Miley
"Zayn burada beklemene gerek yok. İyiyim."
Bağladığı kollarını çözdü ve gerindi. "Evet, Justin burada nasıl olsa değil mi?" Derin bir nefes alırken gözlerimi ellerime indirdim. "Onu demek istemediğimi biliyorsun."
"Miley, senden hâlâ bir cevap bekliyorum. Lütfen kararını ver."
Beni de korkutan buydu. Duygularım aynı karışıklığındaydı ve hâlâ karar verebilecek kadar net bir şeyim yoktu. Ayrıca hamileydim ve Zayn bunu bilmiyordu. Justin de bilmiyordu.
Ben de bebeğin hangisinden olduğunu bilmiyordum.
Zayn odadan çıktığında kendimle başbaşa kalmıştım ve düşüncelerim etrafımı sarmalamıştı. Bebeğimi aldıramazdım, fakat ileriki aylarda ne yapacaktım? Eğer Zayn'in çocuğunu taşıyorsam ona söylemek zorundaydım. O ise öğrendiği gibi düğün hazırlıklarına başlardı.
Peki ya Justin'in bebeği ise?
Aynı şeyin tekrar olacağu düşüncesi midemde kasılmalara sebep olmuştu.
O bebeği istemezdi, bir de bebek benden ise onu istemezdi.
Ama ona kıyamaz, eğer bilirse ölmesine izin vermez.
Düşüncelerim ikiye bölünmüştü ve o ana kadar cenin pozisyonunda ağladığımı fark etmemiştim. Yalnızlığımı bölen kapının ritmik bir şekilde tıklanması olmuştu. Burnumu çektim ve elimi yanaklarımda gezdirerek biraz da olsa kendimi düzeltmeye çalışmıştım. Kapı açıldığında içeri giren annem ve babamı görünce göz yaşlarımı saklama gereği duymadım ve yanıma gelen anneme sarılarak ağlamaya devam ettim.
"Tanrım, çok korktum Miley! Justin iyi olduğunu söyledi fakat dayanamadım ve geldim."
Babam ise yatağın diğer yanına oturduğunda dediklerine cevap vermeden ikisine de sarılıp ağlamaya devam etmiştim.
Annem Justin'in de burada olduğunu söylemişti ve gece onların evinde kalmamı söylemişti. Ayrıca Justin'in beni bırakabileceğini de eklemişti.Şu an Justin'in bir şey bilmemesinin verdiği rahatlıkla kabul etmiştim. Kapı açıldı ve Justin'in bedeni görüş alanıma girdi. Gözlerimin içine bakarak gülümsedikten sonra yanıma geldi.
"Sonunda seni yalnız yakalayabildim."
Biraz garip gözüküyordu. Eğilip bana sarıldığında ben de ona sarıldım. "Justin, ters giden bir şey yok değil mi?" Olumsuz bir şekilde mırıldandığını duyduğumda başını boynuma gömmüştü.
Daha sonra annemlerin evine gitmek için yola çıkmıştık. Başta benim için çok endişelendiğini söylemişti, daha sonra konuşmamıştık.
"Miley biraz yavaş olsan tatlım?"
Annemin mutfağında ben buraya gelene kadar pişirdiği her şeyi yemeye çalışırken annem şok olmuş bir biçimde bana bakıyordu. Justin ise yan sandalyede oturmuş, elleri çenesinde beni izliyordu. Çok da şaşkın gözüktüğü söylenemezdi. Derin bir nefes aldı ve parmağındaki yüzüğü çıkararak masaya bıraktı, ardından anneme döndü. "Tish, ben biraz dinleneceğim. İzninle yukarı çıkıyorum."
Annem onu onalyadığında ayağa kalktı, ve ben ne olduğunu anlamadan eğilip yanağımdan öptükten sonra mufaktan çıktı. Annem kapıyı kapattıktan sonra Justin'in boş bıraktığı sandalyeye oturmuştu.
"Miley, bana söylemek istediğin bir şey var mı?"
Alttan alttan Justin'in davranışlarını ve benim durmadan yememi sorguluyordu. Hamile olduğumu söyleyip söylememekte hâlâ kararsızdım. Ama o ne olursa olsun annemdi, zaten söylediğim onca şeyden sonra bilmeye hakkı vardı.
Fakat ne tepki vereceğini bilmiyordum.
"Anne, sana bir şey söylemem gerekiyor fakat nasıl açıklayacağımı bilmiyorum. Öncelikle senden sakin kalmanı ve ani bir tepki vermemeni istiyorum."
"Ah Tanrım! Kazadan sonra bir şey oldu ve bana söylemiyorsunuz değil mi?"
Ellerinden birini alına koyarak az önce bir kaç gün içinde öleceğimi söylemişim gibi baktı bana. "Anne, lütfen sessiz ol. Çünkü bunu senden başka birinin duymasını istemiyorum."
