184 13 8
                                        

5. Bölüm

"Neden hep tek başına burada oturuyorsun? Arkadaşın yok mu? Jungkook'un yanında her zamanki yerimi alırken söyledim.

"Bilmiyorum, beni hiç aralarına almadılar. Hem sen varsın ya, başka arkadaşa ihtiyacım yok." dedi gülümsemesini yüzüne yerleştirerek.

"Seni dışlıyorlar mı? Bu saçmalık!" Yüzümde dehşete düşmüş bir ifade oluştuğundan emindim. Çünkü kim Jungkook'la arkadaş olmak istemezdi ki?

"Dışlama değil. Konuştuğumuz zaman iyi anlaşıyoruz ama yine de ilk tercihleri ben değilim." Kafamı sallayarak anladığımı belirttim.

"Hediyemi beğendin mi?" İki hafta önce ona verdiğim hediye hakkında hiçbir şekilde yorum yapmamıştı. Merak ediyordum. Kafamı eğerek aşağıdan yüzüne bakmaya başladım. Bakışlarımı görünce kıkırdadı. Çok tatlı görünüyordu!

"Evet, çok teşekkür ederim. Sürekli onunla oynuyorum! Ama bazen diğer çocuklar da oynamak istiyorlar. Onlara izin vermeyince bana kızıp hiç konuşmuyorlar." Etraftaki arkadaşlarına baktı.

"Neden onlarla birlikte oynamıyorsun ki?"

"Çünkü sen onu bana hediye ettin! Onlara değil!" Kendini geri çekerken söyledi.

Elimi kontrol edemeden yanaklarına ulaşıp kavramıştı bile. Yanaklarını yavaşça sıkarken şaşkın gözlerle bana bakıyordu.

"Ya! Fazla sıkma, canımı acıtıyorsun." deyip yanaklarını elimden kurtarmaya çalıştı. Ama ben bırakmamış üstüne daha fazla sıkıp iki yana sallamaya başlamıştım.

"Yanakların çok yumuşak Jungkook!" diye çığırmam tüm parkı doldurmuştu. Birkaç göz bize dönerken o utanıp elleriyle yüzünü kapatmıştı.

"Jungkook yanakların kızardı!" dedim ellerimi geri çekerken. Ellerini gözlerinden çekip yanaklarına yerleştirdi. Ondan sonra mümkünmüş gibi daha fazla kızardı.

"Sen bağırmasaydın herkes bize bakmazdı işte." Kollarını göğsünde bağlayarak kafasını ters yöne çevirdi. Pantolonumun cebinden çıkardığım elmalı lolipopu ona uzattım.

"Bunu istemez misin? Çok yazık. Gelirken yersin diye düşünmüştüm. O zaman buradan herhangi birine verebilirim öyle değil mi?" deyip ayaklandım. Ona aldığım bir şeyi başkasına vermeme izin vereceğini düşünmüyordum. Beni de yanıltmadı. Sözlerimi bitirmemle ayaklanması bir oldu.

"Tamam tamam. Yiyeceğim. Başkasına verme." Elini lolipopa uzattı.

"Öpersen veririm." Yanağımı gösterirken söyledim. Gözleri bunu beklemediğini belirtircesine büyüdü.

"Beni kandırmadığını nerden bileceğim?" dedi somurtarak.

"Öpmek istemiyorsan söylemen yeterliydi. Al ye işte."

Lolipopu eline tutuşturdum ve banka geri oturdum. Elindeki lolipopa boş bakışlar atıyordu. Yavaşça yanıma geldi. Ambalajı açıp ağzına yerleştirdi. Ambalajı da sonra atmak üzere cebine yerleştirdiğini düşünüyordum. Sessizce oturmaya devam ediyorduk. Çocuk seslerini saymazsak aramızdaki tek ses onun ağzındaki lolipopu çevirme sesiydi. Neden benimle konuşmuyordu? Kalkıp annemin yanına gideceğim sırada yanağıma değen yumuşak dudaklar duraksamama sebep oldu. Bunu beklemiyordum işte. Teması kısa kesmişti. Geniş gülümsememle ona döndüğümde bana bakıyordu. Elinde de lolipopu tutuyordu. Yavaşça ona yaklaştım ve elinde tuttuğu lolipopu ağzıma aldım. Hemen geri çekildim.

"Ya! O benim lolipopum." dedi uzaklaştırırken.

"Elmalısını hiç denememiştim. Lezzetliymiş."

I Miss You/TaeKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin