Bölüm 5

90 18 15
                                    

Multimedyadaki Yeşim :) 

Beğenmeyi ve düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın sizleri seviyorum,iyi okumalar :)


  Gördüğüm kişi okulun ilk günü Aras'ın yanında gördüğüm sarışın kızdı. Aras'a dönerek;

"Ne oluyor burada?"diye sordum. Sarışın kız lafa atlayarak

"Merhaba tatlım, sevgilimle seni baş başa bırakmak istemedim." Sonra Aras'a dönerek "Bu oyun çok uzadı diye düşündüm hayatım" diyerek devam etti.

"Ne oyunu" diye sormadan edemedim. Sorgulayan gözlerle Aras'a bakmaya devam ediyordum. O ise sinirli bir şekilde yanımdaki sarışın kıza bakmaya devam ediyordu. En sonunda sessizliğini bozup;

"Ne işin var senin burada Yeşim?"

"Ne demek ne işin var seni bu kızla bırakacağımı mı düşündün,gerçekten mi?" dedi beni süzerek.

"Artık hayatıma karışmaman gerektiğini sana kaç kere söylemem gerekiyor,her şey bitti."

"Sen bitirdin ben bitirmedim" dedi bağırarak. Aras bu davranışına sinirlenmiş olacak ki bir anda ayağa kalkıp adının Yeşim olduğunu öğrendiğim kızın kolundan tutup ayağa kaldırdı. Bana dönerek;

"5 dakikaya dönerim burada bekle" dedikten sonra yürümeye başladı. Yeşim'i de arkasından sürüklüyordu. Sinirden kendi kendimi yiyordum. Şu an burada ne işim var? Neden bir erkeğin dediklerini yapıyorum? Daha tanışalı çok olmamasına rağmen nasıl bu kadar güvenebildim? diye sorularımla boğuşurken çantamı alıp ayağa kalkmam bir oldu. Buradan gitmeliyim diye düşündüm. Dışarı çıkmadan etrafa baktım ve ayakta bekleyen garsonun yanına gidip;

"Aras Bey'e gittiğimi ve beni aramamasını söylersiniz." diyerek dış kapıya doğru yürümeye başladım. Umarım karşılaşmayız,karşılaşmayız da daha fazla sinirlenmeden evime giderim diye kendi kendime söyleniyordum. Dışarıya çıktığım anda yüzüme esen hafif rüzgarla etrafıma bakındım ve sol tarafa baktığımda gördüğüm manzarayla şok oldum. Aras ve Yeşim öpüşüyorlardı. Önüme dönüp yaklaşan taksiyi durdurdum ve gözlerimden akan yaşa engel olamayarak adresimi söyledim. Kendimi aptal gibi hissediyordum. Her şeyin o kadar hızlı gelişmesi ya yıldırım aşkından ya da bir oyundan olabilirdi. Aras'ın da yıldırım aşkına tutulamayacağını düşünüyordum. Yeşim'in söylediği oyun fazla uzadı demesinden dolayı da düşüncelerim daha fazla anlam kazanıyordu. Kandırılmıştım.


Eve ulaştığımızda parayı ödeyip taksiden indim. Çantamdaki aynamı çıkarıp gözlerimin kızarıklığının gittiğine emin olarak eve doğru yürümeye başladım saat dokuz buçuğa geliyordu annemin uyumamış olduğunu düşünerek zile bastım. Kapıyı açıp beni gördüğünde şaşkın bir şekilde;

"Neden erken geldin bir sorun yok değil mi?"

"Yok anneciğim,erken dağılalım dedik" dedim ayakkabılarımı çıkartırken. Annem kız arkadaşlarımla buluşacağımı sanıyordu bu yüzden de itiraz etmeden kabul etmişti gitmemi. Burada çok fazla arkadaşım yoktu lise dördüncü sınıfın ikinci döneminde taşınmıştık İstanbul'a. Bütün arkadaşlarım İzmir'deydi ondan dolayı. Son sene olduğu içinde okula bir gün gitmiştim sonra ise YGS,LYS hazırlanma süreci derken okul müdürümüzün 12.sınıflara izin verdiğini söylemesiyle okula uğramamıştım bile. Bu yüzden de arkadaş edinememiştim.


Anneme başımın ağrıdığını söylerek odama çekilmiştim. Sinirim hala daha geçmemişti. Ne yapsam diye düşünürken birine anlatarak sakinleşmem gerektiğini düşündüm ve telefonumu elime alarak İzmir'deki arkadaşlarımı arayıp hem yanımda olamayacaklarından dolayı üzmek istemediğimden hem de Aras'ı tanımadıklarından dolayı , Alya'yı aramaya karar verdim. Üçüncü çalışında telefonu açtı.

"Alya çok kötü şeyler oldu"

"Ne oldu" dedi telaşlı bir sesle. Olanları anlatmaya başladığımda verdiği tepkilerden şaşırdığını anladım. Aras'a saydırarak , bana moral vermeye çalışarak yaklaşık yarım saat boyunca konuştuk. En sonunda ise;

"Yarın dövmeliyiz bence" dediğinde gülümsedim.

"İyi ki varsın Alya. Bu şehirde düzgün bir arkadaş bulacağımın umudundan bile vazgeçmiştim."

"Ya ağlatacaksın beni, yarın unutma da sarılacağımı hatırlat" dedi mutsuz bir sesle ve de "Sen de iyi ki varsın" diyerek cümlelerini noktaladı.

Sabah uyandığımda aynada kendimi görmemle korkup kafamı çevirmem bir oldu. Gözlerimin altı dün gece Alya'yla konuştuktan sonra telefonu kapatıp salaklığıma ağlamaya başladığımdan dolayı şişmişti. Normalde fazla makyaj yapmayı sevmezdim ama bu şişkinlikleri kapatmak için fondöten sürmem şarttı. Yaklaşık bir saat sonra hazırdım. Üstüme kot şortumu, beyaz sporcu atletimi ve asker yeşili ceketimi giymiştim. Annem ben uyandığımda evden çıkmıştı memur olduğundan dolayı saat sekiz olmadan önce işte olmak zorundaydı. Çantamı alıp mutfağa gittiğimde sandviçin üstünde yazan 'Beni ye' yazısını görmemle gülmeye başladım. Telefonumu çıkarıp anneme 'Afiyetle yiyeceğim' yazıp gönderdim.


   Sandviçimi yedikten sonra evden çıkıp durağa doğru yürümeye başladım. Otobüsün yaklaştığını görünce otobüsü kaçırmamak için koşmak zorunda kaldım. Akbilimi basıp boş bir yere oturdum. Kulaklıklığımı çantamdan çıkarttığımda her zamanki gibi birbirine karışık olduğunu gördüm bu yüzden müzik dinlemekten vazgeçip kulaklığı çantama geri koydum. Saat dokuz civarı olduğu için otobüs boştu. Bu derse isteyen öğrenciler 8'de isteyenlerse 10'da giriyordu. Kim sekizdeki derse gitmek isterdi ki? Üniversiteli olmanın avantajları diye düşündüm. Okula gidene kadar düşünmediğim şey kalmamıştı. Son olarak tabi ki Aras'ın bana oyun oynadığı kanısına varmıştım bir kere daha. 


   Otobüsten indiğimde Alya girişte beni bekliyordu. İndiğimi görünce bana doğru gelmeye başladı. Yan yana geldiğimizde gerçek dostuymuşum gibi hissettirdiği bir şekilde sarıldı. Sonra konuşarak okula doğru yürümeye başladık. Okuldan girdiğimiz anda telefonuma gelen mesaja bakıyordum ki kafamı çevirdiğimde Alya'nın sinirli bir şekilde banklara baktığını gördüm. Kafamı çevirdiğimde ise Yeşim'le Aras'ı el ele görmemle kalakaldım. Başımdan aşağıya kaynar su dökülmüş gibi hissediyordum. 


    Aras bir anda Yeşim'in elini itip ayağa kalktığında şaşkın bir şekilde onları izliyordum. Aras'ın yüzünü görmüyordum ama Yeşim bize dönüktü. Arkasını dönüp yürümeye başladığında beni görmesiyle donuk ve sert bir yüz ifadesiyle hızlı bir şekilde bana doğru yürümeye başladı. Yüzündeki ifadeden dolayı oldukça korkunç görünüyordu. Ben ise kırılıp paramparça olmuş kalbimi saklamak için ifadesiz bir şekilde duruyordum. Bulunduğum yere yaklaşırken Alya'ya dönüp;

"Hadi gidelim" dedim ve yürümeye başladığımız anda Aras'ın sinirli sesini duydum

"Mina konuşmamız lazım" cevap vermeden yürümeye devam ettim. Okuldaki insanların meraklı bakışları üzerimizdeydi bir bana bir Aras'a baktıklarını hissedebiliyordum. Aniden bir el kolumu sertçe çektiğinde durmak zorunda kaldım. 

"Konuşmamız lazım dediğimi duymadın mı?" dediği anda Aras'a dönerek;

"Seninle konuşacak bir şeyim yok benim" dedim onun yaptığı gibi bağırarak.

 "Ne istiyorsun ya çok iyi bir oyuncuydun ben de kuklan oldum, samimiyetine inandım ve sen bana bir kere daha erkeklere güvenmemem gerektiğini öğrettin" diye ekledim ve kolumu çekerek;

 "Bundan sonra benden uzak dur, yalanlara da oyunlara da karnım tok " deyip arkamı dönüp yürümeye başladım. 


Gölgedeki Ben #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin