YENİ HİKAYE YAYIMLADIM BAKARSANIZ İYİ OLUR <3
Onu gördüğümde elimdeki parlak tektaş ayaklarımın ucuna düşmüştü.
Çıkan ses ile bakışlarını yavaşca tek taşa indirdikten sonra ona bakmaya başladı. Gözlerini oradan ayırmadı, uzun bir süre baktı, baktı ve baktı. Esen rüzgar ile birlikte minik yağmur taneleri düşmeye başladı.
Üzerimdeki uzun, bileğe kadar olan kabana rağmen tir tir titriyordum.
Bedenimi sıcak tutan kaban ne yazıkki ruhumu sıcak tutmama yetmiyordu, onun yüzüne baktıkça kalbim sıkışıyordu.
Stres, üzüntü ve korku beni sarmıştı. Zaten Justin ile karşılaşmasaydım eve girerek saatlerce ağlayacaktım. Zayn nasıl bu kadar aceleci olabilirdi? Ben senelerdir Justin'i beklerken, bu yüzüğü ondan almak isterken onun vermesi beni yıkmıştı.
Zayn ile evlenmek istemiyorum, bir yandan ise Justin'i daha fazla beklemeyi istemiyorum.
"B-ben,"
Yağmur biraz daha şiddetlenirken sesini zorlukla seçtim. Titreyen ellerimle eğilip yüzüğü yerden aldım ve avucuma sıkıştırdım. Dudakları aralanmıştı ve derin nefesler alıyordu. İyi hissetmiyordum. Ona sarılırsam iyi hissedeceğimi biliyordum ama Zayn kafamı karıştırıyordu.
Ona umut vermiştim.
Bir kez de başkasını düşünme.
"Sen, yani o. Ne yaptın sen?"
Dilim tutulmuş gibiydi, cevap veremiyordum. Islak saçlarım yüzüme yapışmaya başlamıştı. Onları yüzümden çekerek yanına ilerledim. "J-justin." Elimi sular damlayan bedenine uzattığımda geri çekildi. "Bir şey yapmadım." Benden uzaklaşarak bahçe kapısına yürümeye başladı.
"Neden böyle yapıyorsun!"
Arkasından bağırdım. "Boşversene, gelmem hataydı zaten." Dedi ve kapıyı açtı. Arkasından koşarak ona yatiştim ve kolunu tuttum. "Hayır dur! Neden geldin?" Soğuk yağmur damlalarının aksine sıcak göz yaşlarını yüzümde hissediyordum. Bana dönerek yüzüme bakmaya başladığında başımı kaldırarak gözlerine bakmaya başladım.
"Artık Zayn'in eşi olduğuna göre bunu söylememe gerek yok." Dedi ve kolunu sertçe çekerek yürümeye devam etti.
"Kabul ettiğimi bereden biliyorsun!"
Ağlamaktan boğuk çıkan sesimle tekrar bağırdım. "Düşüneceğimi söyledim ve ona bir cevap vermedim! Duymak istediğin bu, öyle değil mi?" Arkasını dönerek hızlı adımlarla bana yaklaitı ve tam karşımda durdu. İşaret parmağını göğsüme koyarak beni ittirdiğinde sendeledim. "Neden kabul etmedin? Kabul etmene engel olan neydi!"
"B-ben, sadece k-kabul etmeyeceğimi bilmeni istedim."
"Neden kabul etmiyorsun?"
Beni bir kez daha ittirdi. Ben hala onu sevdiğimi söyleyemeyecek kadar korkaktım, o ise göremeyecek kadar kör.
"Hah, bana verecek bir cevabın bile yok! Yalan söylüyorsun yalan. Kabul edeceksin değil mi? Daha geçen gün altımda inleyen Miley Cyrus evlenecek öyle mi? Söylesene aptal bir oro-"
Islak elim, ıslak yüzüne çarptığında artık yağmur sesi olmayan sokakta yankılandı.
"Teşekkür ederim." Dedim ve göz yaşlarımın tadını dudaklarımda hissederek gülümsedim. "Beni bu kadar düşük gördüğün için teşekkür ederim. Asıl orospunun Maria olduğunu anlamayacak kadar salak olduğun için, her seferinde beni aşağıladığın için, bana önem vermediğin için teşekkür ederim."
Elimin tersi ile ıslak saçlarımı geriye attım. "Artık değersiz bir orospu gibi hissediyorum ama zaten senin gözünde öyleydim."
Hiç bir şey yapmayıp beni dinlemesi daha çok sinirimi bozarken öne atılıp onu ittirdim. İki yanda boşca sallanan elleri hareketlendi ve geriye sendeledi. "Her şeyin suçlusu sensin, bu hale gelmeme sebep olan sensin. Kaybettiğim bebeğimin sorumlusu sensin, senden nefret ediyorum."
Ona vurduğum ellerimi bileklerinden yakalayıp uzun süreden sonra ilk kez konuştu. "Ne bebeği?"
"Boşversene, umrunda olmaz zaten."
"Sana ne bebeği dedim!"
Her sesi yükseldiğinde kırılan kalbim bir daha kırıldı ve ağlamam şiddetlendi.
"O bebek rüyalarıma giriyor, ben kendimi affedemiyorum. Onun canına kıydığım için kendimden nefret ediyorum. Beni hamile bıraktın, beni görmedin bile! Hiçbir zaman umrunda olmadım. Onu aldırmak zorunda kaldım, 18 yaşında babasız ve orospu bir annesi olan çocuğu dünyaya getirmeye korktum. Her şey basitti değil mi senin gözünde?"
Ellerimi çekerek ondan kurtardım. "Git buradan seni istemiyorum." Olduğu yerde dişlerini sıkarak bana bakıyordu, gerçekleri duymayı kaldıramayacak kadar zayıftı, kişiliğinin, nasıl biri olduğunun yüzüne vurulmasını kaldıramıyordu.
Ani bir çıkışla gelip bana sarıldığında kollarımı boynuna sardım ve omzunda ağlamaya devam ettim.
Her seferinde ona dönecek kadar gurursuzdum işte.
Belimdeki ve başımın arkasındaki eliyle beni kendine bastırdığında gözlerimi sımsıkı kapattım. "Son olarak seni sevdiğim için kendimden nefret ediyorum."
Gözlerim kararmadan önce söylediğim son sözler bunlardı.
*
HİKAYENİN AĞZINA SIÇTIM AMA AZİMLE İLERLİYORUM NE KADAR İĞRENCİM