'Saflaştırılmak istenen DNA, genomik DNA'dır ya da genomik olmayan mtDNA, chlDNA, plasmit DNAsıdır. DNA izolasyon kitleri'.
'Hiç bıkmadan iki saat boyunca bir makineli tüfek gibi konuştu, birşey anladıysam arap oluyum yani off'.
Nazlı yarım gözünü açip, kahka atmamaya çalişiyordu ve başarmıştı. Dersten o kadar sıkılmış ve yorgun olacakki neredeyse uyuma moduna geçmek üzereydi.
Sabah önemli yazılımız vardi ve kesin çalışkan kızımız Nazlı bütün gece gözünü kırpmadan çalışmıştı.
'Daha lisenin ilk haftalarındayız, ama sanki yıllardır bu deyişik dili biliyormuşuz gibi davranıyorlar, neymiş efendim yok DNA, yok genomik'.
Gözlerini kısıp, dilini dışarı çıkartıp şebeklik yapmaya başladi. Kendimi tutmalıydım, kendimi yakamazdım. Ama iş işten geçmişti. Gülmeye başladım, tabi buna gülmek denirse, o kadar sessiz bir gülüştüki. Ben bile zor duyuyordum neredeyse.
Melek hoca beni duymuş olacakki sinirli bir sesle; 'Biraz daha sesli konuş tüm sınıf duysun, birşey varsa bizde bilelim ve gülelim' demesiyle tüm sınıfın gözleri üzerime geç kalmadan dikilmişti bile.
Tıpkı bir klasik hocanin söylediği sözcük. Ne diyeceğimi bilemedim, şaşkın bakışlarımı yolladım. Nazlı ise doğrulup aşağa bakmayı tercih etti. Şuanda kesinlikle kızardığımı hissedebiliyordum. Kafam sıcak olmaya başladı, alev alev yandığımı hissediyorum resmen. Nefret ediyorum bu huyumdan ve bir kez daha lanet ettim. Eminimki tüm sınıf bunun farkında idi. Beni bir küçük kız gibi göreceklerdi, daha iyyice tanışmadan.
Ben birşey söylemedikçe, hocanın siniri bozulmaya başlamış, sınıf ise daha benden gözünü almamış, hatta birde aralarında fısıldayıp gülüşüyorlardı.
Dersin ne kadar saçma olduğunu ve hocanın çok konuştuğunu söyleyen Nazlı'ya güldüğümü asla soyleyemezdim. Nazlı'yı satamazdım ve eğer bunu söylesem hoca sınıftan atardı. Sıkıysa söyle. Yerin dibine girebilseydim, kesinlikle girmiş olacaktım bile.
'Çok güzel bir başlangış yaptın kızım aferin'. 'Ne olurdu sanki sessizce dinlesen hocanı'. 'Şimdi izle bakalım olacakları'. Iç sesimin beni yerden yere vurmasını durdurmaya çalışıyor ve daha'da kızarıyordum.
Melek hocanın sabırsızlandığını, ayağını yere vurarak belli etmişti. Melek hoca okul'un en sert hocasi ve dersinin bölünmesinden hiç haz etmeyen bir hoca. Tabi bunu daha önce bilseydim, bu duruma galiba gelmezdim.
Gözlerimin yaşardığını hissettim ve yavaş yavaş titriyordum. Bana böyle büyük gözle bakması ve sinir olması beni hem korkutmuş, hemde utandırmıştı. Normalde bize hiç kızmazdı hocalar. Biz en sakin çocuklardık herzaman Nazlı ile.
Nazlı ve ben çocukluk arkadaşız ve asla saygısızlik yapmazdık. Birbirimizden örnek alır, ikiz gibiydik herzaman. Bir hoca bana böyle yüklenmesi ilk defa başıma gelmişti ve bu hiçte hoş değildi.
Büyük bir sessizlik çöktü. Herkezin gözü, Melek hoca'da dahil, üstümdeydi, benim gözüm ise yere dikilmişti. Herkez kendi arasında gülüşüyordu. Bu beni daha'da utandırıyordu. Bu durumdan kurtulmak için yalvarıyordum içten içe. Eğer bu sessizlik biraz daha devam etse herkezin içinde ağlicaktım bundan emindim. Normalde sert biriyimdir, ama benim üstüme gelindiğinde, zayıf noktam'a dokunulduğun da, bir çocuk gibi oluyorumdum. Elimde değil.
Iyyice gözlerim dolmuştu. Tabiki yere bakıyordum, kimsenin bu halimi görmesini istemiyordum. Rezil olduğum gerçeğini deyiştirmesede.
Hiç beklemediğim bir an sessizliği bozan sesi duydum. Arkadan kalın ama bir o kadarda yumuşak ve sert bir ses idi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığa yolculuk
RomanceÇok duydum hayatım bir günde deyişti diyen insanları. Bir günde hayatmı deyişirmiş, bu mümkün olmasa gerek diye düşünürdüm hep. Aslında yine öyle düşünüyorum, ama sadece bir farkla. Hayat gerçekten yönünü deyiştirebiliyor insanın, aynı benim yönümü...