Konser

782 59 13
                                    

Gözlerimi açtığımda, çoktan sabah olmuştu. Evet sabaha kadar koltukta uyumuştum. Daha doğrusu düşünürken uyuyakalmışım. Bugün konser günü.

Banyoya doğru çıktım ve aynada kendimi inceledim. Gerçekten çökmüş gözüküyordum. Bu ben olamazdım. Kendime gelmeliydim. Aklımda bir soru vardı, onu çok özlemiştim, tekrar görmek istiyordum. Justin'in numarası hala bende vardı. Değiştirmiş mi değiştirmemiş mi diye düşünürken ona gizli numaradan yazmaya karar verdim. Ne olursa olsun onu çok merak ediyordum ve özlemiştim dayanamıyordum.

Bilinmeyen numara: umarım bugünki konserin güzel geçer.

Mesajı attıktan sonra karnıma ağrılar girdi, acaba numarasını değiştirmiş miydi? Ve ya cevap atacak mıydı? Birden mesaj sesi geldi ve telefonu elime alıp hemen mesajı açtım.

Justin: teşekkür ederim ama sen kimsin?

Justin mesajıma cevap verdi. Kendimi ağlamaktan alı koyamadım, ve titreyerek cevap yazdım.

Bilinmeyen numara: kim olduğumun önemi yok, sadece iyi dilekte bulunmak istedim. Orada olacağım.

Bu mesajı neden atmıştım? Neden orada olacağım demiştim? Orada olamazdım.

Mesaj beklesem de Justinden cevap gelmedi.
Hemen giyinmeye başladım, Justin beni görmeyecekti evet ama yine de güzel giyinmek istiyordum. Dolabın karşısında bir saat ne giyeceğimi düşündükten sonra, kırık beyaz, omuzları açık tül bir elbise buldum. Onu giydim. Tam konsere uyuyordu. Saçlarımı dağınık bırakarak başıma Justin'in bana aldığı papatyadan oluşan tacımı taktım. Aynanın karşısına oturdum ve pek makyaj sevmediğim için biraz allık ve rimel sürdüm. Dudaklarıma da çilekli balm sürdükten sonra hazırdım.

Konser alanına doğru ilerlerken titriyordum, ve insanlar beni tanımasın diye gözlük takmıştım. Gerçekten bu kıyafetin üstünde siyah gözlükler komik duruyordu. Böyle daha mı çok dikkat çekiyordum? Her neyse, umrumda değil.

Konser alanı her zamanki gibi çok kalabalıktı. Ben arkalardan bir yerden bilet almıştım, hem önler kalmamıştı, hem de Justin beni farketmemeliydi. Eğer fark ederse her şey mahvolurdu.

Konser başlıyordu, saniyeler sonra Justin sahneye çıkacaktı. Ve evet, sahnenin altından yavaşca yukarı doğru çıktı. Kalbim yerinden çıkarcasına atıyordu ve ağlıyordum, ama sessizdim. Sadece ağlıyordum. Onu o kadar çok özledim ki.

Bir an gözümü ekrana kaydırdım, ve onun mükemmel yüzünü daha yakından gördüm, dudakları, gözleri, gözlerinin ışıltısı. Şarkı söylerken dudaklarını yalaması. Ah Tanrım şu romantik anı bozmasa olmaz. Evet çok seksi olduğunu o da biliyor.

Purpose. Purpose çalmaya başladı. Justin yere oturdu. Dev ekrandan sadece ona bakıyordum. O kameraya bakıyordu ben ona, sanki gözlerime bakıyormuş gibi hissediyordum. Gözleri dolu doluydu. Justin balık burcu ve çok duygusal, en sevdiğim özelliklerinden birisi. Kalbi çok güzel.

Justin şarkısını söylerken etrafı çok dikkatli inceliyordu, bilinmeyen numaradan mesaj geldiği için sanırım. Ama beni göremedi, görmesin de zaten.

Nothing Like Us söylemeye başladığında, ağlıyordu. Bu şarkıyı benim gözlerime bakarak söylerdi çünkü. Ben de deli gibi ağlıyordum. Bu bizim şarkımızdı. 

Konser bitmek üzereyken arkamdan bir el bana dokundu,

Justinin korumalarından birisiydi. Ne olduğunu anlamadım ama bana bir yeri gösterip oraya gitmemi işaret ediyordu.

Panikleyip;
"Hayır, hayır ben gidiyorum zaten burdan" desem de, kendimi gösterdiği yerde buldum. Sahne arkasıydı sanırım. Kimse yoktu.
Birisi geliyordu, evet tanıdığım bir yüz.
Scooter'dı bu.

Scooter bana sarıldı, gözleri dolmuştu.

"Rosanna, sen burada ne arıyorsun, neredeydin?"

Sesi titriyordu.

Ben ise donup kalmıştım, sadece gözlerimden yaşlar süzülüyordu.

"Ben, sadece çok özledim ve görmek istedim, zaten şimdi gidiyordum Scoot."

Scooter ciddileşti ve
"Neden gittin? O çok üzüldü, kırıldı."

"Ben de çok üzüldüm Scoot. Onu üzmek istemiyordum ama ben ondan çok daha fazla üzüldüm." Diye mırıldandım gözlerimdeki yaşları silerken.

Scooter bana sımsıkı sarıldı ve

"Sen aileden olacaktın, neden bunu yaptın. Sana hepimiz çok alışmıştık. Özellikle Justin, yeni yeni toparlandı."

Derin bir nefes aldım ve

"Zorunda kaldım."

Bir saattir Scooter'la konuşuyorduk. Zaman nasıl bu kadar hızlı geçti gerçekten anlamıyorum.

Kafamı Scooter'ın yanına doğru çevirdiğimde,  Justin merdivenlerden inip, sahne arkasına doğru geliyordu. Panikledim ve ne yapacağımı bilemedim, sadece aşık olduğum adamı izledim. Mutlu gözüküyordu, dansçılarına sarılmış gülüyorlardı. Ben ise donakalmıştım.

Justin beni gördü ve gülümsemesi birden kesildi. Yerinde kalakaldı, gitarını yavaşça omzundan çıkarttı, gözlerinin dolduğunu burdan görüyordum.
Titrek bir sesle,

"Rosanna?"

Umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı ve beğenilerinizi bekliyorum. Bunlar beni daha da şevklendiriyor, çok mutlu oluyorum. 💕

PATIENCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin