu daha da önemlisi neden merdivenlerden yuvarlandığımı hatırlıyordum.
Annem epey korkmuş görünüyordu. Ve ben ona halen kızgındım.
"Kızım. Nasılsın?"
"Yorgun hissediyorum sadece."
Kızgındım anneme ama daha çok kırgın. Bana nasıl söylemezdi, nasıl boşanmazdı o babam olacak adamdan? Aklım almıyordu bir türlü.
Annem yanıma oturdu, küçüklüğümde hep yaptığı gibi saçımla oynamaya başladı. Annem beni böyle severdi ve ben ona hep kızdığım zamanlarda hemen affederdim onu bunu yapınca. Fakat bu defa farklıydı anneme sadece kızgın değildim sonuçta kırgındım da. Saçımla oynaması bile değiştiremez, yok edemezdi bu gerçeği.
"Bir şey sormak istiyorum?"
"Sor kuzum sor miniğim."
"Neden..? Neden boşanmak istemedin ondan?"
"Bunları daha sonra, sen iyileştiğin zaman konuşalım yavrum."
"Peki"
Evet, anneme karşılık vermek yerine 'peki' diyebildim sadece. Annem de inat ederdi çünkü.
Aslında gerçek neden bu değildi. Yorgundum, uğraşabilecek durumda hissetmiyordum kendimi. Belki de haklıydı annem. Eve gidince, kendimi toparlayınca konuşmak en doğrusuydu.
Kapı bir anda açıldı.
Ben babamın olabileceği ihtimalini düşünerek ses çıkarmadım ve diğer tarafıma dönerek uyuyor gibi davrandım. Annem de babama belli etmezdi gerçeği şu anki durumumdan dolayı.
Tahminlerimin aksine gelen doktordu.
"Hastamız bugün nasıl hissediyor kendini?"
Her zamanki doktor soruları, sorma tarzlarıydı işte.
"Biraz daha iyiyim, teşekkürler."
"Güzel. Eğer durumun bu şekilde devam ederse yarın taburcu olabilirsiniz."
"Peki, tekrardan teşekkürler."
"Şimdi gidiyorum ben, sen de dinlen biraz daha."
"Tamam"
Doktor gittiğinde uyumaya bu sefer gerçekten karar vermiştim ve anneme fiziksel biçimde sırtımı döndüm. Birkaç dakika sonra da kendimi uykunun güçlü kollarına düştüm.
Uyandığımda sadece birkaç dakika uyumuşum geldi ama saatlerce uyumuştum. Kendimi de daha iyi hissediyordum. Uyku iyi gelmişti.
"Babam. Babam geldi mi?"
"Hayır."
Uğramamıştı bile.
Evet, babamı uzun bir süre keskin şartlarla görmek istemiyordum. Kabul ediyorum. Ama o adam benim babamdı ya babam. Ben de onun kızıydım. Kızını, son göz bebeğini hiç mi merak etmemişti ya. Haksızlık değil miydi bu?
Tam anlamıyla anlamıştım artık. Babam bizden çoktan vazgeçmişti. Biz onun için bir hiçten başka bir şey degildik.
Bu üzmüştü beni. Barın darbesinin üzerinden yıllar geçmesine rağmen atlamamıştım ve üzerine de şimdi yeni bir darbe. Hem de babam tarafından.
Annem kantine kendine kahve almak için inmişti.
Kendi kendime düşündüm sonra.
Sözde 'baba' olmak yetmiyordu işte. O 'babalık' kalıbına uygun karakter lazımdı. Yoksa şu dünyada milyonlarca baba vardı zaten. Peki ya hepsi gerçekten baba mıydı? Değildi işte, değildi. O kadar cani adam kutsal kelimelerden olan 'baba' kalıbını hak etmiyordu. Bu hem bana, hem yaş belirtmeksizin tüm çocuklara, hem de asıl baba olan insanlara haksızlıktı. Çok büyük bir haksızlıktı hem de. Çok büyük.
"Sen ve Barın içimdeki en büyük boşluğumsun baba."
İstemsizce bu sözler döküldü agzımdan. Sonra da damla damla yaşlarım. Ve sonra da yaşların devamı geldi işte. Daha fazla dayanamayarak kapadım gözlerimi.
Uyumadım, sadece kapadım gözleri.
Durmadı gözyaşlarım, sessizce süzüldü yanaklarımdan sadece. Sessizce ve kimsesizce.

BÖLÜM SONU

Yıldız yağdırmayı ve yorum yapmayı unutmayın.

Desteklerinizi bekliyor olacağız.
Sizleri seviyoruz.

Bu satıra hikayemizi beğeneceğini düşündüğünüz kankalarınızı etiketleyin.

VE UMUDUN SON KIRINTILARI SIRRIMIZ
(Bu satıra bizim için önemli olan 🍭 emojisini koyalım.)

-İclal&Sena

Umudun Son Kırıntıları #ilmelistanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin