"Günaydın Kate"
Asistanım bana gülümseyerek karşılık verdiğinde uzun zamandır içinde bulunmadığım odama yürümeye devam ettim. "Saçlarınız çok yakışmış Bayan Cyrus." Teşekkür ederek odamın kapısını açtım ve arkamdan kapatarak içini süzmeye başladım.
Herhangi bir değişiklik yapılmamış olmasına rağmen hiçbir zaman içinden çıkmadığım, o çok sevdiğim odam bana çok yabancı gelmişti. Artık kendimi buraya, buradaki çoğu insana ait hissetmiyordum.
Yorgunluğuma dayanamayarak kendimi çalışma masamın hemen yanındaki koltuklardan birine bıraktım. Vücudumun olduğundan daha yorgun düşmesini hamileliğime bağlıyordum. Uzun bir zamandır kendi işlerimin çoğunu çalışanlara bırakmıştım ve kariyerim arka plandaydı. Karnımdaki sorunu çözmeden işlerime dönemezdim.
Sorun.
Bebeğimi sorun olarak adlandırmak bir anlığına kendime kızmama sebep oldu. Ellerimden birini karnıma koyduğum anda odamda yankılanmaya başlayan telefonumun sesi irkilmeme sebep olmuştu.
Zayn.
Derin bir nefes alarak telefonu açtım ve kulağıma dayadım. "Evet?" Bir kaç kapı sesi geldikten sonra 'hey' diye mırıldandığını duydum. "Boşsan seni almaya geliyorum, biraz vakit geçiririz. Neredesin?" Sesimi öksürerek netleştirmeye çalıştıktan sonra şirkette olduğumu söyledim. "Seninle bir şeyler konuşmam gerekiyordu zaten." Olumlu bir cevap verirken sesindeki değişikliği sezmiştim.
Telefonun kapandığına dair gelen ses odada yankılandıktan sonra tekrar kendimle başbaşa kalmıştım, fakat bu uzun sürmedi.
Odama kapıyı çalmadan giren Justin gözlerini bir süre odamda gezdirdikten sonra görüş açısına girdiğimde gözleri şaşkınlıkla açıldo ve kaşları havalandı. "Senin burada ne işin var?"
Alaycı bir şekilde güldüm ve elimle hayali bir çember çizdim. "Burası benim odam, Justin." Bir kaç saniye bekledi fakat bir şey söylemedi. Kapıyı kapattıktan hrmen sonra yavaş adımlarla karşımdaki koltuğa oturdu. "Evleniyormuşsun?"
Sorgular gibi çıkan sesine karşı gözlerimi ondan kaçırdım ve yere bakmaya başladım. "Nasıl onunla ev-" cümlesini bitiremeden açılan kapı ile ikimizinde bakışları o yöne çevrilmişti. Zayn'in beni gördüğünde gülümseyen yüzü Justin'i gördüğünde düşerken derin bir nefes alarak ayağa kalktım. Aralarında geçecek saçma bir konuşmayı kaldıramayacaktım.
"Zayn, gidelim."
Bana bakarak başını salladıktan sonra Justin'e son bir bakış attı, ben ise arkamı dönmedim.
**
Üzerimdeki ince tişörtü çekiştirerek Zayn'in evindeki rahat koltuklardan birine yayıldım. Her yönüyle Zayn'in lüks düşkünlüğünü belli eden evde hafif su sesi çıkan tek sesti. Zayn birazdan burada olurdu ve benim konuşacaklarımı tekrar etmek için dakikalarım kalmıştı.
Kendimi sonunda hazırlayabildiğimde adım sesleri duyulan Zayn çok geçmeden kapıda belirdi, ardından karşımdaki koltuğa oturdu. "Konuşacağın şeyin iyi olmadığını seziyorum." Şüpheyle konuştuğunda yavaşca başımı salladım. "Aslında, iyi olup olmaması sana bağlı. Nasıl tepki vereceğini bilmiyorum." Söylediklerimden sonra oturuşunu düzeltti ve ıslak saçlarıyla oynamayı kesti.
"Bak uzatmak istemiyorum. Hafife alanileceğim bir konu değil." Sol elimdeki tek taşla oynarken bakışlarımı halıdan yüzüne çıkarttım. "Ben hamileyim."
Bir kaç saniye yüzüme boş boş baktıktan sonra hafifçe kıkırdadı. "Şaka yapıyorsun herhalde." Yüzümdeki ifadeyi bozmadan ona bakmaya devam ettim, o ise bir süre daha kıkırdamayı sürdürdü. Sonunda sesi kesilirken arkasına yaslandı. "Ne zaman öğrendin?"
"Bir süre ünce, çok uzun bir zaman olmadı."
"Kaç haftalık?"
"Emin değilim. 6, 7?"
Sorduğu sorularla nereye varmaya çalıştığını anlayamasamda sessiz kalıp hepsini cevapladım.
"Aldır onu." Dediklerini algılamam bir kaç saniyemi aldı. Bu sefer gülen taraf ben olduğumda, aynı ciddiyet ile yüzüme bakmaya devam etmişti. "Saçmalıyorsun, Zayn."
"Ne yani? O şeyi içinde taşıyıp ikimizin de hayatını sikmeyi mi planlıyorsun?"
Alayla güldüm. "Zayn siktir git!" Ayağa kalkıp yanından geçmeye çalışırken beni bileğimden yakalayarak geriye çekti. "Bir yere gitmiyorsun! Onun üzerinde benim de söz hakkım var ve sana aldırmanı söylüyorum!"
Dolan gözlerimle aşağıda kalan yüzüne baktığımda bakışlarında herhangi bir değişiklik olmadığını gördüğümde ağlamaya başladım. "Ben sana güvenmiştim!" Bileğimi sallayarak ondan kurtarmaya çalıştım fakat buna izin vermeden daha da çok sıktı. "Ya onu aldırırsın, ya da bu evlilik başlamadan biter."
Zayn'in tek bir anda bu kadar hızlı değişebileceğine gözlerimle tanıklık etmesem inanmazdım. Atlattığım ilk şokun ardından titrek bir nefes alarak hıçkırıklarımın arasından kendimi konuşmaya zorlamıştım.
"Bitsin o zaman."
Elinden kurtardığım bileğimi ovuşturduktan sonra parmağımda yüzüğü çıkartıp masaya bıraktım. Evden çıkarken yalnızlığım ve yağan yağmur ile başbaşa kalmıştım.
*
Selam ben geldim :(
Tüm hikayelerime bölüm atacağım inş
Bu bölüm hiç içime sinmedi ama Jiley göreceksiniz sonunda