Yanındaki bardaktan su içti ve derin nefesler almaya başladı. "Anne ben hamileyim."
Annem şaşkınlıktan dudaklarını bir kaç kez açıp kapattı. Bir dakika boyunca benimle karnım arasında mekik dokudu ve gözlerinden yaşlar akmaya başladı. "Aman Tanrım!" Titreyen ellerinden birini ağzına kapattı ve ağlamaya devam etti.
Daha sonra bana sarıldı ve bir kaç dakika öyle durduk. "Peki, Zayn ile ne zaman evleniyorsunuz? Yani sonuçta artık bir bebe-"
"Anne," dedim ve ondan ayrılarak yüzüme bakmasını sağladım. "Bu söyleyeceğim şeyin seni umutlandırmasını istemiyorum fakat söylemek zorundayım."
"Bebeğin kimden olduğunu bilmiyorum."
Annem daha çok şaşırması mümkünmüş gibi yüzüme bakarken kalp krizi geçirecek gibi duruyordu. "Yani başkasıyla mı birlikte oldun, kim, ne zaman-"
"Anne Justin ile birlikte oldum!"
Fısıltıyla konuştuğumda sandalyede arkasına yaslandı ve gözlerini kapattı. Kıkırdaması kulağıma ulaştığında gözlerimi sımsıkı kapatarak yüzümü ellerim arasına aldım. "Tanrım, kesinlikle Justin'den hamilesin!" Kısık sesle bağırarak söylediği şey kalbimin çarpmasına neden olmuştu. Anneme her şeyi anlatırken kaybettiğim bebeğimi de anlatmıştım ve bana çok kızmıştı. Ben de kendime kızgındım zaten.
"Anne bilmiyorum. Kimseye söylemedim zaten."
"Kazadan sonra doktorla konuştun mu? Bebek iyi mi?"
"Evet, anne bebek iyi. Ve doktordan kimseye söylememesini rica etmiştim. O da söylememiş zaten."
"Anladım."
Bir süre aramıza sessizlik girdiğinde tek duyabildiğim nefes alış verişlerimizdi. Elimin karnımda durduğunu fark etmiştim. "Peki onu hissedebiliyor musun?" Annem gülümseyerek sorduğunda başımı iki yana salladım. "Hayır, sanırım onu hissedemeyeceğim kadar küçük."
"Miley, bebek ondan ise ne yapacaksın?"
Annem endişe ile gözlerini benşmle birleştirdiğinde gülümsemeyi yavaşca kesmiştim. Açıkçası ne yapacağımı bilmiyordum. "Bunları daha sonra konuşalım."
Anneme sarıldıktan sonra kapalı mutfsk kapısını açarak nerdivenlere yönelmiştim. Düşük led ışıklarının aydınlattığı koridoru geçerek Justin ile olan odamıza ulaştım. Kapıyı yavaşca açarak içeriye geçtim ve altında bir eşofman ile uyuyan Justin'e baktım. Derin bir befes aldıktan sonra dolaptan kendime onun tişörtlerinden birini çıkarttım ve üzerime giydim.
Saçlarımı topuz yaptıktan sonra banyoya girip yüzümü yıkamıştım. Aynadan kendşme baktığımda hissettiğim acizliğe bir çok anlam yükleyebilirdim.
Kendimi bu hale getiren bendim.
Aptalın tekiydim ve hayatımda mesleğimde başarılı olmaktan başka bir yeteneğim yoktu. Yıllarca aynı kişide takılı kalmıştım ve her seferinde onun beni tekrar yıkmasına izin vermiştim. Kalbimi kıran da birleştiren de oydu.
Diğer tarafta ise Zayn vardı. Onunla ne yapacağımı bilmiyordum. Hala elimde bir yüzük vardı ve ben yüzüğü gördüğüm anda bir şey hissetmediğim günden beri onu sevmediğimden emin olmuştum.
Karnım belirginleşmeye başladıpında ne yapacaktım? Onu bir kaç haftadan sonra daha fazla saklayamazdım. Ayrıca dna testi yaptırma gibi bir şansım yokken hangisinden olmadığım bir çocuğu dünyaya getirmek büyük bir riskti.
İmkanım olsa olmamasını dilerdim.
Banyodan çıktığımda Justin hâlâ aynı şekilde uyuyordu. Küçük adımlarla yanına gidip yorganı kaldırdım ve yanına girerek başımı göğsüne koydum. Bir şeyler mırıldanarak kolunu belime attı ve beni kendisine bastırdı. Bir kaç dakika sonra kollarının arasında uykuya dalmıştım.
*
NASIL GİDİYOR BİLMİYORUM BU YÜZDEN BİR İKİ BÖLÜME FİNAL YAPABİLİRİM ÇOK STRESLİ OLUYOR