Justin benim triplerim altında gerilmişti. Ama haklıydım.
"Rosanna özür dilerim. Ama o an ne yapacağımı bilemedim. Haklısın. En baştan tepkili olmam gerekiyordu."
Hala Justin'in yüzüne bakmıyordum ama dibime kadar geldiğini kokusunun yaklaşmasından anladım.
Burnunu yanağıma dokundurdu ve kısık sesle
"Sana aşık olduğumu biliyorsun Ros."
Elleri saçlarımda geziniyordu. Burnunu da yanağımda gezindiriyordu. Tahrik olduğumu belli etmemeliydim.
"Justin, biliyorum ama ona tepkisiz kalman beni düşündürüyor."
Justin bu sefer dudaklarını yüzüme koyup yavaş yavaş suratımı öpmeye başladı. Nefes alış verişlerini çok net duyuyordum. Dudaklarını yanaklarımda hissetmek bile beni deli ediyor.
Justin ona bakmamakta ısrarcı olduğumu anlayınca ellerini yüzüme koyarak yavaşça başımı kendisine çevirdi. Mükemmel suratıyla karşı karşıya kaldım ve uzun uzun inceledim.
Upuzun kirpikleri, mükemmel gözleri(aşığım gözlerine tanımlayamıyorum bile), dudakları...
Evet dudaklarında kaldım çünkü inceliyordum.
Dolgun dudakları vardı. Özellikle de iç kısımları daha da dolgundu. Daha fazla bakmama kararı aldım ama Justinin eli hala yüzümdeydi ve kafamı çeviremiyordum.
Justin ellerini yüzümde gezdirdi, yanaklarımı okşadı ve o huzur veren sesiyle kısık sesle konuşmaya başladı hatta fısıldadı;
"Sana aşığım Rosanna, bunu hiçbir zaman unutma istiyorum. Seni sevmekten bıkmayacağım."
O bana bu kadar yakınken böyle konuştukça onu öpmek geliyordu içimden ama kendimi frenledim.
"Ben de seni her şeyden çok seviyorum Justin."
Justin yüzümde gezdirdiği elini saçlarıma doğru çıkarttı ve beni kendine yaklaştırdı. Çok nazik ve yavaş davranıyordu. Artık dudaklarımızın arasında neredeyse hiç mesafe yoktu. Yavaşça dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve küçük küçük öpmeye başladı. Ben o kadar etkilendim ki o an gerçekten sadece duruyordum.
Justin benim karşılık vermediğimi anlayınca kafasını geri çekti ve gülümsedi.
Bu sefer ben odaklandığım dudaklarından gözlerimi çektim ve gözlerimi justinin gözlerine kilitledim, elimi justinin saçlarında gezdirdim, ve onu öpmeye başladım. O kadar deli gibi öpüyordum ki sanki yıllardır görmemiş gibiydim. Justin de aynı şekilde karşılık verdi ve beni saniyeler içinde kucağına aldı. Odaya doğru ilerlerken hala öpüşmeye devam ediyorduk.
Güneşin ışıklarının gözlerimi rahatsız etmesinden sabah olduğunu anlamalıydım. Nefret ediyorum. Sağ tarafıma baktığımda tamamen yastığına sarılmış yüz üstü yatan çıplak bir Justinle karşılaştım. Kendime baktığımda ben de aynı şekildeydim ve telaşla hemen üstümü giymenin yolunu ararken yerde duran sütyenimi gördüm. Hemen giydim ve arkasını kapatmaya çalışırken sırtıma dokunan iki sıcak elle irkildim.
"Yardım edeyim mi?"
Utanmıştım. Gerçekten deli gibi utanıyordum.
Kafamı evet anlamında salladım ve hemen kıyafetlerimi alıp banyoya koştum.
Klozetin üstüne oturdum ve sakinleşmeye çalıştım. Yüzümü yıkamak için lavabonun karşısına geçtiğimde boynumdaki morlukları gördüm ve utanarak dudaklarımı ısırdım. Yüzümü yıkadıktan sonra banyoda üstümü değiştirdim ve saçlarımı tepeden topladım, banyodan çıkıp utanarak odaya doğru giderken odada üzerinde sadece Calvin Klein boxer'ı olan Justin'i gördüm. Allahın cezası neden bu kadar seksi.Odaya girdim ve
"hadi Justin giyinmedin mi hala?"Justin sırıttı, yaklaştı ve burnumdan öptü.
"Giyinirim şimdi."
Boynumdaki morluğu fark etti ve gülümsedi. Elini moraran yerde gezdirdi ve,
"En sevdiğim renk mor biliyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATIENCE
FanfictionMerhabalar! Uzun süredir aklımda buradan hikaye yazıp yazmamak vardı ama sonunda kararımı verdim. Birçok arkadaşım ve takipçilerim de istedikleri için başlamaya karar verdim. Şimdilik bu kadar umarım seversiniz! Keyifli okumalar..