"Alo, Pattie neredesin?"
Bir kaç çıtırtı geldikten sonra sesi kulağıma ulaştı. "Annenle bizim evdeyiz, sen neredesin?" Üzerimdeki elbiseye ters düşen beyaz spor ayakkabıları ayağıma geçirdikten sonra telefonu hoparlör modundan çıkararak kulağıma dayadım. "Yanınıza geleceğim, beni bekleyin."
"Tamam kızım."
Evden çıkmadan önce kırık aynamdan görebildiğim kadarıyla şişen gözlerime baktım. Farım ve rimelim birbirine karışarak göz çevremi boyamıştı, dudağımda artık rujumu göremiyordum. Evden çıktım ve kapıyı onlarca kez kilitledikten sonra arabama bindim. Onların yanına gitmeden önce parti alanına uğrayıp çantamı almaya karar verdiğim için ıslak mendil ile makyajımı sildim.
Geniş bir bahçesi olan barın önünde durduğumda arabadan indim. Yanıma gelen valeye hemen döneceğimi söyleyerek arabaöı uygun bir yere koyması için anahtarı ona verdim. Müzik sesi git gide artmıştı ve içeride hala orta yaşlı meslektaşlarımızı görebiliyordum. Etrafa bakınarak çantamı ararken gördüğüm kişi ile yerime çakıldım.
Zayn.
Onun burada ne işi vardı? Ah tabii o da bir mimardı, ve bu davetsiz bir partiydi. Onu bir kaç yıldır sadece magazin haberlerinden görüyordum, uzun süredir görüşmüyorduk ve onu görmek beni şaşırtmıştı. Çok değişmemişti; kirli sakalı, şık ve gümüş saati, dövmeleri, beyaz gömleği ve gülümsemesi hala harikaydı. Kişiliğinin ise hala bıraktığım gibi olduğundan neredeyse emindim. O çok iyi biriydi. Gülerek konuştuğu kişiden başını bana doğru çevirdiğinde duraksadı. Gülümsemesinin yerine hafif aralık bir ağız kaldı ve az önce benim ona yaptığımın aynısını bana yaparak beni baştan aşağıya süzdü.
Tekrar gözlerimiz buluştuğunda ona gülümsedim ve üzerine doğru adımlamaya başladım. O da gülümsedi ve elindeki içki bardağını kenarı bıraktı. Yanındakine dönüp bir şeyler söyledikten sonra o da ban yaklaştı ve ben içimden gelen bir sarılma isteği ile ona sarıldım. O da bunu bekliyormuş gibi anında kollarını belime doladı ve başını boynuma gömdü.
Bir süre aynı şekilde kaldıktan sonra benden ayrılarak ellerimi tuttu ve bana baktı. "Tanrım seni çok özlemişim." Annesinin ölümünden sonra babasıyşa birlikte yurt dışına gitmişlerdi. Onunla ilişkimiz o zaman kesilmişti ve bir daha görüşmemiştik. Birbirimize kolayca ulaşabilecekken neden görüşmediğimizi bilmesem de, bugün bizi Tanrı'nın karşılaştırdığını düşünüyordum.
Gözlerimi yere çevirdiğimde çantamı gördüm ve ellerimi ellerinden kurtararak yere eğildim. Çantamı aldıktan sonra yerimden doğruldum.
"Ben şimdi gitmeliyim, yarın şirkete gelirsen görüşebiliriz?"
Soru sorar gibi yüzüne baktığımda beni gülümseyerek onayladı ve son kez sarıldıktan sonra ayrıldık.
*
Boş kalmasın diyr yazıp attığım bir bölüm devamını yazarım