14. Bölüm

19 7 0
                                    

Çalan alarmımla uyanarak dolabıma koştum. Geç kalmak istemiyordum sonuçta.
Bu evdeki idare eder olan dolabımdan buz mavi rengindeki şortumla, buz mavi renginden birkaç ton daha koyu olan kalın sıfır kollu kıyafetlerimi aldım ve banyoya koştum.
Bir duş aldıktan sonra giyindim üstümü. Saçlarımı da sıcaktan dolayı kurutmadan iki yandan balık sırtı örgü modeli yaptım ve banyoda işimi tamamlayıp çıktım.
Mutfağa ilerleyip bir şeyler atıştırdıktan sonra evden çıkmak için hazırdım. Kapının yanından küçük sırt çantamı alıp açtım kapıyı. Açık, kısaca yazlık olan ayakkabılarımı giyip, çıktım evden.
Lunapark uzak değildi bu yüzden yürüyecektim. Zaten taksi veya başka bir araç beklersem geç kalacaktım.
Hızlı adımlarla yürüdüm.
Sokakları daha tam ezberleyememiştim ama lunaparktan eve veya evden lunaparka gidecek kadar bilmem şu anlık yetiyordu.

Lunaparka gelip yerimi aldım.

"Selam Işıl."

"Selam."

Lunaparktaki diğer çalışanlarla aram iyiydi açıkcası.

Daha -çok erken olmasa da- sabah saatleri olmasından dolayı pek hatta kimse yoktu.
Ben yerime geçip oturdum.

"Işııııl."

"Efendim Arda?"

Arda da burada çalışanlardandı. Kayra kadar olmasa da dostumsu bir karakteri vardı.

"Gel hadi kahvaltı yapmamışsındır."

"Evet, yapmadım. Tamam geliyorum."

Yerimden ayrılıp bizimkilerin yanına gittim.
Evet, daha bir iki gün olmasına rağmen bizimkiler olmuşlardı kendileri.

Yanlarına gidip simit falan yedikten sonra orayı yani nasıl anlatılabilirse toparladık işte.
Sonra yerime döndüm ve öğle molaları ve kişisel ihtiyaçlarım haricinde yerimden pek ayrıldığım söylenemezdi.

Bugün de bir şekilde bitmişti. Çantamı alıp eve gidecektim. Ve öyle de oldu.

Eve gelip hemen attım kendimi koltuğa. Telefonumla oyalandım biraz. Sonra daha alışamadığım odama geçtim ve üstümü değiştirdim. Ev moduma dönmüştüm sonunda.

Tam yatacağım sırada Kayra aradı.

"Alo? Efendim?"

"Evde misin Işıl?"

"Evet hatta uyumak üzereydim."

"Hmm"

"Hayırdır ne söyleyeceksin sen?"

"Ya yorgunsundur, sen söylerim sabah falan.

"Sen bilirsin."

Israr edemeyectim çünkü ben uykuya düşkün biriydim ve uyku düzenim bozulmuştu ama sonuçta uykum hâlâ vardı.
Bu yüzden uyuyacaktım.

Kayra ile birbirimize "iyi geceler" dileyip kapattık telefonu. Sonra da ben uyudum.

Sabah kalkıp giyindim üstümü.
5 gün sonra bugün 6 Temmuz olacaktı.
Ve ben büyük bir heyecan içindeydim.

Lunaparka gittim ve yine ayni rutin günü tamamlayıp eve geldim.
Daha sonra Kayra'yı aradım.

"Alo? Kayra'm anlat. Seni dinliyorum."

"Kuşu'm nasıl söylesem bilmiyorum ama..."

"Kayra hadi."

"Benim hoşlandığım biri var yani sevmek değil hafif bir hoşlantı sadece."

"Kayra sen ciddi misin? Kızın adı, soyadı... Hadi çabuk anlat hepsini."

"T.C. kimlik numarası da lazım mı Işıl?"
Az sakin ol ya. Alt tarafı hoşlanıyorum dedim, çıkıyorum desem neler isteyeceksin kim bilir?"

"Kayra'm o kız ilk görümce adayım sonuçta. Gerçi 8 yaşındayken hoşlanıyorum dediğin kız..."

Kendimi tutamayıp kahkaha attım, benim ardımdan da Kayra.

"Ya Işıl'ım mesele bu sefer ciddi güldürme."

Kayra bana yarım saat boyunca kızı anlattı.

Kızın adı Ayça. Soyadını kendisi de bilmiyor henüz. Bizim okuldaymış. Kayra da yeni fark etmiş.

Kayra ile konuşup her gece yaptığım gibi uyudum.

Birkaç gün daha bu şekilde rutin, sıkıcı ve yorgun geçti.

Bu sabah uyandığımda farklı bir his vardı içimde.  Çünkü bugün 6 Temmuz günüydü.

Heyecan içinde hazırlandım bugün ve yine heyecan içinde işe gittim. Sakarlıklar da buna dahil elbette.
Sokakta düşmem en barizlerinden.

Lunaparka gelip yine yerimi almadan önce bizimkilerle kahvaltı yaptım.
Sonra yerime geçtim ve bekledim.

Bugün 6 Temmuz ama aynı rutinlikte ve bu benim sinirimi bozmaya başlamıştı.

Hayır... Bir dakika... Bu... Bu olamaz.

Barın şu an tam karşımda bana bakıyor. Bu sefer karıştırma falan yok. Yüzünü görüyorum. Gözlerimin içine bakıyor. Barın burada. Fakat yanında kızıl saçlı bir kız ile. Bir yıkım daha işte.

Aslında asıl mesele bu değil.
Kalbimin atışında ki değişmeyen ritim.
Barın'ı yıllar sonra görüyorum ve halen aynıyım. Ama onu ilk günkü kadar sevdiğime de eminim.
Kafam karışmıştı cidden.
Barın böyle karşimda gözlerimin içine bakarken neden ben put gibi duruyordum?
Ya da o kızıl saçlı kız kimdi?
Oradan ayrılıp başka yere koştum hemen. Kimsenin göremeyeceği bir yere.
Balerinin arkasında duvara yaslandım.
Hissiz gibiydim.
Bu ben olamazdım.
Bu Barın olamazdı.
Ve o kız olmamalıydı orada.
Tutamadım kendimi, nadir anlarda yaptığım gibi çok sesli olmasa da, bıraktım kendimi.
İzin verdim gözyaşlarıma.
Özgürleşti onlar, benim ruhum kaybolup, yanarken...

BÖLÜM SONU

Yıldız yağdırmayı ve yorum yapmayı unutmayın.

Desteklerinizi bekliyor olacağız.
Sizleri seviyoruz.

Bu satıra hikayemizi beğeneceğini düşündüğünüz kankalarınızı etiketleyin.

VE UDUMUN SON KIRINTILARI SIRRIMIZ.
(Bu satıra bizim için önemli olan 🍭 emojisini koyalım.)

-İclal&Sena

Umudun Son Kırıntıları #ilmelistanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin