Bölüm 4

112 21 3
                                    


Merhabalar,multimedya Mina'nın elbisesi :) İyi okumalar :)


  Yakınlığımızdan dolayı yanaklarımın kızardığından emindim. Aras'ın yanaklarıma bakıp, gülümsemesinin artmasıyla bunu tescillemiş oldum. Sonra kendimi Aras'ın kollarından kurtarıp doğruldum. Az önceki yakınlığımızdan dolayı ortaya çıkan utangaçlık duygumu geri itmeye çalışıp Aras'a dönerek;

"Ben kazanırsam istediğim şey belliydi, kazanamadığıma göre senin istediğin olacak ne yazık ki" dedim dudaklarımı büzerek. Yüzündeki gülümsemesi daha da büyürken;

"Yarın akşam 8'de hazır ol" telefonunu bana uzatıp "Numaranı kaydet,evinin konumunu atarsın alırım ben seni" diyerek cümlesini noktaladı. Numaramı yazdım kaydetmesi için ona uzatarak;

"Bu arada ben Mina resmi olarak tanışmadık"

"İnstagramdan fotoğrafımı beğendiğin zaman görmüştüm zaten. Kendimi tanıtmama gerek yok aslında ama Aras Korhan ben de." deyip göz kırptı.

"Ya şunu sürekli hatırlatmasan keşke"

"Neyse ufaklık,artık gitmeliyim güzel bir yarıştı."

"Görüşürüz Aras" dedikten sonra zıt taraflara doğru yürümeye başladık. Arkamı dönüp baktığımda Aras'ın uzaklaşmış olduğunu gördüm sonra önüme dönüp eve doğru  yürümeye başladım. 

  Eve gelene kadar sıcak bir duşun hayalini kurduğumdan dolayı kendimi hiç vakit kaybetmeden banyoya atmıştım. Annem en yakın arkadaşı olan Leyla teyzenin evine gitmiş, akşam da geç döneceğini haber vermişti. Leyla teyze ve annem birbirlerini liseden beri tanıyorlarmış. Okul bittiğinde ikisi de sevdikleri kişilerle evlenmişler ve sonrasında kaderleri aynı yazılmış gibi ikisi de terk edilmişti. Aralarındaki tek fark Leyla teyzenin kızının, babasıyla yaşamasıydı sanırım. Leyla teyze sürekli kızını anlatıp dururdu ve anlatırken gözleri dolardı ama buna rağmen kızını neden yanına almadığını merak ederdim açıkcası. Bu düşüncelerle beraber yemeğimi hazırlamış, yemeye bile başlamıştım. Telefonumun mesaj geldiğini belli eden bildirim sesiyle ekrana baktım. Kayıtlı olmayan bir numaraydı.

"Yarın akşamki sözünü unutup kimseye söz verme sakın. Ekilmekten hoşlanmam ;)" mesajını görünce Aras'tan geldiğini anlamam uzun sürmemişti. Ne yazsam diye düşünürken gelen ikinci mesajı görünce gözlerimi devirmeden edemedim.

"Elbise giy de gözümüz gönlümüz açılsın" yazmıştı. Böylece nasıl bir kombin yapsam derdinden kurtulup hangi elbiseyi giysem derdine düşmüştüm. Sonra bu mesajdan sonra düşünmem gereken şeyin önceliğinin hangi elbise değilde neden böyle bir şey dediğiydi.

"Pantolon ve t-shirtle gelmeyi planlıyordum aslında"

"Seni tanımıyormuş gibi yapmak istemem açıkcası"

"Demek öyle"

"Öyle ufaklık,neyse işlerim var söylemek istediğin bir şey yoksa yarın akşam görüşürüz" 

"Hayır yok,iyi geceler Aras" yazıp gönderdim. On dakika bekledikten sonra cevap vermeyeceğini anlayıp kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım.

     Akşama kadar hangi elbisemi giysem diye verdiğim savaşlar sonucunda diz üstü ,siyah, sıfır kol, boğaz detaylı elbisemi giymeye karar vermiştim. Saçlarımı toplayıp,  makyajımı yaptıktan sonra oturma salonuna gidip Aras'ı beklemeye başladım. Annem içeriye girdiğinde üstümü inceleyip şaşırmış bir şekilde;

"İnanamıyorum bugünü bir yere yazmalıyız sen ve elbise?"

"Anneciğim benim de elbiselerim var sanki hiç giymiyormuşum gibi konuşuyorsun"

"En son elbise giydiğini gördüğümde lise mezuniyetindeydik yanlış hatırlamıyorsam,bu şerefi neye borçluyuz" dedi gülerek

"Bugün elbise giymek istedim giydim,başka bir nedeni yok,kafanda kurma yani tatlış"

   Gelen mesaj sesiyle beraber Aras'ın gelmiş olduğunu fark ederek "Hadi ben çıkıyorum geç kalmam" deyip annemin yanaklarından öpüp dışarı çıktım. Aras biraz daha geç gelseydi annemin sevgilin var mı sorusuna kadar gideceğini biliyordum.

   Dış kapıyı açtığımda Aras arabasına yaslanmış, telefonda birisiyle mesajlaşıyordu. Kapının kapanma sesini duyup beni görmesi uzun sürmemişti. Gülümseyerek yanına doğru ilerlemeye başladım. Bir şeylere sinirlenmiş gibiydi. 

"Merhaba Aras,nasıl olmuşum" dedim gülümsememi bozmazken. Baştan aşağıya beni süzüp;

"İyi görünüyorsun,hadi gidelim artık" demesiyle beraber şoför koltuğunun yanındaki koltuğun kapısını açtı.

"Bu kadar centilmen bir insan olduğunu bilmiyordum" kapımı kapatıp kendi koltuğuna oturduğunda bana dönerek;

"Bu gece tanışacağız işte ufaklık."


   Restorana gelene kadar yarım saat geçmişti. Arabada hiç konuşmamış, müzik dinlemiştik. ama arada bana baktığını hissetmiştim.  Restorana geldiğimizde arabana ilk önce Aras indi sonra benim kapımı açtı. Anahtarı valeye uzatıp, kolunu bana uzattı. Açıkçası Aras'ın bir anda böyle bir insana dönüşmesine şaşırıyordum ama hoşuma da gitmiyor değildi. İçeriye girdiğimizde bize ayrılan masaya doğru ilerledik. Yemeklerimizi sipariş etmiş, birbirimize bakıyorduk. Aras'ın yüz ifadesi arabaya binmeden önceki gibi oldukça sert görünüyordu. Bir şeyler düşündüğü her halinden belliydi. Aramızdaki sessizlikten sıkılmış olacak ki;

"Çok güzel olmuşsun" dedi. O anda yüzümün kızardığını hissetmem uzun sürmedi. 

"Teşekkür ederim" dedim gülümseyip " Sen de çok yakışıklı görünüyorsun" diye düşünmeden edemedim. Bunu tabiki de sesli söylememiştim. Aras'ın yüzünde aniden beliren bir sırıtma ile bunu sesli söylediğimi fark ettim. Kafamı önüme eğip elbisemin eteğiyle oynamaya başladım. 

"Hep böyle kızarıyorsun sende" dedi sırıtışı devam ederken 

"Daha fazla kızarmamı istemiyorsan konuyu değişmeliyiz bence" deyip göz ucuyla ona baktığımda beni inceliyordu

"Düşündüğümden daha masumsun" dedi yüzündeki sırıtışı silinirken. Anlamayan bir yüz ifadesiyle ona bakıyordum.

  Yemeklerimizi yemeye başladıktan sonra Aras'ın arkamdaki bir noktaya baktığını fark ettim. Tam arkamı dönüp bakacağım sırada yanımdaki sandalyenin çekilip birinin oturduğunu anladığım gibi kafamı ona doğru çevirdim. Gördüğüm kişiyle şaşkınlığım daha da arttı.



Gölgedeki Ben #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin