Gözlerimi açtığımda yatakta yatıyordum, Justin de başımda korkmuş gözlerle bana bakıyordu.
"Rosanna? İyi misin ?"
Hiçbir şey diyemeden ağlamaya başladım, Justin çoktan kafamı göğsüne dayamış saçımı okşuyordu.
"Artık bir ailem yokmuş Justin."
"Senin ailen benim."
"..."
"Rosanna bak baban sana sinirlendiği için öyle birden çıkıştı."
"Ki haklılar da Justin.. Ben onları tamamen unuttum. Böyle tepki vermesini yadırgayamıyorum bile."
"Biraz bekleyelim. Sakinleşsinler. Sonra ailenle konuşur her şeyi anlatıp özür dileriz, olmaz mı?"
"Olur.."
Justin saçlarıma bir kaç kokulu öpücük bıraktıktan sonra yataktan kaltı.
"Hadi amaaa ağlama artık bak ne dedim ben."
Çaresizce gözyaşlarımı sildim ve başımı salladım.
Yataktan kalmış banyoya doğru yöneliyordum ki Justin kolumdan tutup beni geri çekti.
Gülümsüyordu.
Aramızdaki mesafe çok azdı..
Gözlerine baktım ve Justin konuşmaya başladı.
"Ne olursa olsun senin yanındayım. Sen artık benimsin anladın mı? Seni ne olursa olsun bırakmayacağım Rosanna."
Birbirimize sarıldık...
"Rosanna! Hadi amaaaa neden gelemiyorsun..."
"Geldiiiii-m"
Koşarak merdivenlerden aşağı indim. Her zamanki gibi Justin benden önce hazırlanmıştı ve kapıda beni bekliyordu.
Koşarak gidip yanağından öptüm ve
"Geldiiiim. Özür dilerim beklettim."
Justin beni kapıya yasladı.
"Seni bir ömür beklerim.."
Dudaklarımdan öptü.
(Romantik romantik konuşunca utanıyorum.)
Kollarının arasından sıyrıldım ve yerimde duramaz bir şekilde
"Hadi gideliimm"
Justin gülümsedi ve kapıyı açtı.
Önünden geçerken kokusunu duydum. Harikaydı.
Justin anahtarı kontağa takmaya çalışırken
"Bil bakalım nereye gidiyoruz"
"Nereye?"
"Sürpriz."
Heyecanlı gözlerle Justine bakıyordum. O bana hiç bakmıyordu. Sadece yola konsantre olmuştu. Ben de kafamı cama yasladım ve yolu seyretmeye koyuldum.
Durduğumuzda havaalanındaydık.
Anlamsız gözlerle Justine baktım.
Justin çoktan emniyet kemerini çıkartmış kapıyı açmıştı. Ben de hemen indim ve
"Neden buraya geldik?"
"Sürpriz dedim ya Rosanna"
Justin elimden tuttu ve anahtarı çalışanlarından birine verdikten sonra beraber özel uçağımıza bindik.
Koltuklara oturduk. Justin bana hiçbir şey söylememeye yeminli gibiydi.
Ben de telefonumu çıkarttım ve oynamaya başladım.
Justini gizli gizli çektim ve snapchate attım.
Ha ha çok kötüyüm........
Uçak kalktı ve benim de heyecanlı bekleyişim devam etti..
Kaç saat geçti bilmiyorum ama hava aydınlanmaya başlamıştı. 10-11 saat geçmiş olmalı. Justinin kucağında uyuyakalmışım.
"Justin, nereye gidiyoruz böyle? Söyle artık."
"Çok az kaldı zaten bebeğim sabret."
Uçak yavaşça alçalmaya başladı ve sonunda durdu. Bu uzun yolculuk ne içindi gerçekten çok merak ediyordum.
Uçağın kapısı açıldı ve hemen aşağı indim.
"Justin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATIENCE
FanfictionMerhabalar! Uzun süredir aklımda buradan hikaye yazıp yazmamak vardı ama sonunda kararımı verdim. Birçok arkadaşım ve takipçilerim de istedikleri için başlamaya karar verdim. Şimdilik bu kadar umarım seversiniz! Keyifli okumalar..